Türkçede burada, şurada ve orada sözcükleri mekânla ilişkili sözcüklerdir. Tıpkı bu, şu, o sözcükleri gibi yakından uzağa olan yönü belirtirler. Zonguldak ili de bazıları tarafından oradaki şehir olarak bu uzaklığa dâhil edilir. Pek çok önemli kişi için Zonguldak, orada, uzakta olarak anlaşılır ve düşünülür. Böyle bir durum Zonguldaklı için çok üzücüdür.

Ankara&[#]8217;dan Zonguldak&[#]8217;a bakanlar orada, uzaktaki Zonguldak&[#]8217;ı görmekte, onu dışlamakta, enkaz bir şehir olması hoşlarına gitmektedir. Cumhuriyet döneminin vilayeti olan Zonguldak, birden bire iki il daha ortaya koymuştur: Karabük ve Bartın. Bu yaklaşım büyükşehir olma arzusuyla yanıp tutuşan bir il için istenilecek bir durum değildir. Zonguldak yine uzaktaki, oradaki bir şehir olmaya doğru yuvarlanıp atılıvermiştir. Orada, uzaktaki bir şehir gönüllerden de uzakta bir yer olarak düşünüldüğünden Ankara&[#]8217;nın parasal yatırımlarından da çıkarılıp atılarak ölü şehir olmaya aday hâle getirilmek istenmektedir.

Orada, uzaktaki şehir kavramının bağlam ve içsel bağlantıları bazıları için Zonguldak&[#]8217;ın sevilmeme nedeni olarak da düşünülebilir. Bu şehrin gelecekte ilerleme yapacağı düşüncesi de bazılarını rahatsız etmiş olsa gerektir ki, Zonguldak başka yerlere çalışan şehir hâline dönüştürülmüştür. Zonguldaklı ürettiğinin, kazandığının başka şehirlere aktarılmasına da anlam verememekte; çıkar dönemeçleri, menfaat kavşakları ve çıkar hendeklerini bir türlü aşamamaktadır. Uzakta, orada bir şehir olan Zonguldak istenmeyen bir ada hâline getirilerek, sınırları da belirsizleştirilip un ufak edilmektedir. Bolu&[#]8217;dan ve Kastamonu&[#]8217;dan ayrı olarak bir il hâline getirilen Zonguldak, kendi yavrularına boğdurulur gibi bir durum ortaya çıkmıştır.

İlerlemiş bir Zonguldak anlayışı bazılarının zihnini bulandırmakta, ilerleme gömleğinin Zonguldak&[#]8217;tan nasıl çıkarılıp alınacağı konusunda sanki programlar yapılır gibidir. Zonguldak ilimizin ilerlemesi için yatırım yapılması zorunludur. Bu bir kuraldır. Kurallar esneyebilir. Lakin ihlal edilmemeleri gerekir. Oysa Zonguldak için kuralların ihlalleri vazgeçilmez kural olarak karşımıza çıkmaktadır.

Milli Mücadele döneminde Zonguldak sahilleri Ankara&[#]8217;ya giriş kapısı özelliği taşımakta, işgalci güçlerin casusları ve taraftarları için önemli nokta kabul edilmekteyken bu bölgeler artık yokmuş farz edilebilmektedir. Aynı yıllarda sivil ve askeri personelin yanı sıra silah ve mühimmat sevkiyatının yapıldığı bölgelerden biri olan bu bölge, Milli Mücadelenin desteklendiği bir bölge olup, başkentin can damarı olma özelliği de taşımıştır. Hatta silah, asker ve mühimmat sevkiyatı için Alaplı-Akçakoca arasındaki Akkaya köyü bile Milli Mücadelede önemli nokta olabilmiştir. Buralardan düşmanları içeriye sokmama çabalarına rağmen günümüzde bölgenin jeostratejik önemi yok sayılabilmektedir. O dönem için önemli sayılan maden kömürü ocakları bugün orada, uzakta maden kömürü varmış zihniyetine kurban edilebilmiştir.

Bir zamanlar Rus, İngiliz, Fransız, Yunan, İtalyan saldırılarına direnen ahali, orada, uzakta bir şehre ait olmanın üzüntüsüyle yaşamaya çalışmaktadır. Karadeniz sahilinde orada, uzakta bir şehir olan Zonguldak, tarihçiler tarafından Osmanlı&[#]8217;ya ne zaman, nasıl, niçin fethettirilmek istendiğini de anlamak mümkün değildir. Bitinya bölgesi Osmanlı&[#]8217;ya ikta edilmiş bir şehirken onu tekrar fethettirmek hangi mantıkla bağdaşmaktadır? 1243&[#]8217;te Kösedağ Savaşı&[#]8217;ndan sonra Moğolların önünden kaçan Türkmenler Bolu ve Kastamonu bölgesinde yığılmışlardır. Bu Türkmenler Kastamonu ve Çankırı hattını aşarak Bolu, Kastamonu bölgelerinden sahile doğru inmişlerdir. Bölgede Kayı, Karaevli, Döger, Kızık, Begdili, Karkın, Bayındır, Salur, Alayuntlu, Bügdüz, Yiva, Dodurga, Çepni, Avşar, Alpagut, Halaç gibi Oğuz boyu adlarına rastlanması 13. yüzyılda bölgenin Türkleştiğini de göstermektedir.

Bu Türkmen boyları Milli Mücadelede etkin rol oynamışlar; casuslar ve casus şebekelerine, İstanbul&[#]8217;dan gelen emirlere boyun eğmemişlerdir. Lakin durum bugün tersine dönmüş gibidir. Orada, uzakta bir il olan Zonguldak, üvey evlat değil öz evlat olarak düşünülmeli, orada sözcüğü yerine &[#]8220;Bu bizim Zonguldak&[#]8221; cümlesi kullanılmalıdır. Ancak o zaman Zonguldak öz evlat muamelesine tabi tutulabilir ve hak ettiği yatırımları kendine çeker. İtilip kakılan bir il olma yerine gönüllerde taht kuran ilerlemiş bir mega kent olarak benimsenmelidir. Coğrafyanın sunduğu zenginlik devlet yatırımlarıyla birleştiğinde Zonguldaklı da derin bir nefes alıp yaşadığı kentten mutlu mesut bahtiyar olacaktır.