
Zonguldak Havzası'nda iki zenaat örneği
26 Ocak 2014 23:25:41
Zonguldak havalisinde yaşayan dostlara "merhaba" diyerek yazıma başlamak istiyorum. İşlerimin yoğunluğu sebebiyle bir müddet yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Gecikme için siz değerli dostlarımdan özür diliyorum. Bu yazımızda, Zonguldak yöresinden iki zenaat örneğine yer vereceğiz.
Zonguldak köylerinde artık süpürgelik olarak bitki ve de çalıyı tanıyanlar gittikçe azalmaktadır. Hatta süpürge çalısını bilenler daha da azalmıştır. Bu tür ev araç-gereçleri bazen elektronik olanlardan daha verimli olabilmektedir. Kullanım alanlarının genişliği dikkate alındığında bu araç-gereçleri yaşatmanın gereği de kolayca anlaşılacaktır. Hatta bölgede çetlemik, çetlemük denilen çitlenbik ağaçlarına eskiden akça ağaç denmesi, bu bölgedeki insanların Doğu ve Batı Trakya'daki inanlarla ortak bir kültüre sahip olduklarını da söyleyebiliriz. Çünkü Balkanlarda çitlembik ağacına akça ağaç denmektedir.
Süpürgeciliği sadece bir süpürme aracı üretme işi olarak görmek hatalıdır. Bunu bir kültürel yönü de vardır. "Saçını süpürge etmek, etekleriyle yerleri süpürmek, bulduğunu silip süpürmek vb." deyimler süpürgenin kültürel hayatımızdaki yerini de göstermektedir. Süpürge ile temizlik yapıldığında ortaya çıkan toza toprağa, çer çöpe süprüntü de denmektedir. Aynı terim aşağılık şeyler veya kişiler için de adilik ve bayağılıkla eş anlamlı olarak da kullanılmaktadır. Süpürge çalısı, darısı, süpürgelik veya süpürge otu deyimleri de süpürmek fiiliyle yapılan eyleme ait araç-gereçleri de dile getirmektedir. Bu deyim ve terimler Zonguldak havalisinde de yaygın olarak karşımıza çıkmaktadır.
.jpg)
.jpg)
İlginiz vede verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim, yazılarınızı okudukca o günleri yad ediyorum,
Aslında anlatılacak çok şey var ya; siz sırasını ve zamanını bilirsiniz,
Saygılarımla.
Sayın M. Yiğit, süpürgelik bitkisinin tohumları alınmış tilleri semer veya sömer yapımında dolgu maddesi olarak kullanılır ve kullanılmıştır da. İkinci sorunuza gelince; keten bitkisinin tokmakla dövüldükten sonra elde edilen çöpleri bölgede yatak, yorgan, yastık doldurmada kullanılmıştır. Bölgede üç tür yatak, yorgan ve yastık vardır: 1. Çöp yatak, yatak ve yastıklar. 2. Yün yatak, yorgan ve yastıklar. 3. Pamuk yatak, yorgan ve yastıklar. Son dönemlerde fabrikalarda üretilen yatak, yorgan ve yastıklar her yerde kullanılır olmuştur. Ancak ketenin kalın bir şekilde iplik olarak yapılmış olan kısmında dokuma ile çekene denilen yaygısı ya ... DEVAMI
Sayın hocam; süpürgelik sanırım Semer (sömer) ve eğer yapımında da kullanılıyordu, yoksa ben mi yanılıyorum;
Hocam birde çöp yataklarımıza da değiinir seniz memun olurum;
Saygılarımla
Sayın Rasim Çetin, yazıma yaptığınız katkılardan dolayı çok sevindim. Yazımda geçen çalı süpürgesinin yapıldığı çalıya gökçe çalısı da derler. Bu adların çıkış noktalarını bulmak bilim adamlarına düşmektedir. Ayrıca süpürge darısına gaz darısı da denmekle beraber, bu darının unu mısır unu ile karıştırılarak "Fitil" denilen şekle sokulup kaz ve hindi besleme için de kullanılır. Yazı kitap haline dönüştürüldüğünde katkılarınız adınızla beraber kaynak olarak gösterilecektir. Selamlarımla.
Sayın Mustafa Adıgüzel, yazıma yaptığınız değerlendirmelerden dolayı çok teşekkür ederim. Umarım üniversitelerimiz kültür değerlerimizi işleyen çalışmalara imza atarlar. Selamlarımla.
Sayıın Hocam, izninizle ekleme yapmak istiyorum: Kösere taşında kasap bıçakları dahi muntazam biçimde bilenir. Ancak taşı birisi çevirmeli ki bileyene kolaylık olsun. Ev süpürgesi ise bizim çevremizde '' gazdarısı '' denen bitkiden yapılır. Mısır tarlasında evlek veya tarlanın çevresine bu bitki ekilir, mısırdan uzun boylu olup tohumları tepe bölgesindedir. Gazdarısı tohumları tavuk yemi olsa da tavuklar pek sevmez. Ancak kıtlık yıllarında insanlarımız buna bile muhtaç kalmış ama bulamamışlar. Çalı süpürgesine gelince : ''Püren'' ya da piren denen bitki kışın yaprağını dà ... DEVAMI
Değerli Hocamız.
Bu köşedeki yazılarınız bizler için tam bir nostalji ve aynı zamanda atalarımızı tekrar sevgiyle hatırlamamıza vesile olmaktadır.
Geçenlerde bir röportajda okumuştum. ''Türkler geçmişini sevmez.'' diyordu...
Neden...
Bu topraklarda bulduğumuz (Taş yapı ve eserler istenildiği şekilde korunamıyor). Bu topraklarda kendi kültürümüzün bakiyesi (ahşap yapı ve eserler) değersiz kılınıp çoğu yerde yok ediliyor.
Hepimiz geçmiş yaşamımızı düşündüğümüzde bunun az çok doğru olduğunu görürüz.
Ne yapmamız gerekir... Her şehre bir üniversite kurduk.
Geçmiş kültürel değerl ... DEVAMI
- s.
- 1
