
Rumeli'ndeki köylerle Zonguldak köyleri arasındaki benzerlik
09 Nisan 2013 01:37:09
Rumeli bölgesi İstanbul ve Çanakkale boÄŸazlarından baÅŸlayarak Köstence’ye kadar olan Ege Denizi ve Karadeniz arasındaki bölgeyi içermektedir. Bu bölgede Marmara’da Silivri ilçesine yakın İnciez veya İnceÄŸiz adlı yerleÅŸim yerini görünce Zonguldak’taki incivez yerleÅŸim yeri aklıma geldikten sonra aradaki benzerlikleri araÅŸtırarak bu yazı yazılmıştır. M. Tayyib Gökbilgin’in İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yayınlarından çıkmış Rumeli’de Yürükler, Tatarlar ve Evlâd-ı Fâtihân adlı Osman Yalçın Matbaası İstanbul 1957 tarihli kitabında Yürükler, Tatarlar ve Evlad-ı Fatihan’ın yerleÅŸim yerleri hakkında bilgiler verilmektedir. Aynı kitabın içinde Rumeli’deki Yürük taifeleri, Fatih Kanunnamesinde Yürükler, Yürük Kanunnamelerinde Yürükler hakkında bilgi verildiÄŸi gibi Naldöken Yürükleri, Tanrıdağı (Karagöz) Yürükleri, Selanik Yürükleri, Ofçabolu Yürükleri, Vize Yürükleri, Kocacık Yürükleri ile birlikte Aktav Tatarları, Tırhala Tatarları, Yanbolu Tatarları, Bozapa-Bozata Tatarları hakkında bilgiler verilmektedir. Yürüklere ait Mühimme Defterleri 1509-1606, Yürüklere ait vesikalar listesi 1555-1775, Kocacık Yürükleri Defteri 1543 tarihlerini taşıdığı gibi Evlad-ı Fatihan’a ait belgeler 1691-1697, 1704, 1716, 1828 tarihlerini taşımakta ve BaÅŸvekâlet Osmanlı ArÅŸivinde’de 1691-1846 tarihli belgelerle Yürükler’in Rumeli’deki dağılışlarını gösteren haritalar da aynı kitabın içinde bulunmaktadır.
Rumeli adıyla ilgili olarak wikipedia adlı internet sayfasında aşağıdaki bilgiler yer almaktadır:
Rumeli’nin sınırları Kuzey Bulgaristan, Batı Arnavutluk ve Mora yarımadası tarafındaki Güney Arnavutluk’u, veya diÄŸer bir ifadeyle içerisinde İstanbul ve Selanik, Trakya ve Makedonya’nın dâhil olduÄŸu bölgeleri ifade eder. 16. yüzyıl’da Rumeli eyaletinin kapsadığı alan günümüz Bulgaristan'ı, güney Sırbistan, Makedonya, Bosna-Hersek, KaradaÄŸ, Arnavutluk ve Tesalya (orta Yunanistan) bölgelerini içermekteydi. 17.yüzyıldan baÅŸlayarak kurulan yeni eyaletler sonucunda Rumeli eyaletinin sahası giderek daralmış ve 1864'e gelindiÄŸinde sadece Arnavutluk ve batı Makedonya mıntıkalarından ibaret olmuÅŸtur. 1864'ten sonra yürürlüğe giren Vilâyât-ı Umumiye Nizamnâmesi ile birlikte Rumeli eyaleti ortadan kaldırılmıştır. Son olarak Rumeli ismi son olarak daha çok merkezi Arnavutluk'la çizilen ve Garbi (Batı) Makedonya'yı ve Manastır Vilayetini de içine alan bölgenin adıdır. İdari yapıdaki deÄŸiÅŸikliklerle,1870 ve 1875’de Rumeli ismi de mülki taksimatla uyumlu hale getirilmiÅŸ ve temsili de durdurulmuÅŸtur. DoÄŸu Rumeli 1878’de Berlin AntlaÅŸması ile Osmanlı İmparatorluÄŸu ile özerk bölge hâline getirilmiÅŸtir; fakat 18 Kasım 1885 tarihinde savaÅŸsız bir ihtilalden sonra Bulgaristan'la bütünleÅŸti. Bugün "Rumeli" ismi bazı zamanlar Türkiye'nin Avrupa kıtasındaki toprakları (Edirne, Kırklareli, TekirdaÄŸ illerinin tamamı, İstanbul ve Çanakkale illerinin Avrupa Yakası ) için kullanılır.
M. Tayyib Gökbilgin’in adı geçen kitabında yer alan isimler T.C. İçiÅŸleri Balkanlığı Yayınları’ndan BaÅŸbakanlık Devlet Matbaası Ankara 1946’da basılmış iki ciltlik Türkiye’de Meskûn Yerler Kılavuzu adlı kitaptaki yerleÅŸim yeri adlarıyla karşılaÅŸtırılarak aradaki benzerlikler ortaya konmaya çalışılmıştır. Rumeli’de Yürükler, Tatarlar ve Evlâd-ı Fâtihân adlı kitabın 9. sayfasında Yürüklerin Balkan Yarımadası’na geliÅŸleriyle ilgili ÅŸu bilgiler verilmektedir:
OrtaçaÄŸ’ın ikinci kısmında Balkan Yarımadası’na muhtelif dalgalar halinde gelip de Bizans İmparatorları tarafından burada yerleÅŸtirilen birçok Türk halkı bulunduÄŸu malumdur. X. asırdan itibaren Peçenekler, OÄŸuzlar, Kumanlar ÅŸimal (kuzey) yoluyla Tuna’dan geçerek muhtelif zamanlarda gelmiÅŸ ve muhtelif yerlerde iskân edilmiÅŸlerdir. IX. asırda bile Bizans kaynaklarında “Vardarlı Türkler” diye zikredilen bazı Türk gruplarının Selanik civarında yerleÅŸtikleri vakidir” ifadesi yer alır. 13. sayfada ise Yürüklerin ilk olarak Rumeli’ye geçirilmeleri Avrupalı âlimlerde umumiyetle Beyazıd I. (Yıldırım) devrinde kabul edilir. Aynı kitabın 29. sayfasında “İmparatorluk’un KuruluÅŸ Devri nihayet bulup da yeni fethedilen memlekette birçok hususların bir teÅŸkilat altına alınması ve aynı zamanda coÄŸrafi ve siyasi sebeplerin tesiri ile meydana gelen yeni vaziyetlerin icaplarına uymak zarureti hâsıl olunca her ÅŸeyden evvel askeri bir karakter taşıyan bu İmparatorluk’ta Yürüklerin de askeri ve dolayısıyla mali durumları bir esasa baÄŸlanmıştır. Bu Kanunname Yürükleri yirmi dörder kiÅŸilik kısımlara tefrik etmiÅŸtir” ifadesi yer almaktadır. İmparatorluk’un imar ve savaÅŸta da vurucu gücünü oluÅŸturan Yürükler, Rumeli bölgesinde devletin yıkılışına kadar sayıları azala azala günümüze kadar varlıklarını Evlâd-ı Fâtihân olarak sürdürmüşlerdir.
“Yürüklerin bulundukları yerler yalnız nomad (konar-göçer) hayatın birer tezahürlerini ifade eden yayla, kışla, oba vs. gibi isimlerden teÅŸekkül etmiÅŸ; mesela Sula Yaylası, Çukur Kışla, Sarıca Obası, Karlı gibi isimlere tesadüf ettiklerimiz olmayıp aynı zamanda Türkçe bir ÅŸahıs adından veya lakabıyla adlanmış mahallerde de onları aramamız lazım geldiÄŸi XVI. ve XVII. asırlardaki yer isimlerinin tetkikiyle anlaşılmaktadır. Bunlar; Yürükçü Kulübesi gibi isimlerle münhasıran bir Yürük’e göre ad almış olan yerlerde oturmuÅŸ deÄŸillerdir. Filhakika Köz Yürüğü, Sazlık Yürüğü, Yürük Kasım, Yürük Hacı veya Yürüklü Doruk, Yürükler, Yürük, Donuk Tatar, Yeni Tatar, Tatarlar, Tatar Gibi, Hacı Ali Yürüğü, Balta Yürüğü, Çolak Tatar, Çevik Tatar, Uzunca Tatar gibi adlarla tesmiye edilen yerler muhakkak ki Yürük ve Tatarların nomad veya sedanter bir halde kesif olarak bulundukları, bir kısmının sonradan kaybolduÄŸu, bazısının da uzun müddet hatta zamanımıza kadar devam edip geldiÄŸi mahallerdir. DiÄŸer taraftan zamanla harpler, istilalar, muhaceretler sebebiyle buralarda Türk unsurunun azalması ve Türk olmayan milletlerin çoÄŸalmasıyla bittabi bu isimler deÄŸiÅŸmiÅŸ, deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ, hiç deÄŸil ise orada hâkim olan milletin lisanına, lisanının ahenk kaidesine uydurulmuÅŸtur. Mesela Köstence civarında gördüğümüz Gargalacu’nun eski bir kargalık, Tatlageacu, Chioseler (Köseler), Kulakovo köylerinin eski Kocacık yürüklerinin bulunduklarını defterlerden anladığımız, yine o havalideki Kulaklı, Köseler, Tatlıcık’dan baÅŸka bir ÅŸey olamayacakları aÅŸikârdır. Bu geçen asrın son ve bu asrın başındaki vaziyettir. O mıntıkalardaki Türk unsurun daha azaldığı ve mütemadiyen azalmakta olduÄŸu bugün ise bu köy adları şüphesiz daha büyük mikyasta (ölçekte) BulgarlaÅŸmış, RomenleÅŸmiÅŸ, Yunanca ve Sırpça bir ÅŸekil almıştır”.
Tayyib Gökbilgin’in kitabında Rumeli’de kullanılan Arapça, Farsça ÅŸahıs adlarıyla dini ve mistik isimlerin listesiyle Türkçe aslından isim, sıfat ve fiillerden oluÅŸan listeler verilmiÅŸtir. Aynı kitabın 105. sayfasından itibaren köy adlarının –lı eki ile baÅŸlayanları, -cı, –cılar ekiyle yapılmış olanları yer almaktadır. –lı ekiyle yapılanlar: Osmanlı, BektaÅŸlı, Çakırlı, AladaÄŸlı, HasbeÄŸli, Ambarlı, Çardaklı, TaÅŸlı, Söğütlü, Çayırlı, Pürçekli, MaÅŸatlı, Köseli, Kasaplı, Güdeli, Kılavuzlu, Kocayusuflu vd. –cı, –cılar, -ce, -cık ekiyle yapılanlar: Kılıçcı, Balcı, Cinci, Bakırcılar, DoÄŸancılar, ÇavuÅŸlar, Döğenciler, Sofular, Yürükler, Ömerce, Ahmetce, Kayacık, Kuyucak.
YerleÅŸim yeri adlarına örnekler: Hacıköy, Yeniköy, Yeniceköy, ÇavuÅŸköy, Sarıköy, Tepeköy, Kadıköy, AÄŸaköy, OÄŸuzköy, Akıncıköy, Hüseyinbey, Hasanbey, Alibey, Eymirbey, ÇobanoÄŸlu, Kocamusa, Karahamza, Alagöz, Karagöz, Karaburun, Güngörmez, Ahili( Ahıllı), Korucuobası, Kurtkayası, DeÄŸirmenderesi, PaÅŸaderesi, TavÅŸanderesi, Koyunpınarı, Karaviran, Gökçeviran, Yılanlık, Balçık, Kayalıdere, Elmalıdere, TaÅŸağıl, Akpınar, Karapınar vb. yerleÅŸim yerleri adı geçen eserde yer almaktadır. Daha sonra Rumeli’deki Ahıyolu, Aydost, Akkerman, Bender-Kili, Babeski, Dobruca, Edirne, Filibe, Hırsova, Karinâbad, Kırkkilise (Kırklareli), Provadi, Ruskasrı, Silistre, Åžumnu (NiÄŸbolu), Tekfurgölü, Varna, Yanbolu, YenicekızılaÄŸaç yerleÅŸim yerlerindeki köylerin listesi de alfabetik olarak eÅŸkinci (savaÅŸa giden atlı asker) ve yamaklarıyla birlikte verilmektedir.
Bı etnik kökenimizi bulamadı bu tarihciler biri Kıpçak der biri laz der biri yörük manav der şimdide kıvırcık derler bı ermeni demediniz kaldı
Benim baba tarafım da Üsküp Usturumca'ya bağlı Hamzalı köyündendir.. 1928 yılında Kırklareli'ne gelmişlerdir..
Anne tarafım ise Selanik Doyran'lıdır..
Değerli hocam Ali Osman Özcan'ın 25 yıldır öğrencisiyim, hala ondan çok şey öğreniyoruz..
Saygılarımla..
Sayın Geçgel’in belirttiği gibi Türklerin yer adı geleneğinde Türkçenin söz varlığı ve toprağa bağlılık mühim rol oynamıştır. Benim köyümdeki yer isimlerinden Kayacık, Akpınar, Kayapınar, Evren, Kurtkayası, Kuşkayası, Aladağ, Karalı, Acısu, Bostan, Uludere, Boğaz, Kamışlı, Elmaderesi vb. isimler hem toprağa bağlılığı, hem de Rumeli ve Zonguldak’taki isimlerle yakın benzerliği göz önüne sermektedir. Toprağa dayalı isimlendirme, yerleşik hayata geçmiş olmanın da göstergesidir. Elinize ve kaleminize sağlık hocam. Selam ve saygılarımla.
Hocam,
tarladaki ekinlerin yağıştan çürümemesi için istiflenme modellerinden birisi, halen kullanılmakta olan, ekin demetlerinden bir tür piramit olan 'Dikme'dir. Babalarımızın naklettiğine göre, doğup büyüdüğümüz Sücüllü Köyünde daha önceden, ekinleri farklı bir istif şekli varmış ve adına da "Tokurdum" derlermiş.
Kendisi bir Bulgaristan göçmeni olan Zonguldak ÇGD Başkanı Ali Ayaroğlu ile tesadüf eseri bu kelimeden söz etme imkanı bulduk. O bu istif yöntemine Bulgaristan'da "Tokurcum" denildiğini söyleyince, bunun tesadüf olamayacağını düşünmekten başka bir şey elimizden gelmedi.
Gerçek tarihimize ulaŠ... DEVAMI
Türkler yaşadıkları coğrafyaları yurt edinirken güzel Türkçemizin söz varlıklarını da taşımışlardır. Tarih, coğrafya, dilbilim gibi disiplinlerden de yararlanarak bizleri aydınlatan bu yazılarınızda Türkçemizin güzelliklerini ve ruhunu da buluyoruz. Yer adı bilimi (toponimi) toprağın dili diye de tarif edilir. Son dört yazınızda bunu daha yakından tanıma fırsatı buldum. Teşekkür ederim.
- s.
- 1
