Her sözcüğün halkın belleğinde bir gerçekliği vardır. Sözcük, bu gerçekliği canlı kılar. Canlı olan sözcük, halkın yaşamındaki bir şeye gönderme yapar. Halkın yaşamında olmayan bir şey sözcüklere girmez. Bilim adamı için sözcük; bir kanıt, bir tanık, bir armağan ve halk yaşamının gerçekliğidir. Sözcük, ne kadar önemliyse halkın yaşamına katılması da o kadar önemlidir. Ancak halkın yaşamından bî haber olan bazı bilim adamları, sözcükleri ne tanık ne kanıt ne de belge olarak görmek istememektedirler. Gerek onomastik gerek toponimik gerekse antroponomik açıdan Zonguldak bölgesi fazla araştırılmış değildir. Bazı kişi, köy, yerleşim yerleri isimleri Türk dünyasının büyük bir bölümünde aynıdır. Ancak bazılarında küçük de olsa değişmeler olmuştur. Bu sebeple Türkçe sözcüklerin kökenini belirlemek zorlaşmaktadır. Zonguldak&[#]8217;ın Karadeniz kıyılarına olan sahilleri, tarihi gerçekleri en iyi gözleyen ve gizleyen yerlerdir.

Karadeniz Ereğli&[#]8217;ye bağlı Çavuşağzı denilen mevkiden patika yolla Kireçlik denilen yere giderken Hisar veya Hisarlı denilen bir tarla vardır. Ancak bu tarla ormana dönüşmüştür. 1980&[#]8217;li yıllarda Hisar veya Hisarlı tarlası defineciler tarafından tarumar edilmiş ve orman ağaçları arasında kaybolmuştur. Ancak Hisar veya Kale denilen yerden birkaç taş parçası kalmıştır. Hisar-Hisarlı-Aselli adları bir köy veya yer adına gönderme yapmaktadır. Bugün Ballıca denilen köyün eski adı ve köylüler tarafından kullanılan adı Aselli&[#]8217;dir. Aselli sözcüğü, Hisar-Hisarlı-Asarlı sözcüklerinin bozulmuş hâli olduğu ileri sürülebilir. Sözcüğün aslı Hisar veya Hisarlı sözcüğü ise, bu durumda sözcüğün bazı ses değişimlerine uğradığı düşünülebilir. Örneğin &[#]8220;h&[#]8221; sesi Eski Anadolu Türkçesinde sözcük başında bulunmadığından dolayı &[#]8220;Hisarlı&[#]8221; sözcüğü halk arasında &[#]8220;Asarlı&[#]8221; olarak söylenegelmiştir. Ancak burada &[#]8220;i-a&[#]8221; biçiminde bir ünlü değişimi de karşımıza çıkmaktadır ki, bu değişimi herhangi bir kuralla açıklamak da pek olası değildir. Anadolu&[#]8217;da yerleşim yeri adı &[#]8220;Hisar&[#]8221; olan pek çok yerde &[#]8220;Hisar&[#]8221; sözcüğü yerine &[#]8220;Asarlı&[#]8221; sözcüğünün de kullanıldığı belirtilmektedir. Örneğin Çanakkale ili Biga ilçesi Hisarlı köyüne gerek köyde yaşayanların gerek civar köylerdekilerin &[#]8220;Asarlı&[#]8221; adını da söyledikleri kaynaklarda belirtilmektedir[1].

Asarlı sözcüğünde ikinci sesli yumuşadığında &[#]8220;e&[#]8221; ye dönüşür ve &[#]8220;Aserli&[#]8221; yapısı ortaya çıkar. Ancak &[#]8220;r&[#]8221; sesi de &[#]8220;l&[#]8221;ye dönüşüp çift &[#]8220;l&[#]8221; olarak yapılaştığında Aselli sözcüğü ile karşılaşılacaktır. Asarlı sözcüğünün Aselli&[#]8217;ye dönüşmesi verilen örnekteki gibi gerçekleşmiştir. Örneğin Zonguldak havzası Kozlu bölgesinde Dereköy&[#]8217;e bağlı Katırlı mahallesine Katıllı Dere Köyü denmektedir. Katırlı Türkmenleri Dodurga boyundandırlar. Katırlı sözcüğündeki &[#]8220;r-l&[#]8221; ses değişimi bölgede bazı yer isimlerinde farklı söyleyişleri gösteren bir örnektir. Katırlı sözcüğünde olduğu gibi &[#]8220;r-l&[#]8221; değişimi Asarlı sözcüğünde de söz konusudur. Nitekim Eski Anadolu Türkçesi&[#]8217;nde orta hecelerde yer alan &[#]8220;r-l&[#]8221; seslerinin değişebileceği de bir kural olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum Türkçenin yapısına da uygundur.

Aselli köyünün Hisar ve Hisarlı sözcüklerinden bozulmuş olarak karşımıza çıkması, sözcüğün tarihine de ışık tutacaktır. Aselli köyünün denize bakan kısmındaki hisar yıkıntılarının tarihini belirlemek mümkün değildir. Ancak şöyle bir varsayım ileri sürülebilir: Osmanlı İmparatorluğu&[#]8217;ndan önceki dönemde bu bölgede bir hisarın olduğunu; fakat hisara bakım yapılmaması nedeniyle yıkıma terk edildiği, köyün adının Hisar veya Hisarlı sözcüklerinin ses değişimine uğramasıyla ortaya çıktığı söylenebilir. Hisar sözcüğü Türk kültüründe bilinmektedir. Arapça kökenli bir sözcük olup; taştan yapılmış, yüksek duvarlı ve kuleli, etrafı hendeklerle çevrili küçük kule anlamındadır. Hisarları, hisar erleri korur ve başlarındaki kişiye de dizdar denir. Hisar erlerinin arasında azar ve ferisan denilen piyade ve süvari askerlerinden başka, topçu, cebeci, humbaracı erleri de vardır.

Hisar askerleri deyimi dikkate alındığında bölgedeki Cebeci, Sücüllü, Hasbeyoğlu (Hasbeyler) yer adları bir anlam kazanmaktadır. Nitekim Aselli köyüne yakın Sücüllü köyü vardır. Sücüllü köyündekiler kendilerini sicilli adıyla özdeşleştirerek köylerinin adını değiştirmişlerdir. Oysa Sücüllü sözcüğü, öz be öz Türkçe sözcüktür. Sü, Türkçede asker demektir. &[#]8220;cül&[#]8221; eki de Türkçe&[#]8217;de alışkanlık ve düşkünlük bildiren bir ektir. Genellikle ad soylu sözcüklere gelir. Burada &[#]8220;sü&[#]8221; adına &[#]8220;-cül&[#]8221; eki getirilerek &[#]8220;sücül&[#]8221; sözcüğü türetilmiştir. Bu sözcük asker seven, askerliği seven, erliği seven, mertliği seven anlamındadır. &[#]8220;lı-li, lu, lü&[#]8221; ekleri ise varlık-çokluk bildirmektedir. Bu durumda Sü-cüllü, asker seven, asker olmaktan hoşlanan, askere saygılı insanı ifade eder. Sonuç olarak Hisar, Hisarlı, Aselli, Sücüllü, Cebeci, Hasbeyoğlu vb. sözcükler bölgede askeri konumların bulunduğuna da birer işarettir.

Zonguldak bölgesinin askerlikle ilgisine bir örnek de bölgedeki esir ticaretinin varlığıdır. Bölge insanı kendini korumak ve savunmak amacıyla her türlü yola başvuracaktır. Askerlik sanatını öğrenecek, kaleler inşa edecek, gözetleme kuleleri yapacaktır. Hisarları savunma ve saldırı amaçlı olarak kullanabilir. Örneğin Bir Bizans tarihçisi şöyle bir kayıt düşer: &[#]8220;Azak Denizi, Kırım ve Don boylarında İskitlere her yıl Avrupa ülkelerinden bir veya iki gemi gelerek oralarda sahilde yaşayan gönüllüleri toplarlardı. Onlar efendilerden kölelerini, ebeveynden çocuklarını satın aldıktan sonra gemiler Mısır&[#]8217;daki Kahire ve İskenderiye şehirlerine uğrar ve böylece Mısırlılara İskit işgücü temin ederlerdi&[#]8221;[2]. Burada sözü edilen İskitler, Türk boylarını içermektedir. Bu gemilerin geçişleri hisarlardan rahatlıkla gözlenebilir.

Deniz kenarında bulunan hisar ve hisarlı mevkileri ise bir tarihin tanığıdır. Bu hisarları erler korur ve erlerinin sayıları belirsizdir. Geçmişte hisarlarda küçük toplara bir, büyük toplara iki hisarlı eri bakardı. Bugün yıkılmış olan hisarlı yerleşim yerinin yine Çaycuma ilçesine bağlı Filyos denilen Hisarönü ile de bağlantısı düşünülebilir. Ancak bizim varsayımımız, Ballıca olarak değiştirilen köy adının eskiden Aselli veya Hisarlı olabileceği varsayımıdır. Muhasebe-i Vilayeti Anadolu Defteri&[#]8217;nin II. Cildinin 113. sayfasında Sinop kazasında Hisarlık köyü ile ilgili bir not vardır. Ayrıca Kastamonu kazasında da Hisarcık adlı köylerin bulunması Hisarlı veya Hisarcık adlı yerlerin olması, Kocaeli ilinde Hisarbeyi köyü ve Hisarcık köylerinin olması Aselli denilen köyün bir tarihine gönderme yaptığı söylenebilir. Ayrıca Aselli köyüne yakın Cebeci köyünün varlığı, Cebeci denilen askeri sınıfın hisarla ilişkili olabileceği, geçmişte hisarda görevli insanlara gönderme yaptığı ileri sürülebilir.


[1] Engin Gürsu, Biga-Pegai, 18-09-2001, Biga Doğuş Gazetecilik, Matbaacılık, Yayıncılık Ltd. Şti.

[2] Budayev (2009). Kim Bu Çerkesler? İstanbul: Selenge Yayınları; s 126-127.