ZKÜ, ZTSO ve TOSYÖV'in düzenlediği "KOBİ'lere ve Girişimcilere Sağlanan Desteklerv e Krediler" konulu paneli izledim.

Panelin açılış konuşmasını yapanlar umutlandırdı.

Tablo'yu çizdiler.

Eleştiri yaptılar.

En son önerilerini sundular.

Kimler?

Hilmi Develi (TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı)

Senol Altuntaş (ZTSO ikinci Başkanı)

Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz (ZKÜ Rektörü)

Nevzat Ünsal (Zonguldak Vali Yardımcısı)

Ne dediler?

Kriz'in geleceği belliydi.

Dış kaynaklı krizdi.

Bu kez bankalar hazırlıklıydı.

Kobiler desteklenmeli.

Bankalar kobileri yarı yolda bırakmamalı.

Ve en önemlisi...

Krizin üstesinden üreterek gelinir.

Anlayana çarpıcı cümleler.

Şenol Altuntaş'tan...

"Afrika gibi üretiyoruz."

Yani "tarzanca"

"Avrupa gibi tüketiyoruz"

Yani "müsrifce"
Zaten biz hiçbir konuda işin ortasını bulamayız.

Örneğin terör olayları.

Elimize silah verseler hepimiz dağa çıkarız.

Çatışmaya hazırız.

Ölümü seviyoruz.

Ya yaşamayı?

Elimize kazma verip tarlaya gönderseler.

Hemen arazi oluruz.

Çalışmayı sevmiyoruz.

"Devlet memuru" tanımlamasının altında yatan neden nedir sizce?

Toplantıdan çıkan sonuç şu;

Krizden kurtulmanın tek yolu üretim.

Tarım alanları boş durmayacak.

Musluklar boşa akmayacak.

Memur mesai saatinde fal bakmayacak.

İşçi "arazi" olmayacak.

Üreteceğiz...

Ve...

Dedikodu üretmeyeceğiz...

Yalan ve palavra hiç...

Sahtekarlık, hırsızlık asla...

Gerçekten üreterek faydalı olmadığımız topluma, yalan ve dedikodu üretmeyerek yardımcı olacağız.

Böylece, sadece üretimle değil, üretmeyerek de krizden çıkabiliriz.

Bektaş Açıkgöz'ü anlamak...

Üniversitenin büyümesi için çırpınıyor.

Öğretim üyelerine lojman, üniversiteye yer istiyor.

Örneğin Endüstri Meslek Lisesi'ni.

Karşı cevap.

Veremeyiz.

Burada ne politikacılar, ne devlet adamları yetişti?

Şimdi nerdeler?

Eskileri yadediyorlar.

Nasıl?

- Biz Cumhuriyet'in ilk "ili"yiz.
- TTK'da 40 bin işçi çalışıyordu.

- Kaç tane sinema vardı?
- Sokaklar insan seli olurdu.
- Sendika çok güçlüydü. Hükümetleri devirirdi.

- Mehmet Çelikel'de 1930'lu yıllarda piyano dersi verilirdi.

- Zonguldakspor büyük takımlara kök söktürürdü.

Vesaire...

Bizim övündüğümüz, anlatırken göğsümüzü kabartan devlet adamlarımızdan bize kalan miras.

Şimdi günümüze gelelim.

ABD'de şirketler üniversitelerin etrafında kampus kuruyor.

Şehir öyle büyüyor.

Gelişiyor.

Dünyanın en büyük ekonomileri arasında olan üniversiteler var.

Özetle böyle diyor Bektaş Hoca...

Bizde niye olmasın?

Neden engelleniyor?

Bilemiyorum.

Ama engelleyenlerin, engellemeye çalışanların beyinlerinin arkasındaki fotoğrafı çok merak ediyorum.

Tek anladığım Bektaş Açıkgöz.

Umudu var.

Umutla çırpınıyor.

Destek olmak gerek.

"Zaman"sız çıkışlar yapıp, "köstek" gerek

Eski Araba

İki tane çiftçi; biri Adanalı diğeri Kayserili, sohbet ediyorlarmış; bu arada haliyle zenginlikleriyle övünüyorlar..

Adanalı başlamış :

- "Bizim orda sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyor biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoz" demiş...

Kayserili de bunun üzerine:

-Yav bizim de vardı öyle eski bi arabamız, ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık...

Dilenci olmazdın

Dilencinin biri, Bektaşi'ye:

"Bir sadaka ver sana dua edeyim."

Bektaşi on para verdikten sonra dilenciye dönerek:

"Duanı istemem."

Dilenci sorar:

"Neden?"

"Eğer duan kabul olsaydı, sen dilenci olmazdın!"