Önceki gün gazetemizde CHP İl Başkanı Osman Yayla´nın 22. Dönem Milletvekili Harun Akın´ı eleştiren bir açıklaması çıktı.


Aslında o açıklamanın altında Osman Yayla´nın adı yoktu. Açıklama &[#]8216;CHP İl Yönetim Kurulu&[#]8217;ndan geliyordu.


Genel Yayın Yönetmenimiz Atilla Öksüz, Osman Yayla´yı aradı


"Açıklama sizin mi?" dedi.


"Evet açıklama benim" deyince onun adını kullandık. O açıklamanın hedefi Harun Akın´dı. Dün Murat Pulat, Ertuğrul Koltuk ve Mahmut Altuntaş imzalı bir açıklama geldi.


Onlar da İl Başkanı Osman Yayla´yı eleştiriyorlardı. Aslında o açıklamanın altında da Harun Akın´ın imzası gerekiyordu.


Kimse ateşi eliyle tutmak istemiyor.


Ne gerek var bu kadar dolanmaya?


Osman Yayla, çık ortaya eleştir Harun Akın´ı. Harun Akın, sen de çık kendin konuş, dublör kullanma.


Siyaset ne kadar ilginç değil mi?


Açıklamaların içeriğine bakıyorum. Kimsenin derdi seçim, parti filan değil.


Anlaşılan herkesin derdi koltuk.



Celil Uzun, İl Başkanı olamaz!


Celil Uzun, Ak Parti´de yeniden İl Başkanı olamaz. İl Başkanı olursa Milletvekili Adayı olamaz. Bunu biliyor.


O nedenle, mutlaka bir dublör bulmak zorunda. Ancak Merkez, Çaycuma, Devrek ve Gökçebey teşkilatları, İl Başkanı Hamdi Uçar´ın arkasında. Ereğli ve Alaplı teşkilatlarının en az yarısı Hamdi Uçar´ı destekler.


Celil Uzun, Aday bile olamaz.


O nedenle bu konuyu çok da ciddiye almamak lazım.


Celil Uzun, Yüksel Balcı´yı Ereğli Belediye Başkan Adayı yaptı.


Şimdi Secaattin Gonca´yı İl Başkan Adayı yapsın.


Not 1: Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın Belediye Başkan Adayı yapmak istemediği bir isim, Ak Parti´de nasıl İl Başkanı Adayı olacaksa!


Not 2: Basın desteğiyle, televizyona çıkmakla seçim kazanılsa Ereğli´de Yüksel Balcı, Zonguldak´ta Secaattin Gonca Belediye Başkanı seçilirdi.



Siyasetçiler olmasa ne yapardık?


Bazen düşünüyorum.


"Zonguldak´ta politikacılar olmasa yerel gazeteler nasıl çıkacak?" diye.


O kadar çok polemik var ki.


Gerekli-gereksiz manşetlerde yer veriyoruz. Oysa kişilerin sorunlarını değil, kentin sorunlarını biraz daha ön plana çıkartsak daha hayırlı olacak.


Ama yerel gazetelerin bayi satışları düşük.


Gazeteleri ayakta tutacak oranda değil.


O halde gazeteleri kim takip ediyorsa, onlara hitap etme zorunluluğu doğuyor.


Ve elimizdeki en ucuz, en bol malzeme olan siyaset silahına sarılıyoruz.


O ona böyle dedi, şu şuna şöyle dedi.


Malzeme hiç eksilmiyor, aksine artıyor.


Zonguldak küçülürken, politikacıların büyümesi ya da basında daha çok yer bulması ilginç değil mi?


Bir kent geriye giderken, politikacı ileriye gidebilir mi? "Bir ülkede küçük insanların gölgeleri uzuyorsa, o ülkede güneş batıyor demektir" sözü boşuna değil.


Meydanlarda bol keseden atan politikacılara sormak lazım: "Siz çok başarılısınız da TTK´daki işçi sayısı niye düştü? Zonguldak niye üçe bölündü? Nüfusumuz niye azaldı? Köylerde niye mezar kazacak genç yok? Filyos Projesi niye başlamadı? Ereğli yolu niye bitmedi?"


Soracak soru çok. Soru çok da, bu sorulara cevap verecek politikacı yok.