Tarihte ilk yandan çarklı buharlı gemiler 1812 ila 1820 yılları arasında ortaya çıkar ve ticari amaçlı olarak kullanılırlar. Hızları çok düşüktür. Ancak 1820&[#]8217;lerden sonra yandan çarklı bu buharlı vapurlara toplar yerleştirilmeye başlanır.

Yandan çarklı tabiri, ilk buharlı gemilere yol almalarını sağlayan ve yan taraflarına konan çarklar sebebiyle verilmiştir. Hatta şekeri fincanın yanına konmuş olan sade kahveye de yandan çarklı dendiği gibi, yan yana yürüyen kişilere de yandan çarklı denmektedir. Dolayısıyla yandan çarklı tabiri bizim kültürümüzde özümlenmiş bir tabirdir.

Büyük kalibreli toplarla donanmış yandan büyük çarklı vapurlara, vapur-firkateyn denilmektedir. Bu vapurlara çarklar yüzünden çok miktarda top yerleştirmek mümkün olmamıştır. Ender olarak bütün toplar vapurun burun kısmına yerleştirilirken mühimmat üst güverteye yerleştirilir. Yandan çarklı buharlı gemiler bütün savaş filolarında yardımcı rol üstlenmişlerdir. 1839 yılında İngiltere&[#]8217;de buharlı, pervaneli vapurlar ortaya çıkar ve yandan çarklı vapurların fiyakası bozulur.

1853-1856 yılları arasında Osmanlı Devleri ve müttefikleriyle Rusya arasında Kırım Savaşı yapılır. 5 Ekim 1853 sabahı Vladimir adlı Rus yandan çarklısı Karadeniz Ereğlisi limanında Türk vapurunu görür. Bu vapur on namlulu Pervaz-ı Bahri adlı yandan çarklı vapurdur. Türk vapuru savaşa girmek istemez. Ancak Rus vapuru hızla hareket edip Türk gemisine top atışı yapar. Vladimir&[#]8217;in komutanı G.İ. Butakov Türk gemisinde pupa topları bulunmadığını fark edip fırsattan yararlanmak ister.

Rusların Gözünden 240 Yıl Kıran Kırana Osmanlı-Rus Savaşları (Kırım-Balkanlar-93 Harbi ve Sarıkamış) adlı A.B. Şirokorad tarafından yazılmış Selenge yayınlarınca 2009&[#]8217;da basılmış kitabın 366. sayfasında bu konuda şu bilgiler verilmektedir:

&[#]8220;Türkler güvertedeki topları kullanabilmek için birkaç kez Rus gemisini paralele alıp çatışmaya girmek istedilerse de istedikleri sonucu alamadılar. İki buçuk saat süren bir boğuşmadan sonra Türk vapuru önemli hasarlar almış, mürettebattan da hayli kayıp vermişti. Sonunda Türkler beyaz bayrak çektiler. 150 kişilik mürettebattan 50 tanesi ölmüş veya yaralanmıştı. Denizcilik tarihinde (yandan çarklı) buharlı gemiler arasında yaşayan ilk çatışma böyle bitmişti&[#]8221;.

Ruslar, genellikle galip geldikleri durumları tarihe kaydetme alışkanlığındadırlar. Burada da Pervaz-ı Bahri adlı 200 beygir gücündeki buharlı motoru olan gemiyi ele geçirdiklerini yazmışlardır ve bu gemiyi Sıvastopol şehrine götürmüşlerdir. Yandan çarklı buharlı gemiler arasında cereyan eden bu çatışma tarihte ve Karadeniz&[#]8217;de bir ilk olarak karşımıza çıkmaktadır.

Esasen Avrupa devletleri Osmanlılarla Rusları savaştırıp kendileri ganimete konmuşlardır. Türk-Rus savaşları son dönemde Türkiye&[#]8217;ye çok şey kaybettirirken Avrupa&[#]8217;ya özellikle İngiltere, Fransa, Avusturya ve Almanya&[#]8217;ya çok şeyler kazandırmış, Ruslara çok az pay düşmüştür, denilebilir.

Ruslar, 24 Temmuz 1811 tarihinde de Anapa ve Maria adlı savaş gemileriyle Penderaklia (Karadeniz Ereğli) limanına kadar gelip oradaki kırk namlulu Mahubey-Sübhan fırkateyni ile yirmi namlulu Şahingirey korvetini ele geçirmişlerdir. Her iki gemi de savaşsız teslim olmuştur. Rusların Karadeniz&[#]8217;deki korsanlıklarına örnek olarak verilebilecek bu saldırı, Rusların acımasızlığına da örnektir. Ruslar, Karadeniz&[#]8217;de korsanlık yaparak, ticaret gemilerini yağmalayarak Türklerin gözünü korkutma stratejisi uygulamışlardır. Tarihte silahları güçlü olanlar, daima silahsız olanları yok etmişlerdir. Türkler ötekileştirilerek düşman yapılmış ve onlara hadlerini bildirmek amacıyla her türlü kötülük yapılması meşrulaştırılmıştır.

Aynı kitabın 257. sayfasında Türkler hakkında İsmail kalesinin alınışıyla ilgili Rus resmi belgelerinde şu kayıt gerçekten ibret vericidir. &[#]8220;Türkler canlarını pahalıya sattılar. Kimse merhamet dilenmedi. Kadınlar dahi ellerinde hançerlerle askerlere vahşi hayvanlar gibi saldırdılar. Halkın çılgın cesareti askerleri daha da kudurtmuştu. Kadın, ihtiyar ve askerlerden kimseye acınmamış her yer kan deryasına dönmüştü&[#]8221;. Bu kayıt İsmail kalesindeki halkın parça parça doğrandığını açıkça gösterdiği gibi Rusların vahşetini de vurgulamaktadır.

Ruslarla Türkler arasındaki savaşlarda kıran kırana mücadele edilirdi. Her iki tarafta canı pahasına savaşırdı. Ancak Ruslar Hristiyan dünyasından destek görmüşler ve Müslüman ahaliyi acımasızca öldürmeyi hedeflemişlerdi. Bu yazıda, tarihte Rusların Ereğli&[#]8217;ye ilk yaptıkları saldırıdan Kırım Savaşı&[#]8217;na kadar olan döneme ait kısa bir bilgi verilmiş, böylelikle Ereğli&[#]8217;yi sadece İstiklal Savaşı ile sınırlandırarak düşünme hatasını önlemeye çalışılmıştır. Zonguldak sahillerinin gördüğü tarihsel olaylar sadece İstiklal Savaşı ile sınırlı değildir.