Uçak hikayelerimizin tam dönemi.


Nasıl olmasın.


Tam zamanı.


Tatil dönemi.


Antalya´ya gelmek için İstanbul´dan uçağa binmek zorunda kalmış biri olarak yazılarımın bir çok kişinin ortak sesi olacağını düşüyorum.


Sakın ola ki bunu "Ulan Ati kırk yılda üç defa uçağa bindin de havanı atıyorsun. Senin hiç maket uçağın bile olmadı ne konuşuyorsun" diye yorumlamayın.


Yani isteyen yorumlayabilir de benim çok şükür hiç böyle niyetim yok.


Tilki´yi Antalya´dan doğru dolaştırıp dolaştırıp getireceğim yer Zonguldak Havaalanı´nın meydanıdır.


Az da olsa uçağa her binişimde gözlerim Zonguldak uçağını ararım.


Daha önce bir defa görmüştüm.


Ama çaprazda kaldığı için belli belirsizdi.


Pazartesi akşamı Onur Aır´de 27 B´de oturmuş kalkışa hazırlanırken THY uçaklarının önünden gidiyorduk.


Gözlerim duygusal bir ritimle Zonguldak Uçağını aradı.


Diyarbakır, Urfa, Isparta Uçaklarını gördüm.


İki -üç- dört derken umudumu kesmiştim.


Sanırım 109 numaralı kapının önünde iri gövdesiyle karşıma çıkıverdi.


Havalanacağımız piste yaklaşırken önümde duruyordu.


Üzerinde Zonguldak yazıyordu.


Eminim Zonguldak Uçağı´nı bir çok kişi görmüştür.


Zonguldak uçağı yurdun başka bir noktasına uçmaya hazırlanıyordu.


Zonguldak Havaalanı´nın açılması sürecinde neler yaşandıysa gözümün önünden geçti.


Ve tabiî ki tıraşın başladığı o günler.


Dayanacak gücümüz yok.


Uçak seferlerinin hemen başlatılmasını istiyoruz.



Ak Parti´de revizyon kaçınılmaz


Ak Parti ikiye bölündü.


Hamdi Uçar´cılar.


Mevcut iktidardan yana olanlar.


Celil Uzun´cular.


İktidara karşı olanlar.


Attan düşünce binecek eşek arayanlar.


Hamdi Uçar´ın kazanması durumunda her şeyin yolunda gideceğini düşünüyorsanız yanılırsınız.


En azından bu şekliyle.


Revizyon şart.


Yanlış çıkış yapan Celil Uzun Ak Parti içindeki cepheleri de zamk gibi bir birine yapıştırdı.


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, RTÜK Başkanı Zahit Akman´a "Yıprandın bırak" diyebiliyorsa Hamdi Uçar sıfırdan bir yönetim kurmalı.


Onlar anlayışla karşılayıp izin istemeli.



Mevlüt Kırnapçı


Öğretmen Mevlüt Kırnapçı´yı hatırlayacaksınız.


Çaycuma´da öğretmendi.


Yaşadığı köyün yakınında duble yol yapan firmaların doğayı katlettiklerini yazdı. Bireysel tepkisine Çaycuma ve bir çok yerden destek geldi.


Ancak daha çok çözüm bulmak gibi değil de kavga etmek istiyor şeklinde bir görüntü verdiği için derdini de anlatamadı.


Denizli Valisi´nin Zonguldak Valiliği yaptığı dönemde uzak bir beldeye sürüldü. Gitmedi, emekli oldu.


Aslında Kırnapçı hep böyleydi.


Tepkisini anlatırken kavga etmek istiyor gibiydi.


Belki adı dokuza çıktığındandır.


Son yerel seçimlerde CHP´ye danışmanlık yaptı.


Haber metinlerini yazdı.


Geçen öğrendim.


Küsmüş Çaycuma´ya


Ege´den ev almış.


Yakında tamamen gidecekmiş.


Eminim bir çok kişi "ohh" diyecektir.


Mevlüt Hoca´nın uzun yıllar savunduğu memleketine küsüp gitmesini şahsen çok yadırgadım.


Çaycuma´da benzer şekilde yaklaşan isimlerin dikkat etmesi gerekir.


Mevlüt Hoca´ya da söyledim.


Hoca kendisi gibi düşünmeyenleri sevmezdi.


Keşke sevebilseydi. Belki o zaman gitmemek için direnir, vebalinden kaçar gibi Çaycuma´dan kaçmazdı.