Başımızda karabulutlar dolaşıyor adeta.

Seçimler oldu bitti ama hükümet kurulamıyor. Kasım ayında erken seçim dillendiriliyor.

Bunlar konuşulurken IŞİD&[#]8217;in canlı bombalı Suruç katliamı ve bir astsubayımızı şehit etmeleri, PKK&[#]8217;nın silahlı eyleme yeniden başlaması, üç polisi şehit etmeleri - ki, biri de bu kentin evladıydı. DHKPC&[#]8217;nin cenaze töreninde uzun namlulu silahlarla gövde gösterisi yapması, Türkiye´nin de IŞİD ve PKK kamplarını bombalaması ve içeride DHKPC&[#]8217;yi de kapsayan baskın ve gözaltılar ve sonrasında yitirilen yeni yeni canlar, tekrar gelmeye başlayan tabutlar herkesin kafasında; &[#]8220;Ne oluyor, nereye gidiyoruz?&[#]8221; sorusuna yol açtı.

Burada şimdilik bir nokta koyalım.

[*] [*] [*]

Genetik, bugünün en önemli bilim dallarından.

İnsan, hayvan ve bitkilerin genetik yapısı üzerinde çalışmalar yapılıyor. Amacın da insanın sağlık kalitesini yükseltmek, besin kaynaklarını kalite ve miktar olarak artırmak olduğu söyleniyor. Bu konuda olumlu gelişmelerin yanında olumsuz şeyler de yaşanıyor elbette. Genleri ile oyanmış gıdalar, amaçlananın aksine insan sağlığını bozuyor. Genetik yapısı değiştirilmiş tohumlar, geleneksel tohumları yok ediyor. Bu alanda bazı ülkeler ve sermaye gurupları &[#]8220;tekel&[#]8221; haline geliyor. Dolayısıyla diğer ülkeler bu konuda bağımlı hale geliyor.

[*] [*] [*]

Canlılar gibi toplumların da sosyal, tarihsel, demografik genleri var. Bu genlere yönelik operasyonlara da &[#]8220;Toplum Mühendisliği&[#]8221; deniliyor. Amaç, toplumsal genler üzerinde değişiklikler yapmak.

Toplum Mühendisliği tek başına bir meslek değil. Bu iş çeşitli mesleklerden oluşan bir ekiple, finansal destek, koruma, iletişim-medya, kurumlar vb. araçlardan yararlanarak yapılıyor.

Yine bu iş, iyi amaçla o ülkenin yurtsever kadrolarınca yapılabileceği gibi, kötü amaçla dış- emperyalist ülkelerce yerli işbirlikçiler kullanılarak da yapılabiliyor.

Çok basite indirgersek birincisini amacı sağlıklı bir toplum, güçlü, bir devlet; ikincisinin amacı da parçalanmış bir toplum, zayıf ve kullanılmaya müsait bir devlet yaratmaktır.

[*] [*] [*]

Bizim ülkemizde 1919 - 1938 arası yapılanlar &[#]8220; iyi amaçlı toplum mühendisliği&[#]8221; konusunda başarılı bir örnektir.

Kurtuluş ve kuruluş dönemlerinde, başta Mustafa Kemal olmak üzere dönemin kadroları; dağılmış, çökmüş bir Osmanlı yıkıntısından modern, aydınlanmış, çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmaya odaklanmış, atılımcı yepyeni bir toplum ve devlet yaratmaya çalıştılar.

Ekonomide &[#]8220;ithal ikamesi&[#]8221; yani yerli üretim, karma ekonomik düzenle yerli burjuvazi yaratmak, eğitimde çağdaş okullar kurmak, dünya klasiklerinin çevrilerek yayımlanması, latin alfabesine geçiş, sanat ve edebiyatı teşvik, Köy Enstitüleri, halkevleri ile aydınlanma çabaları, çiftçiyi topraklandırarak feodalitenin tasfiyesi (bu konuda başarılı olunamadı, yasa bir türlü uygulanamadı), Kur-an&[#]8217;ın Türkçe mealinin basılarak her yere dağıtılması, dış politikada bağımsızlık, barış, komşularla iyi ilişkiler, iç barış, kendine ve cumhuriyete güvenen bir toplum vd.

Bu alanda önemli mesafeler alındı. Tabiri caizse iyileşmeye dönük "Fabrika Ayarları" konulmaya çalışıldı. Bu fabrika ayarları epeyce de güçlü oldu. İçerden dışarıdan tüm engelleme ve çelmelere karşın Türkiye Cumhuriyeti doksan beş yıldır hala yaşıyor.

[*] [*] [*]

&[#]8220;Kötü amaçlı Toplumsal Mühendislik&[#]8221; ise 1938 de Mustafa Kemal&[#]8217;in ölümü ile mevzi kazamaya başlar. Başta İnönü olmak üzere kurucu kadrolar devrimlerden taviz vermeye başladılar. Muhafazakâr kesimden oy almak kaygısıyla, İlahiyat Fakültesi, imam hatip kursuları açmak, köy enstitülerini işlevsiz hale getirtmek, kapanmasını kolaylaştırmak ve benzeri tavizlerin hiçbiri işe yaramadı. Çünkü batılı emperyalist ülkelerin ana politikası Lozan yerine Serv koşullarını uygulamak, Cumhuriyeti dönüştürmekti.

Lozan Konferansında Lord Curzon&[#]8217;un İsmet İnönü&[#]8217;ye söylediği şu sözler asla unutulmamalıdır: &[#]8220;Şartlar lehinizdedir ama ülkeniz harap ve para gereklidir. Yarın, bunları onarmak ve kalkınmak için bizden yardım isteyeceksiniz. Para bir bizde bir de Amerika&[#]8217;da vardır. Size verdiklerimizi cebimize atıyoruz. O zaman cebimizdekileri çıkarıp birer birer önünüze koyacağız. Bir gün tek tek karşınıza çıkaracağız.&[#]8221;

Ne yazık ki ülkeyi 1938&[#]8217;den bugüne kadar yöneten basiretsiz yöneticiler sayesinde olsa gerek; Lord Curzon&[#]8217;un İsmet İnönü&[#]8217;ye söylediği bu söz, maalesef tarih içinde doğrulandı.

Türkiye ne zaman zorda kalsa batılı devletler Lozan&[#]8217;da atıkları imzayı unuttular ve Sevr hükümlerini uygulamaya çalıştılar.

Aslında süreç uzun, yaşananlar çok ve konu bir köşe yazısını aşıyor. Bu yüzden sürece ait ana başlıkları sayalım:

&[#]8220;Truman Doktrini, Marşhal yardımları, NATO´ ya giriş, Bizi hiç ilgilendirmeyen Kore´ye asker göndermek, Amerika ile ikili anlaşmalar, vatan topraklarının üs-tesis olarak Amerikalılara verilmesi, Rusya&[#]8217;ya karşı Yeşil Kuşak projesinde yer almak, içerde sol düşmanlığı, ABD tarafından kurulan Kontra gerilla kurumu, Amerika destekli Komünizmle mücadele dernekleri çalışması, Türk-İslam Sentezi kapsamında siyasal İslam&[#]8217;ın güçlendirilmesi, MHP nin bu amaçla dizayn edilerek Türkçülerin tasfiyesi, komplolar, siyasi cinayetler, ülkücü ve devrimcilerin birbirine kırdırılması, Alevi düşmanlığı ve katliamları, hoşgörüye dayalı Anadolu İslami yerine Emevi-Vahabi İslam&[#]8217;ının öne çıkarılması, Kürt hareketinin bu boyuta gelmesini sağlamak, kökten dinci Hizbullah vb hareketlerin yaratılması, zorunlu din dersleri BOP projesinde yer almak, yeni Osmanlıcılık ve benzeri&[#]8221;

Bunların her biri ayrı bir yazı konusu. Ama amaç tek.

Bunların tümü &[#]8220;Biz&[#]8221; olmayı engellemek, kendi kadroları ve yerli işbirlikçileri ile birlikte Türk toplumunu parçalamak, ayrıştırmak, bir birine düşman kılmak.

Başardılar da&[#]8230;

[*] [*] [*]

Yine başa dönelim.

&[#]8220;Ne oluyor, nereye gidiyoruz?&[#]8221; demiştik ya; başımıza gelenlerin ve geleceklerin sebebi bunlar.

"Biz" olmayı kaybedersek neler olacağını bilmem tahmin edebiliyor musunuz?

Bu nedenle dönem inadına savaşa karşı barışı, ayrışma yerine bir arada yaşamayı, diktatörlük yerine demokrasiyi, yani fabrika ayarlarına dönmeyi ve geliştirmeyi gerektiriyor.

Bu arada &[#]8220; modern, demokrat bir Türkiye&[#]8217;de yer almak yerine, Ortadoğuda emperyalistlerce yaratılan kaostan yararlanmaya&[#]8221; çalışan Kürt hareketinin de kendini sorgulaması, bunca yıl dökülen kanın Kürt halkına ne kazandırdığını (!) görmeleri gerekir. (Eski yazılarımdan &[#]8220;Kürtler ve akıldışılık 1, 2 ve 3&[#]8221; yazılarımı tekrar okumanız ricasıyla)

Ne diyelim&[#]8230; Encamımız hayrola!