Asel sözcüğü; Arapça bal, cennetteki dört sudan biri anlamına gelen bir sözcüktür. Aynı zamanda asel; eğri olan şeyi de göstermekte, eğri dişli veya bacaklı kişiler içinde kullanılan bir sözcüktür. Asel-i musaffa; süzme bal anlamındadır. Aselî; bal renginde olan veya bal renginde bir çeşit kumaşın adı anlamındadır. Sözcük Türkler arasında da bilinmektedir. 438 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri (937/1530) I. cildinde, asel terimi üç yerde geçmektedir. Aynı kitapta asel sözcüğü bal sözcüğü ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Kütahya Livâsı bölümünde, kişi ve cemaat adları dizininde, Balluca cemaatinden söz edilmektedir. Yine Karahisar-ı Sahip Livâsı (Afyonkarahisar), Sandıklı nahiyesi ile Barçunlu kazasında Ballıca köyü ve mezraları vardır. Sultanönü Livâsı&[#]8217;nın (Eskişehir) İnönü nahiyesinde Balluca çiftliği bulunmaktadır. Ankara Livâsı&[#]8217;nda Murtaza Abad kazasında Balluca köyünden bahsedilmektedir. 438 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri (937/1530) II. cildinde, Kastamonu Livâsı&[#]8217;nın Daday kazasında Balludağ ve Baluca köylerinden söz edilmektedir. Kengırı Livâsı, Kalacık kazasında da Balluca köyü bulunmaktadır.

L.N. Lezina-A.V. Superanskaya&[#]8217;nın Türk Onomastikası Çin Seddinden Viyana Kapılarına Kadar Bütün Türk Halkları adlı Selenge yayınlarından İstanbul&[#]8217;da 2009&[#]8217;da çıkan kitabın 131. sayfasında Ballu, Ballı sözcüklerinin Türkmen asıllı oldukları yazılıdır. Daha önceki yazımızda Aselli sözcüğünün Hisar veya Hisarlı sözcüğü ile ilişkilendirerek açıklaması yapılmaya çalışılmıştı. Ancak bölgenin durumu dikkate alındığında Aselli adlı köyün yenilen balla ilişkilendirilmesi yerine bal adını taşıyan oymaklarla ilişkilendirilmesi daha doğru olacaktır. Balluca sözcüğü kaynaklarda geçmekte; fakat Aselli sözcüğü sadece yenilen bal ve vergi olarak alınan balı ifade etmektedir, diye düşünülebilir. 1530&[#]8217;lu yıllarda Kütahya Livâsı&[#]8217;nda Balluca cemaatinin varlığı bunların Türkmen asıllı olduklarının göstergesidir. Durum böyle olunca ve bölgenin savunulması açısından Balluca adlı oymağın Zonguldak bölgesine yerleştirileceği düşünülebilir. Bu oymağa da bölgede bulunan Hisar&[#]8217;ı koruma, kollama, bakım ve onarımını yapma görevi verilmiş olabilir.

Arapçadaki asel ve hisar sözcüklerinin Türkmen oymaklarıyla ilişkilendirilmesi tarihi açıdan bir zorlamayı gerektirmektedir. Asel sözcüğüne &[#]8220;-li&[#]8221; eki ekleyerek &[#]8220;aselli&[#]8221; sözcüğünü oluşturmak kolaydır. Arapça sözcüğe Türkçe bir ek getirilerek &[#]8220;aselli&[#]8221; sözcüğü ortaya çıkarılabilir. Ancak bu şekilde oluşturulan sözcük, tarihi açıdan bir değer taşımamaktadır. Arapçadaki asel sözcüğünün Türkçe karşılığı olan bal sözcüğü, aselli sözcüğünün oluşturulmasında temel alınamaz. Çünkü Türkçede bal, ballu sözcükleri oymaklar için kullanılmaktadır. Aselli sözcüğünü, Arapça asel sözcüğünden türetmek, işin kolayına kaçmaktır. Ayrıca burada kelime kökünün değiştirilmesiyle sözcüğün dilimize mal edilmesi söz konusudur ki, bu durum Türkçe kurallara aykırıdır. Hisar, hisarlı sözcüklerinin Türkçe kurallara göre değiştirilerek, asar, asarlı biçiminde kullanılan yer adının oluşturulması daha mantıklıdır. Bu takdirde köyün geçmişi ile köye yerleşenlerin kimlikleri de korunmuş olmaktadır. Türkçe yer adını anlamından hareket ederek Arapça bir sözcük köküne bağlamak bilimsel bir tutumla bağdaşmaz.

Zonguldak bölgesinde asar, asarlı adlı yerleşim birimlerinin bulunması da tezimizi doğrular niteliktedir. Aselli adı, Arapça asel (bal) sözcüğünden değil, tarihi bir değer taşıyan hisar veya hisarlı sözcüklerinden Türkçe sözcük oluşturma kurallarına uygun olarak ortaya çıkmıştır, denilebilir. Kaldı ki, yerleşim yerine &[#]8220;bal&[#]8221; adı verilmek istenildiğini varsayacak olsak, Türkçesi varken niye Arapça olan &[#]8220;asel&[#]8221; kelimesi kullanılsın? Bu durumu açıklayabilecek bir teori de mevcut değildir. Türkler yerleşim yerlerine ad verirken genellikle Türkçe kökenli sözcükleri tercih etmişlerdir. Ancak yabancılar tarafından verilen yer adlarını benimsedikleri durumlarda da, sözcüklerin Türkçe söylenişini kullanmışlardır. Bu durumda ballıca sözcüğünün, Arapça asel sözcüğüne bağlanarak açıklanması pek mümkün gözükmemektedir. Tarihi kaynaklar irdelendiğinde; Zonguldak bölgesinin tarihten beri hep yağmacıların mekânı olduğu gibi bir durumun ortaya çıktığı söylenebilir. Bölge halkının çıkarına olan her şey elinden alınarak, başka yerlere götürülmüştür. Aselli sözcüğü de yağmacıların etkisinden kurtulamamıştır.