Bundan on gün kadar önce Ulupınar’ın verdiği yemeğe her şeye rağmen Başkan Semerci katılmış, bizde bunu sizinle paylaşmıştık. İftarın hemen ertesi günü de Devrek Baston ve Kültür Festivali başladı.

Devrek’in bu geleneksel festivalinin açılışına diğer yıllara oranla ilgi çok azdı. Halkın ve protokolün çok fazla sahiplenmediği açılış töreninde ki yoklar hanesinde Özcan Ulupınar’ın da ismi vardı.

Mazeret olarak Ankara’da ki yerel yönetimler sempozyumunu gösteren vekil Ulupınar, dört gün süren festivalin diğer etkinliklerinde de gözükmedi. Oysa sempozyum sadece bir gün sürmüştü ve Devrek’e iki saat mesafede ki Ankara’da gerçekleşmişti.

Aynı partide görev tapan, sizin belirlediğiniz belediye meclisinde beraber çalıştığınız ve sonunda başkan seçilmesine onay verdiğiniz birinin oğlunun düğününe gitmemek sizin tercihiniz. Etik olarak belki tartışabiliriz. Ama sekiz yıl belediye başkanlığını yaptığınız Devrek’in festivali kimsenin nişanı, düğünü değil. Kaldı ki o ilçenin bilhassa da o makamın çok istediğiniz milletvekilliğinize katkısı da ortadayken gitmemek kabul edilir bir şey değil.

İşin daha vahim tarafı da açılış törenine Ulupınar’ın prenslerinden hiçbir belediye başkanının katılmayışı. Çaycuma belediye başkanı gelirken, Devrek’in AKP’li belde belediye başkanlarından hiçbiri katılmadı açılışa.

Planlımıydı, hepsinin mazeretimi vardı bilmiyoruz ama son olayda yalnız bırakılan Mustafa Semerci değil Devrek oldu.

SEMERCİ İLE HASAN KIYICIOĞLU’NUN ORTAK ÖZELLİĞİ

Bizler Mustafa Semerci ile CHP’li eski başkan Hasan Kıyıcıoğlu’nun tek ortak özelliği meclis içinden seçilmeleri zannederken aldığımız bir mail kafamızı fazlasıyla karıştırdı.

Aynı kaderi paylaşan iki başkanın meğer sıkıntıları da ortakmış. Nadir Saraç’tan sonra başkan seçilen Kıyıcıoğlu askerlikten kalma alışkanlıkları ve siyaset bilmezliği yüzünden belediye personeli ile sorunlar yaşamış. Seçim zamanı icraya verilen su aboneleri, kesilen cezalar ve birazda personelde ki Ulupınar korkusu ile kale içten yıkılmış sonuçta da Hasan Albay seçimi kaybetmiş.

Başkan Semerci için de durum farklı değilmiş meğer. Belediyeye edilen bir sürü telefondan sonra problemler çözülüyormuş. Bunların çoğundan Semerci’nin haberi bile olmuyormuş. Arada ki tek fark; Albay döneminde ki Ulupınar korkusunun yerini Ulupınar bağlılığının almasıymış.

Hatta son festivalde davetiyelerle beraber dağıtılmayıp geciken festival programı bu konudaki özensizliğe en büyük örnekmiş.

Bir sebepte Ulupınar döneminde söz sahibi olan müdürlerin şimdi geri planda kalmasıymış.

Mail daha da uzayıp gidiyor. Şimdilik bu kadarını aktardık. Gelişleri aynı olan iki başkanın sonları aynı olacak mı bunu hep beraber göreceğiz.

SİYASETİN KÖR ETTİĞİ GÖZ

Siyasette başladınız mı yükselmeye hele de oldunuz mu kendi ormanının aslanı, çakallar ve akbabalar en yakın dostunuz oluverirler. Sararlar etrafınızı. Esas amaç artığınızı yiyerek nemalanmaktır sizden. Tutunuvermektir bir yerlere. Taki başka bir aslan yetişip güçlenene kadar.

İşleri leş yemektir onların. Ama güçsüzüz olup öldüremedikleri için aslana ihtiyaç duyarlar. Onlara inanıp öldürmeye başlarsanız bozarsınız dengeleri.

O kadar çevrelerler ki sizi onlardan başka kimseyi fark edemezsiniz. Onların sesinden başka ses duyamaz olursunuz. Hele birde inanır alışırsanız seslerine işte süreç o zaman başlar sizin için. Sen çakal olmazsın ama tüm çakallar kendini aslan zannetmeye başlar.