Vali Erdal Ata geçtiğimiz günlerde Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık´ı kabulünde turizm üzerine çok önemli bir söz söylemiş.
"Zonguldak turizm trenini kaçırmış"
İşte bir türlü kabul etmek istemediğimiz o acı gerçek.
Kaçırılan tren!
Daha ne trenler kaçırdık!
Israrla kaçırmaya devam ediyoruz.
Bu kafayla daha çok kaçıracağız.
Zonguldak´ın turizm potansiyelinin ölçütü tartışılır.
Bugün her yerde, il, ilçe, belde ve köylerde bir turizm fantazisidir gidiyor.
Çünkü insanlar imkanları ölçüsünde gezecekler.
Yiyip içip para verecekler.
Fotoğraf çekecekler.
Bugün hafta sonu.
İmkanı olan olmayan acaba kaç kişi, kaç aile çıkıp bir yerlere gidebiliyor.
Gidebilenler var.
O zaman mevzu dışarıdakileri buraya getirmek.
Ama olmaz.
Bu kafalarla olmaz!
Bakanlar, Ulaştırma Bakanları çıkaran Zonguldak 20 yıldır bir Maden Müzesi&[#]8217;ni yapamamış.
Yuhlar olsun!
Vali Yavuz Erkmen´in başlattığı çabayı Vali Erdal Ata sonlandırmak istiyor.
Tıpkı Kocaeli´nde yaptığı turizm alanları gibi.
Yani bireysel çabalar olmadan olmuyor.
Mağarayı bile turizme zor kazandırdık.
Valilerin çabası olmasa o da olmayacaktı.
Doğa, deniz, maden ve benzeri alanlarda aslında önemli ve farklı avantajlarımız var.
Gel gelelim bunları pazarlayan yok.
Pazarlayacak kafa yok.
İl Turizm Müdürü Zekai Kasap´a çok kızıyordum.
Kaç defa mahkemeye çıktım kendisinin şikayetleri yüzünden.
Şimdi ona da kızamıyorum.
Zekai Bey benden de dertli.
Hani diyoruz ya Karadeniz´in Efes´i Filyos Antik Kenti´ni ve Filyos´u turizme kazandıralım.
Filyos´un önceki Belediye Başkanı Hilmi Uzun´a çok yazıp çizdim.
Seçimi kaybetti.
Sade vatandaş olarak artık konuşabilirim.
Çok şükür gitti.
Şimdi Ömer Ünal var.
Sıra onda.
Beldesindeki Türkiye´nin hiçbir yerinde bulunmayan antik değerlerin, denizin, kumun ve balığın farkındadır.
Umarım o da Hilmi Bey´in baktığı gibi bakmaz.
Daha neler yok ki.
Çok şey var da hep söylüyorum bunları hayata geçirecek özgüvene ihtiyaç var.
Örneğin Zonguldak Belediyesi Cumartesi günleri Kent Ormanı´na neden araç kaldırmaz.
Çünkü Belediye Başkanı İsmail Eşref´in bunları düşünecek zamanı yok!
Mesela balık restaurantları içerde tertemiz görüntüsüne karşın ocağın başına neden saçı sakalı bir birine girmiş, tırnakları uzamış lanlı -lunlu konuşan ağabeylerden seçilir?
Bunu görmek için Belediye Başkanı mı olmak gerekiyor.
Bir diğer etken de yollar.
Yollar kötü. Adamlar neden gelsin?
Bir slogan geliştirmiştim.
Ankara´da bilboardları kiralayalım
Zonguldak´ı anlatalım.
En azından günübirlik turlar için bu duyurular şart. "Sabah kahvaltıya, akşam balığa bekliyoruz" diyelim.
Bunu kim yapacak?
Belediye Başkanları önce kendi aralarında toplanacaklar. Turizm Müdürü ve işletmecilerle masaya oturacaklar.
Önemli kararlar alacaklar.
Fiyat, hijyen, ilgi alaka üzerine.
Sonra uygulamaya geçecek.
Gazeteciler olarak biz de tanıtımda gönüllü görev alacağız. Almak zorundayız.
Günü birlik turlara uygun konsept hazırlanacak ve uygulamaya sokulacak.
İlkbahar ve sonbahar turizmi dahil biz de bu sayede payımıza düşeni alacağız.
Bunun gibi çok örnek var. Ver ver bitmez.
İyi de kim yapacak!
Bunlar yapamazlar!
Belki yaparlar!
İsteyene trende yer çok yeter ki binmesini bilelim!