Misallî Türkçe sözlüğe göre bakla sözcüğü; Arapça bakila sözcüğünden gelmektedir. İri taneleri kabuksuz olarak veya fasulye gibi yeşil kabuğuyla pişirilip yenen, besleyici bir bitkidir. Acı bakla, adi bakla, ak bakla, atbaklası, İngiliz baklası, sakız baklası, Yahudi baklası gibi pek çok çeşidi vardır. Zonguldak bölgesinde eşek baklası ve sultaniye adları da kullanılmaktadır. Eski dönemlerde bakla taneleri yere atılarak ortaya çıkan şekillere göre bakla falı da bakılmıştır. &[#]8220;bakla kadar&[#]8221; deyiminde küçük şeyleri iri ve büyük göstermek anlamı gizlidir. &[#]8220;baklayı ağzından çıkarmak&[#]8221; deyiminde de kişinin sabrını tüketip o zaman kadar söylemediği ve söylemeyeceği şeyleri söyletmek anlamıyla birlikte; kişinin açıkça söylemekten çekindiği bir şeyi, niyeti veya isteği ortaya koymak anlamında da kullanılmaktadır. &[#]8220;ağzında bakla ıslanmamak&[#]8221; deyimi boşboğazlığı, gevezeliği, sır saklayamamayı ifade etmektedir. Sadi G. Kırımlının 1939&[#]8217;da Kanaat kitabevinden çıkardığı Atalarsözü adlı kitabının 31. sayfasında &[#]8220;Bakla değil vakitsiz baklava olsa yenmez&[#]8221; denmektedir. Baklanın atasözlerine girdiğine en güzel örnek olarak bu söz verilebilir.

Bakla sebzesi otsu bir bitkidir. Yıllık bir bitkidir. Boyu bazen bir metreyi bulur. &[#]8220;Anayurdu Avrupa ve Asya kıtaları olan baklanın, 5.000 yıl kadar önceleri Çin´de yetiştirildiği eski metinlerde görülmektedir(http://www.turkcebilgi.org.tr.)&[#]8221;. Tarih öncesi çağlardan beri Avrupa, Mısır, Arabistan vb. ülkelerde besleyici taneleri için yetiştirilmiştir. Sıcak yerlerde kasımda soğuk yerlerde mart başında ekilir. Meydan Larousse&[#]8217;de baklanın ilkçağda gıda maddesi olarak büyük rol oynadığı belirtilmekte; bazı Yunan şehirlerinde yüksek rütbeli idare memurlarının seçiminde oy pusulası yerine kullanıldığı; cehennem sembolü olduğu yazılıdır. Ülkemizde de bol miktarda yetiştiği söylenebilir. Zonguldak ilimizde de baharın gelişiyle beraber tezgâhları süsleyen sebzeler arasındadır.

&[#]8220;Bakla yemeklik tane baklagiller içinde mercimek, nohut ve kuru fasulyeden sonra dördüncü sırada yer alır. Akdeniz´den Karadeniz´e kadar bütün sahil kesiminde yetişme özelliğinde olmakla beraber üretimin %80´i Ege ve Güney Marmara´da yoğunlaşır. Toplam üretim alanının ve üretim miktarının %75´ine sahip olan Balıkesir ve Çanakkale illeri en fazla bakla yetiştirilen illerdir. Akdeniz ve Güney Ege´ de turfanda sebze olarak yetiştirilen bakla Kuzey Ege ve Güney Marmara´da kuru tanesi için yetiştirilir. Kuru bakla üretiminin %31´i ise ihraç edilmektedir. (http://www.hobibahcemiz.net)&[#]8221;. Bakla gerek yeşil bitkisiyle gerek iç taneleriyle mutfaklara lezzet katan besinler arasındadır. Zonguldak ilimizde bakla kurusunu da her daim bulmak mümkündür.

Çoğumuzun çocukken yemekte zorlandığı, belki de sevmediği baklanın faydaları da saymakla bitmiyor: &[#]8220;100 gr. baklanın içerdiği besin değerleri şunlardır: 45 kalori; 5 gr. protein; 6 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 3 gr. yağ; 1.5 gr. lif: 22 mgr. fosfor; 20 mgr. kalsiyum; 0,4 mgr. demir; 85 mgr. sodyum; 110 mgr. potasyum; 150 IU A vitamini: 0,04 mgr. B1 vitamini; 0,03 mgr. B2 vitamini ve 4 mgr. C vitamini. 100 gr. kurutulmuş baklada, protein 23 gr´a ve karbonhidrat 42 gr´a kadar yükselir. Ayrıca, karbonhidrat ile lesitin ve pektin adlı önemli maddelerinde artmalar görülür. (http//www.turkcebilgi.org.tr.)&[#]8221;. Yukarıda görülen bazı önemli besin değerlerinin yanı sıra; &[#]8220;bakla, baklagillerdeki tüm sebzeler gibi bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır. Bedenin kötü kolesterol düzeyini düşürür. Bakla içerdiği insülinle kan şekerini düzene sokar. İçerdiği yüksek orandaki lifle peklik (kabızlık) çekenlere iyi gelir. Ayrıca, hemoroit ve diğer kalınbağırsak sorunlarında da sağlığa yararlı etkiler sağlar. Bütün bu sağlığımız için faydalı etkilerinden yararlanılmak üzere taze bakla ya da iç baklanın diyetimize katılması ve günlük olarak bir fincan dolusu baklanın yenmesi yeterli olacaktır. Dikkat: Bakla, bu besine karşı duyarlı kişilerde bakla zehirlenmesine (favizm) yol açabilir. Bu duyarlılık kalıtımsal olup böyle kişiler bakla yememelidir. Ayrıca, çok küçük çocuklara bakla yedirilmemesi yerinde olur (http://www.turkcebilgi.org.tr)&[#]8221;. Bakla kalori değerinin düşük oluşu sebebiyle diyet yapanlar için ideal bir besin kaynağı olduğu gibi, kolesterol oranının sıfır oluşuyla da kalp-damar hastalarına ilaç niteliği taşımaktadır. Pek çok kişi baklanın bu faydalarından habersizdir. Bakla, insan sağlığı için son derece faydalı bir besin olduğu hâlde tanıtımı yeterince yapılmamıştır, denilebilir.

Baklanın bilinmeyen bir faydası daha vardır: Örneğin bakla ile sıtma hastalığı arasındaki ilişkiyi ele alalım. Bakla potansiyel olarak insan sağlığını tehdit edici nitelikte zehirli madde içermesine rağmen bu madde aynı zamanda alyuvarlarda sıtma hastalığına neden olan bir parazitin gelişimine engel olur. Sıtmanın sıkça rastlandığı Akdeniz ülkelerinde sıtma mevsimi boyunca sofralardan bakla eksik olmaz. Baklanın kalıtsal olarak bu hastalığa duyarlılığı olan insanlar üzerindeki bu zehirleyici etkisi de bu basit yiyecek hakkında zengin bir halk biliminin gelişmesine neden olmuştur. Hatta Eski Yunan&[#]8217;da ölmüşlerin ruhlarının baklada saklı olduğuna dair inan da bunların arasındadır[1].

Sıtma hastalığı yıllarca Türkiye&[#]8217;de de ölüme sebep olan hastalıklardan biridir. Zonguldak bölgesinde de sıtma hastalığından hayatını kaybeden çok kişi vardır. Bu sebeplerle sıtma savaş dernekleri de kurulmuştur. Sıtma hastalığı; &[#]8220;Dişi anofel cinsi sivrisineklerde bulunan parazitlerin, insanları ısırmasıyla meydana gelen, nöbetler halinde ateş ve titremeye neden olan, yaygın bir hastalıktır. Sıtmanın bir diğer adı malaryadır. Teşhis ve tedavisi mümkündür ve kolaylıkla yapılır. Tedavi edilmediği takdirde ciddi problemlere yol açar ve hatta ölümcül olabilir. Çok uzun zamandan beri bilinen bir hastalıktır. Dünyada 200 milyondan fazla kişinin bu hastalığa yakalandığı tahmin edilmektedir. Çoğunlukla Asya ve Afrika&[#]8217;da görülen bu hastalık, artık havayolu ulaşımı ile bütün dünyaya yayılmaktadır. İnsanoğlunun karşılaştığı en yaygın hastalıklardan biridir. Ülkemizde en çok Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde görülmektedir. Adana, Mersin, Gaziantep, en çok görülen yerlerdir. Hastalığı ilk defa bildirenler Eski Mısırlılar´dır. M.Ö. 460-370 yıllarında Hipokrat da bataklık bölgelerde, tekrarlayan ateş ve dalak büyüklüğüyle seyreden bir hastalığın mevcudiyetini fark etmiş ve dört ayrı şekilde olabileceğini bildirmiştir. Torti (1753), ateşli hastalıklar için yazmış olduğu kitabında ilk defa ´Malaria´ adını kullanarak diğer hastalıklardan ayrı olarak ele aldı. 1894&[#]8217;te Manson, sıtmanın sivrisineklerle bulaştığını buldu. Eski çağlarda kitleler hâlinde ölüme sebep olan sıtma, bugün de bu tehlikesini muhafaza etmektedir (http://www.sitmahastaligi.com/ )&[#]8221;. Sıtma hastalığının ilk defa Mısırlılarla bilinmesiyle beraber tedavisinde kullanılan baklanın da en çok yetiştirildiği yerlerden birinin Mısır oluşu bir tesadüf değildir. Bakla yetiştirilen pek çok bölgemizde bu sebzenin sıtmaya da iyi geldiği bilinmektedir. Eskiler baklayı hastalıklara karşı ilaç olarak tüketirken günümüzde baklanın bu yönü unutulmuş gibidir.

Türkiye&[#]8217;de sıtma ile mücadele etmek zorunda kalan ülkelerden biridir. Günümüzde yeşil alanları ilaçlama çalışmaları, sıtma mikrobu taşıyan sivrisineklerin azalmasında büyük oranda etkili olsa da, yer yer bu sineklerin etkili olduğu dönemlerle de karşılaşılmaktadır. &[#]8220;Türkiye´de sıtma eradikasyon çalışmaları 1926&[#]8217;dan bu yana ciddi surette ele alınmış ve başarı elde edilmiştir. Bu konuda 4871 sayılı kanun, çalışmaları disiplin altına almıştır. Sıtma, ihbarı mecburi bir hastalıktır. Sıtma mücadelesini, Sıtma Savaş Dispanserleri&[#]8217;nde özel eğitim görmüş ekipler ücretsiz olarak yürütmektedir. 1957&[#]8217;den sonra Dünya Sağlık Örgütünün planlı çalışmaları ve dünya genelinde girişilen sıtma savaşı, dünyada yaygın olarak seyreden bu hastalığı, hastalığa yakalananların sayısını, ölüm oranını gün geçtikçe azaltmaktadır. Türkiye&[#]8217;de sıtmayla savaş SSYB&[#]8217; ye bağlı Sıtma Savaş ve Eradikasyon Teşkilatı tarafından yürütülmektedir. Fakat &[#]8220;Sıtmayı ortadan kaldırdık&[#]8221; fikriyle çalışmaların bir ara duraklamasıyla, 1977&[#]8217;den sonra enfeksiyon sayısı birden artmış ve 28.849 kişi hastalanmıştır. Bu arada DDT&[#]8217;ye karşı direnç kazanan anofeller, hastalığı hızla yaymışlar, 1978&[#]8217;de 101.742 kişi hastalanmıştır. Hastalık tamamen yok edilemedi; fakat hızlı yayılması önlendi. 1981&[#]8217;de ise bu rakam 53.403&[#]8217;tür. Türkiye&[#]8217;de daha çok Güneydoğu Anadolu, Çukurova Bölgesinde görülmektedir. http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C4%B1tma)&[#]8221;.

Rüya tabirlerinden büyülere, halk masallarından şiirleri kadar halk kültürümüzün de bakla ile ilgili deyişlerle süslendiği görülmektedir. Örneğin Rüya Tabirleri Ansiklopedisi&[#]8217;nde bakla rüyada görüldüğünde; taze ise üzüntü ve keder, kuru ise sevinç ve bolluğa işaret olarak yorumlanmaktadır. Halk masallarında büyü aracı olarak &[#]8220; Gökten üç bakla düştü: Biri sana, biri bana, biri de keloğlana&[#]8221; diye kullanılan bakla, Karacaoğlan tarafından da şöyle dizelenmiştir:

Evlerinin önü bakla
Çift güvercin atar takla
Al koynunda beni sakla
Sabahınan tan´a karşı.

Bütün bunlara karşı baklaya karşı olumsuz tutumların ortadan kaldırılarak bölgede bakla tarımına önem verilmesi ve baklanın dünya ticaret pazarlarında yerini alması gerekmektedir. Çünkü bakla sıradan bir sebze değildir.



[1] William A. Haviland vd (2008). Kültürel Antropoloji. İstanbul: Kaknüs Yayınları; 49.