Sevgili okurlar;

Yaşamımın önemli bir bölümünde, Zonguldak&[#]8217;ın kent bilincine kavuşması ve kent belleğinin oluşması için emek verdim.

Her şey zamana yenilmeye mahkum. Bir başka deyişle, değişimi engellemek olanaksız...

Ama değişimin tanıklığını yapmak ve kent belleğine kaydetmek elimizde&[#]8230;

Bugün size, böylesi bir çalışmamı sunuyorum,

Birçoğunuzun şimdiden unuttuğu, Sarıyer Börekçisi&[#]8217;nin bitişiğindeki Aytan Kitapevi, tam bir yıl önce kapandı. Bu konuda 14 Ağustos 2011 tarihinde bu işyerinin sempatik elemanı ve yılların organizatörü Mehmet Ali Ateş ile yaptığım söyleşiyi sunuyorum.

Dilerim beğenirsiniz, kişisel arşivinize eklersiniz.

- Mehmet Ali, Aytan Kırtasiye&[#]8217;yi kapatıyorsunuz. Bu konuda biraz konuşalım istersen. Sen bu işletmede ne zamandır çalışıyorsun?

- Ben bu işletmeye 11 yaşında girdim. Kurucusu Yılmaz Abinin babası Nazif Aytan. Sonra Yılmaz Abi&[#]8217;ye devretti. Ben tam 52 yıldır Yılmaz Abi ile beraberim.

- Ben yanlış mı hatırlıyorum? Buranın ilk ismi Aytan Kitapevi&[#]8217;ydii değil mi?

- Doğru, başlangıçta ve uzun süre Aytan Kitapevi idi. Daha sonra Aytan Kırtasiye oldu. Türkiye&[#]8217;deki birçok kitapçı gibi kırtasiyeye dönüştü.

- Bu arada senin farklı bir yanın da var. Sen uzun süre organizatörlük de yaptın değil mi? Bu işlerin ilklerindensin. Biraz da bu konudan bahsedelim.

- Evet, benim sosyal yanım biraz fazla. Zonguldak&[#]8217;a getirmediğim sanatçı kalmadı. Bu işleri Ertan Şehri ile ortak yaptık. Biliyorsun, o da Soğuksu&[#]8217;da kırtasiyeciydi.

- Bu işleri sizin karşınızda, Zonguldak&[#]8217;ın ilk plakçılarından Rodim Kemal vardı, Kemal Yıldırım, o da yapardı değil mi?

- Evet, o da yapardı. Ama biz ağır basınca, o bıraktı.

- Mehmet Ali, kitapçı-kırtasiyeci ile organizatörlük arasında bir yakınlık mı var? Bu işleri yapıyorsunuz. Biliyorsun, sizden sonra Karaelmas Kırtasiye de bu işi yaptı. Halen Seçkin Organizasyon olarak sürdürüyorlar.

- Ne bileyim, herhalde bizim dükkanlara giren-çıkan fazla. Bir de bizim müşteriler doğal olarak kültürlü, okuyan, sanattan anlayan kişiler. Ondandır herhalde&[#]8230;

- Şimdi Mehmet Ali, kitapçılık çok gözde ve itibarlı bir meslekti. Geçmişte kimler vardı, onları bir sayalım. Buna bağlı olarak da meslek bugün ne hale geldi?

- Mektepler Pazarı-Zeki Erman, Vergi Dairesi&[#]8217;nin karşısında, Tahsin Kitapevi-Tahsin Yılmaz, Soğuksu&[#]8217;da, Cankuş Kitapevi-Fikret Cankuş, yine Soğuksu&[#]8217;da, Güneş Kırtasiye-Şeref Özbay, daha sonra çarşıya doğru, çok farklı ve gözde bir işti. Yeni Cami altında Yetman Kitapevi, Şimdiki Emral Çarşısı&[#]8217;na yakın yerdi. Şimdiki AKM, eski Merkez Ortaokulu&[#]8217;na çıkarken sağda, şimdiki Uzunmehmet Göğüs ve Meslek Hastalıkları Hastanesi, eski adıyla Amelebirliği Hastanesi&[#]8217;ne çıkan yokuşun başında Çeşit Yuvası vardı. Bunların tümü kapandı. En son Güneş Kırtasiye dönerciliğe başladı.

- Şeref Özbay da mı Soğuksu&[#]8217;daydı?

- Tabii, Gürol Sineması&[#]8217;nın yanında, köşedeydi. Şimdi orası eczane oldu.

- İnsanlar eskiden daha çok kitap okuyorlardı herhalde&[#]8230;

- Tabii, daha çok kitap ve gazete okunurdu. Televizyon ve bilgisayar yoktu. Okuma oranı yüksekti. Şimdi gazete bile fazla okunmuyor.

- Gazete de eskiden çok satardı değil mi?

- Eskiden gazete bayilerden çok, müvezziler tarafından satılırdı. Koltuğunun altında, bir kemerle ya da iple boyunlarına astıkları gazeteleri dolaşarak, bağırarak satan 25-30 müvezzi vardı.

- Şimdi, bir müvezzinin sattığı gazeteyi, bütün Zonguldak okumuyordur herhalde.

- Aynen doğru, okumuyordur.

- Evet, kitap da aynı oldu.

- Kitap okuma oranı da düştü tabii&[#]8230;

- Bu yüzden mi kırtasiyeciliğe dönüş oldu?

- Evet&[#]8230;

- Mehmet Ali, 52 yıl sonra niye mesleği bırakıyorsunuz? Sebep ekonomik mi yoksa başka bir şey mi var?

- Ya, çok yorulduk. Gerçi Yılmaz Abi, &[#]8220;İstersen sen devam et&[#]8221; dedi, ama hanımla konuştuk. &[#]8220;Bu yorgunluk yeter&[#]8221; dedik. Kalan ömrümüzü rahat, huzurlu yaşayalım istedik. &[#]8220;Çocukların da kendi işleri var, bu işi yapmazlar. Onların yanına gideriz, oyalanırız&[#]8221; dedik.

- Peki, Mehmet Ali, bu 52 yılda yaşadığın ilginç anılar var mı? Anlatır mısın?

- Tabii, olmaz mı&[#]8230; Mesela İbrahim Tatlıses&[#]8217;i getirmiştik. Konserini verdi. Hesabı yaptık Ertan&[#]8217;la. Paralarını ödedik. Bartın&[#]8217;a geçtiler. Orada da konserleri var. Akşam Ertan&[#]8217;la bir hesap yaptık. Baktık ki, bugünkü parayla 8 bin lira fazla ödeme yapmışız. Ertesi gün atladık, Bartın&[#]8217;a gittik. Yanlış yaptığımızı, 8 bin lira fazla verdiğimizi söyledik. Hiç itiraz etmeden çıkarıp paramızı verdiler. Zaten Türkiye&[#]8217;deki tüm organizatörler bize çok güvenirlerdi. Önceden bize sanatçı afişlerini gönderir, &[#]8220;Şu tarihte oradayız, çalışın&[#]8221; derlerdi. Biz organizasyonu yapar, biletleri satar, program bitince de hesap yapar, paralarını verirdik. Parayı saymazlardı bile. Bize çok güvenirlerdi. Biz de istismar etmezdik zaten.

- Bu işi nerede yapardınız, yani konserler nerede olurdu?

- Soğuksu&[#]8217;da Gürol Sineması vardı. Emral Çarşısı&[#]8217;nın olduğu yerde Zevk Sineması vardı. Kapalı Spor Salonu&[#]8217;nda, Şehir Stadyumu&[#]8217;nda yapardık. Mesela Cem Karaca&[#]8217;yı getirmiştik. O zaman bizim dükkan karşıdaydı. Üstünde Sümer Oteli vardı. Şimdiki ING Bank&[#]8217;ın olduğu yerde. Zonguldak&[#]8217;ta başka iyi bir otel yoktu, orada kalırlardı. Neyse, programı yaptılar. Otelde beraber olduk. Yumurta, kahvaltılı falan birlikte yemek yedik. Otelde kendileri pişirir, yerlerdi. Daha çok anımız vardır. Ama aklıma gelmiyor.

- Neyse, Mehmet Ali, çok teşekkür ederim. Sence bu meslek nereye gider?

- Valla pek iyiye gitmez gibi. Bu iş biter. Çoğu dükkan da kapandı zaten. Bu işte en büyük etken de, bir milyoncu dükkanlar. Her şeyin kalitesizini ucuza satıyorlar, müşteri de alıyor işte.

- Tekrar teşekkürler&[#]8230;