Kız Kulesi…
Fotoğrafı gördükten sonra eminim bir çoğunuz hemen tepki
gösterdiniz, ne alakası var buranın ‘kız
kulesi’yle diye…! Haklısınız ama bu şehirde yaşayanların bir kısmı bu anıtı kız kulesi diye bilir, yanlış veya doğru halen
bu ismiyle ananlar da var.
İşin doğrusu bu değil tabi ki.
Kadir Ağa anıtı;

Çocukluğum şehir merkezinin tam göbeğinde, bugünkü TSO’nun
bulunduğu yerdeki Teneke mahallesinde geçti,
adını duyunca sanırım hayalinizde bir şekil canlanmıştır, gecekondu,
alçak tavanlı, derme çatma, yağmurlu havalarda tavanı akan, duvarları şekilsiz
ve iç içe geçmiş bir mahalle evet doğru
aynen öyle.ama abartısız söylüyorum, Zonguldak’ın en güzel mahallesiydi, çok güzel
komşuluklara, her yere yakınlığı sebebiyle de şehrin bütün sosyal ve kültürel faaliyetlerine katılma ve
faydalanılabilmesine olanak veren bir mahalleydi. Bunu niye açıklama gereği
duydum çünkü makaleyi asıl konumuz olan Kadir Ağa anıtına bağlamak için. Fener
mahallesinde büyüdüğümüz için yaz tatillerinde denize girdiğimiz mekanlardan birisi de Emirgan yokuşunun alt
tarafında kalan tünel ağzı dediğimiz mevki idi. Sarp kayalıkların denize dik
bağlandığı kum olmayan tehlikeli bir koydur burası, mahalleden arkadaşlarımızla
buraya gelir kayalar arasından denize girerdik, Kadir Ağa anıtı bizim gibi
çocuklar için keşfedilmeyi bekleyen bir adaydı, önce adayı fetheder ardından da
dibinden midye çıkarır, kendir pişir kendin ye yapar bulduğumuz paslı bir
tenekenin üzerinde pişirir keyifle yerdik. Bu arada adada, ada sakinleride
yaşardı, çok ilginçtir karınca yuvaları ve karıncalar vardı bu karıncaların
Barlı ailesi tarafından özellikle taşındığı söylenir, biz de bu karıncaların
yaşamlarını devam ettirmeleri için yiyecek kırıntıları taşır ve yuvaların
kenarlarına bırakırdık. Güzel günlerdi o
günler, o zamanlar deniz gibi insanlarda temizdi, şimdi ise insanlarla birlikte
denizlerimizde kirlendi.

Zonguldak sahillerini süsleyen, hikayesi;
Kadir Ağa anıtı için Ekrem Murat Zaman ve Kadir Tuncer gibi
Zonguldak tarihi araştırmacı yazarlarımız anıtın ve Barlı ailesinin tarihsel
geçmişine ait makaleler yazdılar. Bu makaleler ve taze ilavelerle anıtın tarihini kaleme
almak istiyorum.

1890´lı yıllara dayanan 1964 yılında Kadir
Barlı tarafından inşa edilen 40 küsur yıllık "Kadirağa Anıtı", 3
metrelik bir kaide üzerinde bir fener taşıyordu. Mermerden yapılan anıtın doğu
yüzünde Kanuni Sultan Süleyman´ın, deniz tarafında Barbaros Hayrettin Paşa´nın,
batı yüzünde Mustafa Kemal Atatürk´ün, karaya bakan kısmında ise Kadir
Barlı´nın birer sözü yer alırdı,
dev
dalgalar nedeniyle 2007’de denize gömüldü. Sadece kaidesi kaldı.

Anıt üzerinde çeşitli efsaneler anlatılıyor.
Bunlardan biri sanat okulu öğrencilerinin tamir ettikleri bir aracı Kilimli´ye
deneme gezisine çıkardıktan sonra dönerken Emirgan´ın önündeki yardan aşağıya
uçmaları. Bunun sonucunda biri öğretmen üçü öğrenci 4 kişi hayatını yitirmiş. O
dönemleri bilenler Emirgan´ın, Tersane tarafına bakan yüzünün oldukça tehlikeli
bir viraj olduğu söylüyorlar. Ancak anıt bu olayın anısına yaptırılmış olması
zor görünüyor. Zaten konum olarak anıtla Tersane tarafı birbirinden farklı
yerdeler. Sanat Okulu
öğrencilerinin ve öğretmeninin kaza yaptığı yıl 1962-1963´lere rastlıyor..
Anıtın yapılış tarihi ise biraz daha sonra, olasılıkla 1964…

Kadir Tuncer’in ´Aguilla Barbara Kıvırcık´ adlı
kitabının 66-67´nci sayfalarında anıtla ilgili olarak bilgiler vermiş. Tuncer
kitabında şöyle diyor: "..Arnavutlar, Boşnaklar, vb.nin bölgeyle kömürle
tanışıklığı, Balkanlarda uzun yıllar bulunmuş olan Dilaver Paşa’nın 1865´de
Ereğli´ye gelmesiyle olmuştur. Hatta bunların ilk Zonguldak´a gelişlerinde
denizden karaya çıkışları Zonguldak-Kapuz arasındaki iki tünel arasındaki
sahildir, bugün orada deniz içinde bulunan anıt o yıllarda Zonguldak´a ilk
gelen Boşnak Kadir Ağa (Barlı) anısına torunları tarafından yaptırılmıştır.

Barlı ailesi maden işçisi değildi, ocak
sahipliği ve kömür ticareti yapıyorlardı.
Emirgan yokuşunun alt kısmında kalan Kadirağa Anıtı
hikayesinin 1890´lı yıllara dayandığını belirtti. Tuncer, şu bilgiyi verdi:
"Anıtın olduğu yer, Balkanlar´dan gelen 15 Boşnak ailenin karaya çıktığı
ilk yerdir. Madencilik yapmak üzere Balkanlar´dan gelen Müslüman Boşnak
aileler, Zonguldak, Kozlu ve Kilimli gibi limanlara yaklaşamadığı için anıtın
olduğu yerden gizlice karaya çıkmışlar ve Zonguldak Tepebaşı Mahallesi´ne
yerleşmişler. Daha sonraları çarşıda ikamet ettiklerini biliyoruz.

Tarihçi yazar
Ekrem Murat Zaman’da bir makalesinde bu konuya değinmişti;
1950 öncesinde
Deniz Kulübü’nün bulunduğu koya, İsmail ağanın koyu derlermiş. Planlarda
şimdiki Şehir Stadından İnağzı’na kadar uzanan sahil kısmı da, ´kapuz´ olarak
tanımlanır. Hatta çocukluğumdan bilirim, Maden Mektebine de eskiler, Kapuz
Okulu derlerdi. Kapuz, “içine girilemeyen sık orman” anlamına geliyor. Bağlık
köyü eski bir yerleşim yeri olmakla birlikte, sahildeki koyların çevresi bizim
çocukluğumuzda da içine girilemeyen sık ormanlıktı. Yani ´kapuz´du.

İsmail ağa koyu (Deniz Kulübü) ile Sehir Stadı arasındaki arazı Maden Müdürlüğü
Planlarında İsmail ağa tarlası ve İsmail ağa evleri olarak görülür. EKİ
1940’dan sonra Fransız Mahallesi yakınındaki lojmanların yapımı ile başlar
Fener Mahallesini oluşturmaya. 1945 - 46’da EKİ Yönetimi İsmail ağa’dan satın
alır buraları... A tipi, Deniz Kulübü, Tenis Kortu yapılır. Sonra da diğer EKİ
lojmanları…

İsmail ağa, Hacı Ahmet Ali ağa’nın kardeşiydi. İsmail ağa’ya, topal (maden
kazası geçirmiş) olduğu için Topal İsmail de denirdi.


Topal İsmail Ağa’nın abisi olan Hacı Ahmet Ali ağa…

Zonguldak’ta, İşletmeci ve madenci isimleri ile damar, ocak ve fay adları
incelendiğinde Ahmet Ali adıyla sıkça karşılaşılır. 288 numaralı Acılık, 374
numaralı Baştarla Ocakları sahibidir. Ahmet Ali fayı da onun adına izafeten
verilir.
Hacı Ahmet Ali, 18 Kânunuevvel 1323’de (31 Aralık 1907) Zonguldak’ta öldü.
Acılıktaki Müslüman Mezarlığına defnedilmişti. Müslüman mezarlığın yanında
Hıristiyan Mezarlığı da vardı. 1962 yılında Müslüman mezarlarının bir kısmı
İncivez mezarlığına nakledildi. Bu mezarlığın olduğu yere Zonguldak
Belediyesinin Hal binası ve şantiyeleri yapılmıştı. Bu nakil sırasında İsmail
ağa ve Ahmet Ali Ağanın Mezarları da İncivez Mezarlığına taşınan şanslı
mezarlardandı. İncivez’de, yolun kenarındaki Barlı aile mezarlığında bulunan
mezar taşından edinilen bilgiye göre; Hacı Ahmet Ali, (Arnavutluk’un
kuzeyindeki) İşkotra’nın Bar kazasından Zonguldak’a gelmiş bir madencidir.
Mezar taşında da Zonguldak’ta 50 yıl yaşadığı yazılıdır. Akrabası Amasra’daki
Ethen Ağa hakkındaki bilgilerle karşılaştırıldığında Zonguldak’a 1850’lerin
sonunda gelmiş olduğu anlaşılır. Ayrıca, 1840 - 1842 doğumlu olduğu tahmin
edilir.

Hacı Ahmet Ali ve Ethem Ağa Karadağlı patron madencilerdi. Bunların yanı sıra
Boşnak Ahmet İsmail oğlu Ali, Boşnak Süleyman Ağa, Boşnak Ahmet Ali oğlu
Abdullah, Karadağlı Lazo havzanın ilk Osmanlı tabasından Arnavut ve Karadağlı
maden işletmecileri olarak bilinir. 1883 yılından Ereğli madenlerinde
Karadağlılardan 1200 civarında amele istihdam olunmaktaydı. Karadağlılar Kömür
Havzasının ilk bacacıları ve ocakçılarıdır. Bölge halkının madenciliği onlardan
öğrenmiştir.

Barlı’lar, Zonguldak’ın 1850 - 1950 arasında en nüfuslu ailesiydi. İki belediye
başkanı Maksut Çivi (Tahir Karauğuz’un dayısı) ve Cafer İz’le de dünürlerdi.

Hacı Ahmet Ali’nin ölümünden sonra mirasçıları; Ali Barlı, Mustafa Barlı ve
Süleyman Sırrı (Barlı) 1940’a kadar havzadaki işletmecilik faaliyetlerini
sürdürmüşlerdir. İsmail ağanın tek varisi evlenmemiş çocuksuz Kadir ağa’ydı.

Kadir ağa anıtı olarak bilinen anıtı yapan da kadir ağadır. Tersaneli balıkçı
İbrahim Hasdemir’in anlattığına göre, kendi elleriyle yapmış bu anıtı Kadir
ağa. Babası İsmail ağa’nın kabrini acılıktan bu anıtın olduğu yere taşımak
istemiş. Önce merdivenlerini yapmış sandalıyla gidip gelerek. Defin için izin
alamayınca incivez’e taşımış babasının kabrini. Anıtı 1964 yılında tamamlamış
Tersaneli Coke Bahattin’in de yardımıyla… Kadir ağanın evi Etem çarşısının
arkasındaydı. Hemen her gün Tersanedeki çekeğine gelirdi. Genellikle yürüyerek…
Çekeğinde Ayvansaray yapımı işlemeli ahşap teknesi ve bir de kiki (ince uzun
yarış kayığı) vardı. Değişik bir insandı. Kibar adamdı… Herkese saygılıydı.
Kahverengi çuha elbiseleri kalmış hatırımda Kadir ağa’nın…

- Arabaya binmez miydi? Dedim Tersanelilere.

“EKİ sıralı işçi kamyonuna binerdi bazen, para vermeyi sevmezdi” dediler.

Yanında çok çocuk okuttu.

Kadir Barlı´dan sonra akrabası Ali Barlı´nın
sağlığı zamanında gözü gibi koruduğu anıt. 10 Kasım 2007 tarihinde çıkan güçlü
fırtına sonucu oluşan denizde 3 metreye yükselen dalgaların kayalara çarparak
20 metreye kadar ulaşması sonucu, Kadir Ağa anıtı olarak bilinen Emirgan´ın
altındaki fener, bu tarihte Karadeniz’in hırçınlığına dayanamadı. Aynı gün Zonguldak
ve Kozlu sahillerinde büyük hasarlar meydana gelmiş. Pek çok yerde kayıklar
batarken, çeşitli sahil kısımlarında çökmeler oluştu.



Tarihsel anıtın tekrar Zonguldak sahillerindeki yerini koruması için Zonguldak ‘Kadirağa anıtımız ve Deniz Klübü’ sosyal
medya gurubu çalışma yaptıysa bile bir netice alınamadı…


Zonguldak Nostalji www.zonguldaknostalji.com