Önceki dönem Zonguldak Belediye Başkanı Secaattin Gonca bu kentte çok şeyi değiştirebilirdi.


Geliştirebilir, yönlendirebilir, kenti sosyal ve kültürel anlamda canlandırabilirdi.


Yapmadı.


Yapmak istediğinde yanlış kişilerle hareket etti.


Geç kavradı geç anladı.


2004 yerel seçimleri sonrasında bir polemik hatırlatalım.


Çevre Koruma Derneği Başkanı Meltem Çetinkaya, 2004´te kendisi gibi aday olmuştu.


İki isim karşı karşıya geldi.


Gonca´nın "Siyasi Meltem" sözü aslında beş yıllık süre içinde farklı düşünen sivil toplum örgütlerine karşı bakış açısını gösteriyordu.


Değişir, gelişir diye düşündük.


Günler çabuk geçti.


Kent Konseyi´ne işlevlik kazandırmak yerine önü tıkandı.


Gonca ve çevresindekiler farklı kişilerin farklı diktalar ile karşılarına gelmesini istemediler.


Kent Konseyi´nin düzenlenmesini öngören uygulamada yapılacak yasal düzenleme iyi bahane oldu.


Avukat İrfan Eser ve bazı isimler "Konsey yok" diyip kaçmayı kolaylık olarak gördüler.


Böylece Sayın Eser, farklı düşünen, farklı öneriler getirenlerin önünü kestiğini düşünmüş olacak ki Gonca´yı "doğru yapıyoruz" diyerek kandırdı.


Seçimden aylar önceydi.


Çok yazı yazdım kent konseyi ile ilgili.


Sayın Eser´i ve Ak Partili Meclis Üyelerini de hedef seçtim.


İrfan ağabey hiç kusura bakmasın.


Her zaman yüz yüze bakacağız.


Ama söylemezsem çatlarım.


Bir hukukçunun Kent Konseyi olayına böylesine sığ bakması beni çok üzdü.


Ve o olay Sayın Eser´in bu işlerden elini eteğini çekmesi gerektiğine inandığım olaylardan sadece biriydi.


Kent Konseyi&[#]8217;nin yasal zemini konusunda sıkıntı varsa başka çözüm bulunurdu.


Öyle olmazsa böyle olur.


Zonguldak Konseyi dersiniz.


Kentin geleceğine yönelik söz hakkını kullanmak isteyenleri bir çatı altında buluşturur ve sorarsınız.


Paylaşırsınız.


Korkmaz ve kaçmazsınız.


Ama olmadı.


İsmail Eşref döneminde bu konuda ne yapılacak göreceğiz.


Bekliyoruz.


Ancak baktıkça iç çekiyorum.


Nerede bu kent sevdalıları.


Ve ne zaman masaya yumruğu vuracaklar?



- Çınaraltı´nın tuvaleti! -


Armutçuk dönüşü Ereğli´ye bir çay içmeye uğradık.


Ereğli´nin önemli mekanlarından Çınaraltı´nda oturduk.


Kalabalıktı heryer.


Şenlik havasında herkes.


Keyifle bir çay içmenin vaktiydi.


Önce lavobaya gidip ihtiyaç giderdikten sonra elimizi yüzümüzü yıkayalım dedik.


Gitmeseydim keşke.


Tuvalet pislik içinde.


Sıvı sabunda yok, kalıp sabunda.


Bunların yanında aynada "Muşmula" suratımı görmek istiyorum.


Ama bu lavabonun aynası da yok.


Ereğli´ye çok şey katan Sayın Belediye Başkanı Halil Posbıyık´a sanırım bir denetim sorumluluğu düşüyor.


Dışarı çıkıyorum.


Onlarca masa dolu.


Şuraya bir sıvı sabun, bir ayna koymak için paran mı yok.


Tuvaleti temizletmeye bir adamın mı yok.


Ben Belediye Başkanı olsam üç gün kapatırım.


Halil Bey ne yapar bilemem.



Kene kontrolünüzü yaptınız mı?


Cumartesi´nin bir bölümünü Kent Ormanı&[#]8217;nda geçirdim.


Hem iş hem dinlenme.


Yürüdük.


Oturduk kalktık.


Pazar günü tatbikat için sabah erkenden Armutçuk´a hareket ettik.


Dönüşümüz saat 16:00&[#]8217;yı buldu.


Bu iki günü sürekli kene muhabbetiyle geçirmek çok canımı sıktı.


Oradan mı yapışacak, buradan mı yapışacak?


Oraya oturmayalım, buraya da oturmayalım.


Çocukluğumuz yamaçlarında hiç bilmezdik keneyi.


Yılandan bile korkmazdık.


Yakalayıp öldüreceğiz diye peşinden koşardık.


Şimdi keneden korkuyoruz.


İl Sağlık Müdürlüğü´nün kene uzmanları geçtiğimiz yıl KGD´de gazetecileri bilgilendirmişlerdi.


Onları hatırladım.


Huzursuz oldum.


İl Sağlık Müdürlüğü şöyle uyarıyor.


Kene ısırmadı diye düşünmeyin.


Eve gelin.


Kendinizi kontrol edin.


Ayna karşısına geçin.


Kene kontrolü yapın.


Elbiselerinizi çıkarıp makineye atın.


Size bulaşmayan kene şimdilik elbisenize tutunmuş olabilir.