Zonguldak havalisinde yaşayan dostlara &8220;merhaba&8221; diyerek yazıma başlamak istiyorum. İşlerimin yoğunluğu sebebiyle bir müddet yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Gecikme için siz değerli dostlarımdan özür diliyorum. Bu yazımızda, Zonguldak yöresinden iki zenaat örneğine yer vereceğiz.


Zonguldak havzasında kesici aletler (bıçaklar, baltalar, nacaklar vb.) kösele taşı (kösere veya kösere taşı) denilen bir aletle bilenir. Yumuşak kayadan (küfeki taşı) parçalanıp yuvarlak hale getirilen taş parçasının ortası oyulur, buradan bir ağaç veya demir parçası geçirilir. Hazırlanan bu parça merdiven şekline getirilen iki ağaç parçasının ortasına yerleştirilir. Bilenecek bıçak, balta, nacak vb. aletler kolu çevrilen yuvarlak taş parçasının üstüne su dökülerek bilenir. Sistemin nasıl çalıştığı aşağıdaki fotoğraflarda kolayca görülebilir. Kol döndürülerek bol suyla kesici aletler keskinleştirilir. Kösele taşı genellikle silisyum elementi içermektedir.


Bölgede kaybolan teknolojilerden birisi de kesici alet bileme teknolojisidir. Kösele taşları kırılıp parçalanarak atılmakta ve kaderine terkedilmektedir. Gelecek nesiller geçmiş nesillerin kullandığı teknolojiden habersiz olarak yetişecek ve Allah göstermesin, bir felaket anında ne yapacaklarını bilemez halde kalacaklardır. Kösele taşlarından birkaç tanesi meraklıların hazırladığı müze benzeri yerlerde sergilenmektedir.


Zonguldak havzasında kaybolan el sanatlarından biri de süpürgeciliktir. Mısırla beraber tarlaya ekilen ve bölgede adı Zurat darı (Ziraat darısı) olan bitkinin tilleri tek tek ayıklanarak dizilir, ustaları tarafından çuvaldız ve iplikle göze hoş gelecek şekilde sıkılıp dikilerek kullanılır hale getirilirdi. Genelde bu süpürgeler ticari amaçlı değil, kullanıp ve hediye amaçlı olarak üretilirdi. Günümüzde köylerde artık süpürgeler bile çarşı ve pazardan alınır olmuştur. Gelecek nesiller bir zamanlar bölgede yoğun olarak yapılan süpürge ekimini süpürgecilik sanatının ne olduğunu bilemeyeceklerdir. Ayrıca harman zamanı harmanı veya ahırdaki hayvanların pisliklerini temizlemek için süpürgelik denilen çalı dalları toplanır, dizilir, iki üç yerinden sıkıca bağlanır; bu süpürge ile ev önleri, hayvan altları ve harman yerinde dövülen bitkiler süpürülürdü.


Zonguldak köylerinde artık süpürgelik olarak bitki ve de çalıyı tanıyanlar gittikçe azalmaktadır. Hatta süpürge çalısını bilenler daha da azalmıştır. Bu tür ev araç-gereçleri bazen elektronik olanlardan daha verimli olabilmektedir. Kullanım alanlarının genişliği dikkate alındığında bu araç-gereçleri yaşatmanın gereği de kolayca anlaşılacaktır. Hatta bölgede çetlemik, çetlemük denilen çitlenbik ağaçlarına eskiden akça ağaç denmesi, bu bölgedeki insanların Doğu ve Batı Trakya&8217;daki inanlarla ortak bir kültüre sahip olduklarını da söyleyebiliriz. Çünkü Balkanlarda çitlembik ağacına akça ağaç denmektedir.


Süpürgeciliği sadece bir süpürme aracı üretme işi olarak görmek hatalıdır. Bunu bir kültürel yönü de vardır. &8220;Saçını süpürge etmek, etekleriyle yerleri süpürmek, bulduğunu silip süpürmek vb.&8221; deyimler süpürgenin kültürel hayatımızdaki yerini de göstermektedir. Süpürge ile temizlik yapıldığında ortaya çıkan toza toprağa, çer çöpe süprüntü de denmektedir. Aynı terim aşağılık şeyler veya kişiler için de adilik ve bayağılıkla eş anlamlı olarak da kullanılmaktadır. Süpürge çalısı, darısı, süpürgelik veya süpürge otu deyimleri de süpürmek fiiliyle yapılan eyleme ait araç-gereçleri de dile getirmektedir. Bu deyim ve terimler Zonguldak havalisinde de yaygın olarak karşımıza çıkmaktadır.


Günümüzde ise süpürge, vitrinleri ve duvarları süsleyen bir hediyelik eşya olarak bölgede üretilerek pazarlanabilir. Böylelikle bölge turizme ve yöresel kültürün tanıtılmasına bir nebze de olsa katkı sağlayabilir.