CHP´nin çarşaf ve başörtü açılımı tartışmalarını yakından takip ettik.


Yetmedi.


Peşine bireysel açılım getirenler oldu.


Kuran Kursu açılımını da eklediler.


Önceki yıllarda bu kelimelerin telaffuzunu bile etmek istemeyen bir görüntü ortaya koyan CHP´nin aşırı uçları bile birden bire yumuşayıverdi.


Kim ne derse desin.


CHP ve CHP´lilerin bu yaklaşımı pek samimi gelmedi insanlara.


İktidar Partisi ve diğer muhalif partiler CHP´nin bu yaklaşımını sert dille eleştirdiler.


Hele hele Baykal´ın kara çarşaflı bayanlara rozet takması trajikomik bir fotoğrafın ortaya çıkmasına neden oldu.


Baykal ile birlikte CHP´nin tavizsiz kanadının değişimi de yumuşadıklarını gösterince olay daha fazla ilginç bir hal aldı.


Ancak ne yazık ki Baykal gibi düşünenlerin hemen hemen hepsi zaten seçilmiş olanlardı.


Yaygın medyanın yayınlarında çıkıp televizyonlarda konuştukça, en ciddi haber tartışma programlarını bile şov programlarına çevirdiler.


Kimsenin dininde imanında gözümüz yok.


Gözü olanında gözü çıksın.


Ancak insan kavgada bile düşmanının samimi olanına saygı duyar.


Bu gelişmeyi Baykal´ın yaşlılığına verenler oldu.


Takiyye diyenler oldu.


CHP´de tıpkı Ak Parti gibi takiyye yapmakta gördü çareyi.


Aslında bunlar CHP´de ki çaresizliğin yansımasından başka bir şey değildi.


Deniz Bey´e düşünce, çarşafa sarıldılar!


Cumhuriyet mitinglerinin ardından meydan okuyan Sayın Baykal´ın yüzde 1´lik oy artışını başarı olarak yorumlamasını hiç unutamam.


Sayın Baykal bugün Zonguldak´ta.


Aynı şeyleri söyleyecek.


Sayın Baykal´ın yüzde 1´lik artışı çok iyi bir performans gibi göstermesini doğal karşılayabilirim!


Baykal´dır ne dese yeridir!


Benim anlayamadığım CHP kültüründen gelen bunca partili ve yöneticinin, Milletvekilleri´nin buna "Baykal ne derse o doğrudur" şeklinde saf tutanların arasında yer almalarıdır.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´a kızan partililerin, kendilerinden yüzde 1´lik artışla zil takıp oynamalarını isteyen Genel Başkanlarına söyleyecek sözleri olması gerekir.


Sayın Erdoğan bugün inatla partisinin oyunu koruyorsa, medyanın yandaş olmasından değil alternatifsizliktendir.


Saadet Partisi´ndeki heyecanı yaratan kişi Sayın Numan Kurtulmuş.


Ancak sosyal demokrasinin ateşli savunucu olduğunu söyleyen CHP gönüllüleri daha ne kadar bekleyecek.


Biliyorum.


Bu yazıdan sonra pek çok CHP´li dostumuz olayı benim anlatmak istediğim yerden saptıracak.


Olsun.


Türkiye´de siyaset lidere endeksli gidecek.


O zaman CHP´nin yapması gereken yeni bir lider bulmak.


CHP´nin bu seçimlerde daha başarılı olacağı kesin.


Yüzde 1´lik oy artışına ´başarı´ diyen Baykal yerini sağlamlaştıracak.


Ankara´da Murat Karayalçın´ı Aday göstermekle övünen Baykal´a sesini çıkartamayanlara da şaşırıyorum.


CHP´nin ve Baykal´ın bazı açılımlar yapması gerekiyor.


Ancak CHP´de yapılacak en hayırlı açılım Baykal´ın siyasi emekliler arasında yerini almasıdır.


Sayın Baykal´a ´hoş geldin´ diyor ve saygılarımı sunuyorum.



Hacı İsmail Eşref


CHP Zonguldak Belediye Başkan Adayı müftülük ziyaretinde; ""Seçim çalışmaları nedeniyle Umre niyetimize ara verdik. Seçimden sonra gitmek istiyorum" demiş.


Müftü Vekili Habiboğlu da Eşref´e, Umre ve Hac ile ilgili çeşitli kitaplar hediye etmiş.


Hadi 2004´e gidelim.


Yerel seçimler öncesi gece geç saatte bir mekandan ayrılan Sayın Eşref, hacca gitmeye hazırlanan hacı adaylarını görünce, önce şoförü durdurmuş, sonra aracından inip hacı adaylarının arasına karışmıştı.


Hepsini bir bir öpmüştü.


Bu durumu biraz garip kılan Sayın Eşref´in alkollü olmasıydı.


Ancak kendisi bunu bildiği halde içindeki insancıl ve duygusal baskıya karşı koyamamıştı.


O günler de bu olay çok tartışıldı.


Hatta Sayın Eşref bu konuyu yazdığım için bana "Hacca beraber gideceğiz" demişti.


Yüksek sesle "seneye hep birlikte hacca gitmeye var mısınız?" şeklinde aldığı "varız" yanıtını aldığında daha da keyiflenmişti.


Başkanlığı kaybetti ve hac olayı da yattı.


Bir ara gerçekten umreye niyet etti.


Ama gidemedi.


Seçim arefesinde Eşref´in bu sözleri beni beş yıl öncesine götürdü.