Ekonomik kriz.

Gerçekler acıdır.

Bunun için, bir türlü karşılaşmak istemeyiz.

Hatalarımızla yüzleşmekten bu yüzden kaçarız.

Koskoca seçim dönemini bahane ettik.

Krizle karşılaşmayı öteledik.

Seçim bitti.

Krizle başbaşa kaldık.

Ufacık bir hatırlatma.

Mesailer kesildi.

Üretim durdu.

İşçiler çıkarıldı.

Döngü devam ediyor.

Tüm bunlar yeterli gelmedi.

Bu arada arayışlar devam etti.

Esnaf, krizden çıkmanın yolunu arıyor.

İmalatçıların umudu fuarlar.

Yeni ürünler.

Kdv indirimleri.

Ötv indirimleri.

Vesaire...

Arayış devam ediyor.

Reklam firmaları...

Ajanslar...

Ekonomik danışmanlar.

Üretip firmalara yol göstermek istiyor.

İşte tam burada, uyanık ve üretici reklamcı devreye giriyor.

"Krizpirin"i buluyor.

Bildiğimiz, ufak, ağrılarımızı dindiren...

Kanı sulandıran...

Aspirin'in ekonomik versiyonunu üretiyor.

Kutusu benziyor.

Propektüsü benziyor.

İçerisinde iki tane şeker.

Krizden kurtulamazsınız bile bir-iki dakikalığına ağzınız tatlanır.

Tüm bu hazırlıklar bir danışmanlık firması için yapılmış.

Ekonomik krizden çıkma yönünde firmalara danışmanlık yapacak ajans, reklamını böyle yapıyor.

Krizden kurtulmak için önce 'hap'ı yutmak lazım.

Krizden kurtulmanın yolları malum.

Üretim.

Tasarruf.

İyi de bunları yapmak için illa hapı yutmak mı lazım?

Gerçek olan şu.

Her gün mutlaka bir krizprin alın.

Krizden kurtulmasanız bile işi sulandırmış olursunuz.

O da olmazsa ağzınız tatlanır.

Tabii yerseniz.

Bankacılar ve kriz...

Yaşlı çift; evliliklerinin kırkıncı yıl dönümünde paraya kıymışlar, Avusturalya'da tatil yapmaya karar vermişlerdi. Uçağın penceresinden saatlerdir okyanusu seyrediyorlardı.

Sessizliği pilotun anonsu bozdu:

"Sayın yolcularımız! Korkarım size kötü bir haberim var. Motorlarımızdan biri sustu, diğeri de susmak üzere. Acil iniş yapmak zorundayız. Neyse ki altımızda, haritada görülmeyen bir ada var ve sahiline inmeye çalışacağız. Bunu başarabilirsek tek sorunumuz, bizi bulabilmeleri için dua etmek olacak."

Uçak minik adanın kumsalına başarılı bir iniş yaptı, kimsenin burnu kanamadı.

Uzun bir rahatlama sessizliğinden sonra adam karısının ellerini tuttu, gözlerine endişeyle baktı;

"Mona, bu ayki kredi kartı borcunu ödemiş miydin?"

"Hayır sevgilim, unutmuşum. Kızdın mı?"

Adam endişeyle yine sordu:

"Araba kredisinin taksitini ödemiş miydin?"

"Özür dilerim canım, onu da ödememiştim."

Yaşlı adam karısının ellerini bıraktı ve kırk yıldır yapmadığı şekilde ona sıkı sıkıya sarıldı.

"Aferin"

Karısı şaşkın, korkarak sordu.

"İyi misin tatlım?"

"Hiç olmadığım kadar. Çünkü, bankacılar bizi kesin bulur!"

Hemşeri...

Ekonomik kriz yüzünden büyük para problemi olan Temel, çocuk kaçırıp fidye istemeğe karar vermiş. Parkta çocuğun birini gözüne kestirmiş. Bir not yazmış;

"Çocuğunu kaçırdım.

Bunu yaptığım için üzgünüm ama kusura bakma, çünkü gerçekten paraya ihtiyacım var. Yarın sabah saat 7'de falanca parktaki filanca ağacın altına bir siyah çantada 5 milyar getir.

İmza: Laz."

Çocuğun yanına gitmiş.

Notu çocuğun ceketinin iç cebine koyup, doğruca evine gitmesini ve notu babasına göstermesini tembih etmiş.

Ertesi sabah parka geldiğinde, söylediği ağacın altında, söylediği renkteki çantanın içinde 5 milyar olan emaneti bulmuş.

Çantanın içinden bir de not çıkmış:

"Paran burada ama bir uşağın, hemşerisine böyle bir şey yapmasına inanamıyorum."

İmza: İdris."