Dağlarda tek
tek
ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki,
Şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu.
Ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki, mavzerinin yanında,
Birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar: &[#]8220;Üç&[#]8221; dediler.

Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar,
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak,
Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak,
Kocatepe´den Afyon Ovası´na atlayacaktı.

[*][*][*]

Bu şiir, usta şair Nazım Hikmet&[#]8217;in &[#]8220;Kuvayi Milliye Destanı&[#]8221;ndan alıntıdır.

Bugün 30 Ağustos, Kuvayı Milliye&[#]8217;nin, Ulusal Kurtuluş Savaşı&[#]8217;nın zafer tacıdır.

Bölücüleriyle, din tüccarlarıyla, küresel sermayesiyle; dört bir yandan kemirilen, çökertilmeye çalışılan cumhuriyetimizi sağlayan Büyük Zafer&[#]8217;in adıdır.

30 Ağustos, aynı zamanda küreselleşme adına ülkeyi soymaya devam edenlerin, ülkeyi din, adına karanlık çukura atmak isteyenlerin kara günüdür.

Anımsamak istemeyenlere, önemsemeyenlere inat,

Gelecek aydınlık günlere inanlar için &[#]8220;umut olsun&[#]8221; diye,

30 Ağustos Zafer Bayramınızı kutluyorum.

Bize bu güzel ülkeyi kazandıranlara rahmet,

Bu güzel ülkeyi yok etmeye çalışanlara lanet okuyorum.

Umutsuz olmayın.

Bunlar da geçer elbette&[#]8230;

Kolay kazanılmadı bu ülke.

Kolayına kaybetmeyiz de&[#]8230;

Umut, Mustafa Kemallerin attığı tohumda,

Tohum, bu ülkenin toprağında&[#]8230;

Ve gün güne gebe!

[*][*][*]

Üzülmeyin,

Kuşku duymayın.

1920&[#]8217;lerden bugüne nasıl gelindiğini unutanlar,

Ya da bilerek unutturmak isteyenler,

Kendilerini allame-i cihan zannedenler,

Kestaneden çıkıp da, kabuğunu beğenmeyenler,

Ağzına geleni söylesinler.

[*][*][*]

Siz şunu bilin;

Bilin ki, düşmanımız bu topraklarda yaşayanlar değil, bu topraklarda gözü olanlardır.

Bilin ki, &[#]8220;buğday, fındık, mısır, petrol, kömür, üretme&[#]8221; diyenler, hayvancılığı batıranlar, asıl düşmanınızdır.

Bunlarla mücadele etmek zorundasınız.

Ülkücü, devrimci, sosyal demokrat, ılımlı ya da ılımsız İslamcı olabilirsiniz.

Kendinizi; Şamanist, ateist, anarşist ya da her neyse bir şey olarak hissedebilirsiniz.

Ama tüm bunlar için bir vatana, bir devlete ihtiyacımız var.

Bu vatan sizin değilse; caminiz de, ezanınız da kalmaz.

Bu vatan sizin değilse; işçi sınıfının partisi de, sendikası da kurulmaz,

Bu vatan sizin değilse; Karadeniz&[#]8217;in bakıp da çırpınacağı bayrağınız olmaz.

Bu vatan sizin değilse; Kürtçeyi de, Lazcayı da, hatta Türkçeyi de konuşturmazlar.

Yani bilin ki tek tutamağımız cumhuriyettir.

Öyleyse hep beraber haykıralım;

Yaşasın Cumhuriyet!

Bu tavanın tüm balıklarının bayramını kutluyorum.

[*][*][*]

Bugünün benim ve tanıyan dostlar için özel bir anlamı da var. Tam 12 yıl önce;

İnatçı Kuvayı Milliyeci, cumhuriyetin ilk kuşak, fanatik savunucusu, inançlı, aynı zamanda laik, demokrat, cumhuriyetçi Haydar Baş&[#]8217;ın ölüm yıldönümü.

Onu, hiç dilinden düşürmediği 30 Ağustos&[#]8217;ta toprağa vermiştik.

Işıklar içinde yatsın.