Gazi Mustafa Kemal, 30 Ağustos&[#]8217;ta zaferle birlikte Türk ordularına, &[#]8220;Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz&[#]8217;dir. İleri!&[#]8221; komutunu vermişti. Düşmanı önüne katan muzaffer Türk orduları, 9 Eylül 1922 günü düşmanı İzmir&[#]8217;den denize dökmüş, ülkemiz özgürlük ve bağımsızlığına kavuşmuştu.

Bütün ülke sevinç içindedir. Her yerde zafer alayları düzenleniyor, yurdumuzun düşman işgalinden kurtuluşu kutlanıyor. Elbette bu büyük zaferin coşkusu, Büyük Millet Meclisi&[#]8217;ne de yansımıştır. Milletvekillerin çoğu büyük bir sevinç içindedir. Aşağıdaki konuşmalar ise, ülkemizin bu günlerine ışık tutucu bir durumu göstermektedir.

İlk Meclis&[#]8217;ten kalma bir dostum, Muhittin Baha, bana bir Ankara hikayesi anlattı. Onlar da sevinçten ne yapacaklarını bilmiyorlarmış. Meclis&[#]8217;te bir aralık ellerini yıkamaya gitmiş. Asık suratlı bir milletvekili görmüş. Mustafa Kemal&[#]8217;in muhaliflerinden biri...

&[#]8220;Yahu nedir bu halin?&[#]8221; diye sormuş. Öteki dudaklarını sıkarak, &[#]8220;Ne var sanki? Nasıl olsa İzmir&[#]8217;i bize vereceklerdi. Nesini büyültüp duruyorsunuz?&[#]8221; diye çıkışmış da! Sonra da, &[#]8220;Yunanlılardan kurtulduk. Bakalım Mustafa Kemal&[#]8217;den nasıl kurtulacağız?&[#]8221; demiş.

Evet, muhalifleri ve rakipleri sapsarı idiler. Ah! Bir kurşun, son Yunan kurşunu Mustafa Kemal&[#]8217;in göğsüne saplanamaz mıydı?

Doğu böyledir, dostlarım, Doğu&[#]8217;da kin, kolayca hıyanete kadar götürür. O gün sapsarı kesilenler veya onların kinini güdenler, şimdi bile o günün hâtırasını söndürmeye uğraşmakta değil midirler? Doğu kini, vicdanları saran bu kanser&[#]8230; Kanserlerin en habis soyu!

(Falih Rıfkı Atay-Çankaya, Sena Matbaası, 1980, İstanbul, Sayfa: 315)

[*] [*] [*] [*]

Ne diyor bu kişi:

&[#]8220;Nasıl olsa İzmir&[#]8217;i bize vereceklerdi.&[#]8221;

Demek ki, Yunan orduları başkomutanı bütün ordularına, &[#]8220;Haydi arkadaşlar, şu İzmir&[#]8217;e bir çıkalım da, Anadolu&[#]8217;yu biraz dolaşalım&[#]8221; diye turistik geziye çıkma emri vermiş sanki!.. Sormak lazımdı:

&[#]8220;Size kim, nasıl ve niçin, hangi koşullarda, neyin karşılığı İzmir&[#]8217;i verecekti?&[#]8221;

1919&[#]8217;da başlayıp 1922&[#]8217;de sona eren süreç, silahlı kurtuluş-istiklal mücadelesidir.

Ne diyor kişi:

&[#]8220;Nesini büyültüp duruyorsunuz?&[#]8221;

Ülkemizin özgürlüğü ve bağımsızlığı uğrunda binlerce şanlı, yiğit Türk askeri şehit olarak vatan toprağına düşmüş. Anadolu; evini-barkını, bağını-bahçesini, kadınını-kızını, çocuklarını talan eden düşman zorbalığından, işgalinden kurtarılmış. Ama o kişi (vekil demeye dilim varmıyor), gerçek düşmanı değil, gerçek düşmandan yurdumuzu kurtaran Mustafa Kemal&[#]8217;i düşman olarak görebiliyor!.. Bu kadar kör, anlayışsız, basiretsiz olunabilir mi?..

Mustafa Kemal&[#]8217;in kurduğu Meclis&[#]8217;te halkı temsil etme onuru kazanmış bu kişi ne diyor: &[#]8220;Yunanlılardan kurtulduk. Bakalım Mustafa Kemal belasından nasıl kurtulacağız?&[#]8221;

Falih Rıfkı Atay, buna, &[#]8220;Kolayca hıyanete kadar götüren Doğu kini...&[#]8221; diyor. Bu kafada olanlar için Yunanlılardan nasıl kurtulunduğu önemli değil demek ki. Anadolu&[#]8217;yu işgale gelen düşman orduları, bu ve bunun gibi kişilere, &[#]8220;Haydi kurtulmuş olun!&[#]8221; diye İzmir&[#]8217;den kendilerini denize atmış olmalılar sanırım!.. &[#]8220;Kurtuluş Savaşı&[#]8221; diye bir şey de yoktu her halde!..

Esas sıkıntıları son cümlede:

&[#]8220;Bakalım Mustafa Kemal&[#]8217;den nasıl kurtulacağız?&[#]8221;

Osmanlı Devleti&[#]8217;nin topraklarının korunabilmesi için Trablusgarp&[#]8217;tan Yemen&[#]8217;e, Filistin&[#]8217;den Galiçya&[#]8217;ya, Suriye&[#]8217;den Gelibolu&[#]8217;ya yedi cephede savaşmış, Çanakkale&[#]8217;de dünya savaş komutanlarını kendine hayran bırakmış, devletten madalyalar ve rütbeler kazanmış, ardından Osmanlı Devleti&[#]8217;nin bu haliyle kurtulamayacağını fark edince, Ankara&[#]8217;da yeni bir devlet kurulması adımını atmış, yurdumuzun kurtarılması için hayatını ortaya koymuş, bir büyük kahraman için söylenen sözlere bakınız!..

[*] [*] [*] [*]

Atatürk neyin simgesi?

Laik cumhuriyetin, özgürlük ve bağımsızlığın, yurtseverliğin, aydınlanmanın, çağdaşlaşmanın, bilimin ve aklın, yurt ve dünya barışının, insan haklarının, uluslararası işbirliği anlayışının, doğu uygarlığından batı uygarlığına yönelmenin, ilerlemenin, kalkınmanın, mazlum uluslara öncü ve önder olmanın...

Yukarıdaki konuşma, 9 Eylül 1922 tarihinden birkaç gün sonra geçmiş olmalı. 1922&[#]8217;den 2013&[#]8217;e 91 yıl geçmiştir. Mustafa Kemal&[#]8217;e duyulan bu kin geçmiş midir?

Geçmediğini gazete ve TV haberlerinden görüyor, öğreniyoruz. Biraz geriye gidersek, önce birkaç ilde Atatürk fotoğraflarının çöplüğe, çöp arabalarına atıldığını gördük. Sonra heykellerine saldırmaya başlandı. Bazı okullardaki Atatürk köşeleri daha geri yerlere kaydırıldı. Kimi kurumlardan &[#]8220;Atatürk&[#]8221; adı kaldırılıyor. Anıtlarındaki sözleri değiştiriliyor.

&[#]8220;Türk milleti&[#]8221; ve &[#]8220;Atatürk&[#]8221;ü anımsatacak her şeyin, yasalarla oynayarak kaldırılmaya çalışıldığı yazılı ve görsel medyada yer alıyor. Ulusal günler ve bayramlar, çocuklarımızın ve gençlerimizin gösterileri kaldırılıyor. Atatürk&[#]8217;e bağlılık, Türk kimliği, ulusal coşku yok edilmeye çalışılıyor. Özellikle yakın tarihimizin çeşitli sayfaları; olaylar gerektiğince incelenmeden, sebep ve sonuçları tahlil edilmeden, kendilerince çarpıtılma amaçlı nedenler oluşturularak, adeta bir hesaplaşmaya girerek ortaya konuluyor.

[*] [*] [*] [*]

Büyük Atatürk&[#]8217;e ve laik cumhuriyete saldıranlar; cumhuriyet okullarında okumuş, çağdaş giyimli, dış görünüşleriyle batılı yaşam tarzı görüntüsünde kişilerdir. Bunlar, iktidar gücüne yamanmışlardır, iktidara yandaş olmuşlardır. Her türlü gerici, dinci, sağcı, solcu, ikinci cumhuriyetçi görünümlü kişilerdir. Çeşitli ilişkilerle uluslararası güçleri ve onların işbirlikçilerini de arkalarına almış durumdadırlar.

Saldırı sadece Atatürk&[#]8217;e mi yöneliktir? Onun kurduğu laik cumhuriyete, Türk kimliğimize, ulusal değerlerimize, aydınlarımıza, kanıtlanamayan delillerle açılan davalar yoluyla çok değerli bilim adamı, yazar, gazeteci, asker kişilere, şanlı ordumuza; gücünü yitirici ve güven kaybına yol açıcı, toplum içindeki saygınlığını yitirmesi amaçlı düzenler, tuzaklar kuruluyor. Böylece üniter devleti savunanları çökertmek, bu topraklar üzerinde din eksenli etnik kökenli devletçikler oluşturma yolları açılmak istenmektedir. Son dönemdeki Kürt teröristleriyle ilişkiler, Anayasa&[#]8217;daki değişim istekleri, bu anlamda herkesin kafasında büyük soru işaretleri oluşmasına neden olmaktadır.

[*] [*] [*] [*]

Ülkemiz iyice güçten düşürülerek, Kurtuluş Savaşı öncesindeki durum ne ise, işte o ortama sürüklenmek isteniyor. Amerika&[#]8217;dan Avrupa&[#]8217;ya kadar, müttefiki olduğumuz bütün ülkeler; Yüce Önder Atatürk&[#]8217;ü, tarihimizden, yüreğimizden ve beynimizden silmek için her türlü fırsatı kullanıyor, yerli işbirlikçileri, yazarları, gazetecileri, bilim adamları vb. ile amacına ulaşmaya çalışıyor.

Ancak, bunların anlayamadıkları ve kavrayamadıkları bir nokta var. Türk ulusunun, gücünün ve inancının kaynağı; ulusal kurtuluşumuzu sağlayan, Batı kültürü ve uygarlığını örnek göstererek ilerleme ve kalkınma yolumuzu açan, bize ulus ve yurttaş olma kimliği kazandıran Ulu Önder Atatürk&[#]8217;tür. İşte bu nedenlerledir ki Türk ulusunun yüreğinde ve beyninde; bilgiyle, bilinçle, sevgiyle, saygıyla, bağlılıkla Gazi Mustafa Kemal Atatürk yaşamaktadır. İnanıyoruz ki, bu onurlu duygu ve düşünce, sonsuza kadar devam edecektir. Ne Türklüğümüz, ne Atatürk&[#]8217;ümüz yasaklamalarla, baskılarla, zindanlarla yok edilemeyecektir