Zonguldak bölgesindeki köy mutfaklarının kendine has özellikleri vardır. Evin içinde taştan yapılmış ocakta odunlar yakılır. Ocak başında kışın ısınmak için oturulur. Ocakta pişen yemekler mutfak kaplarıyla servis edilir. Ağaç kepçeler ve kaşıklar mutfağın vazgeçilmez araçlarıdır. Ocağın üzerinde bazı eşyaların konduğu &8220;sergen&8221; adı verilen yerler vardır. Bu bölgedeki mutfakların vazgeçilmez sebzelerinden biri de mancardır. Mancar sözcüğüyle anlamdaş diğer sözcük kelemdir. Zonguldak&8217;ta şehir mutfaklarında lahâna denilen sebzeye köylerde mancar denir. Lahâna sözcüğü Yunanca turpgillerden iri ve kalın yapraklı bitki anlamına gelen lahanon sözcüğünden gelmektedir. Lakin bu sözcüğe Türkçe kara sıfatı eklenerek karalâhana demek adet olmuştur. Karalâhana Türkçe ve Yunanca sözcüklerin bileşiminden oluşmuş melez bir sözcüktür. Aynı melezlik mancar sözcüğüyle de ilişkilendirilerek iki Türkçe sözcükten oluşan karamancar adı ortaya çıkmıştır.


Karamancar tohumları ilkbahar başlangıcında ormanlar yakılarak ortaya çıkan kül, kazılan yere serpilerek ekilir. Kül potasyum bakımından zengindir. Büyüyen fideler daha sonra yerlerinden alınıp bahçe veya bostan denilen yerler bir kovanın içine sulandırılmış hayvan gübresi doldurularak fidelerin kökleri tek tek bu kovaya batırılarak şaşırtılır. Şaşırtma, fide dikme demektir. Şaşırtılan fidelere can suyu verilir. Fidelerin dikilmesi için yağmurun yağması beklenir. Yağmurlu havalarda dikilen mancar fidelerinin büyüme olasılığı daha yüksektir. Büyüyen fidelerden yaz sonundan itibaren mancar yaprakları yemek yapmak amacıyla koparılır. Kışın kar altında kalan mancar yaprakları daha tatlı hâle gelir. Kar altından çıkarılan mancarların kökleri kesilerek yaprak ve kök olarak ayrılır. Kökler soyularak yenir. Köklerin kabukları da hayvanlar için yal hazırlama da kullanılır. Hatta işe yaramayan mancar yaprakları da hayvanların yemesi için yala katılır. İlkbahara doğru mancar özek vermeye başlar. Bu özeklerin kabukları soyulup yenir. Çocuklar bu özekleri çok severler. Büyüyen özekler, sarı renkli çiçek açarak tohuma kalkar. Mancarın hiçbir parçası ziyan edilmez. Kökleri bile yeşil gübre olması için bir yerde yığılır, çürümeleri beklenir ve çürüdükten sonra bahçe veya bostana tekrar dökülür.


Mancarın yaprakları koyu yeşil olduğu için kara sözcüğü ile adlandırılmıştır. Karalahânanın (mancar) faydaları konusunda literatürde şu bilgi yer almaktadır: İri ve kalın yapraklı bir bitki olan karalâhana, C vitamini açısından zengindir. Ayrıca, A, B, E vitaminleri ile kalsiyum, potasyum, kükürt, magnezyum, bakır ve demir minerallerini bol miktarda içerir. Çok besleyici bir sebze olan karalâhana, cilt, diş ve kemik dokularının sağlamlığını arttırır. Vücuttaki zehirli maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar. İştah açar. İdrar söktürür ve kabızlığı giderir. Kansızlıkta faydalıdır. Özellikle taze, iri ve kalın yapraklı bir bitki olan karalâhana, C vitamini açısından zengindir. Ayrıca, A, B, E vitaminleri ile kalsiyum, potasyum, kükürt, magnezyum, bakır ve demir minerallerini bol miktarda içerir. Çok besleyici bir sebze olan karalâhana, cilt, diş ve kemik dokularının sağlamlığını arttırır. Vücuttaki zehirli maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar. İştah açar. İdrar söktürür ve kabızlığı giderir. Kansızlıkta faydalıdır. Özellikle taze karalâhana suyu mide ve bağırsak ülserine iyi gelir, bağırsak kurtlarını düşürmeye yardımcı olur ve bağırsak iltihaplarına karşı koruyucudur. Vücudun direncini arttırır ve zararlı bakterileri öldürür. Kansere karşı çok iyi bir koruyucudur. Kandaki şeker oranını düşürür. Astım, romatizma, siyatik, sarılık ve safra kesesi hastalıklarında faydalıdır. Ses kısıklığını giderir. Göğüs ucunda oluşan çatlakları gidermeye yardımcı olur (http://tr.mydearbody.com/sifali-bitkiler/kara-lahana.html. Erişim tarihi: 25.03.2012).


Özelliklerini anlatmaya çalıştığımız mancarın pek çok yemeği vardır. Mısırlı veya barbunyalı mancar çorbasından mancar sarmasına, mısır kırıklı mancar yemeğinden mancarlı böreğe kadar geniş bir yelpazede sofraların baş tacı edilir. Özellikle sarımsaklı ve yoğurtlu zentinyağlı mancar sarması çok lezzetlidir. Etli-etsiz mancardan yapılan mancar yemekleri ve sarmalar, ayrı bir damak tadıdır. Mancar çorbası ise soğuk kış günlerinde insanın içini ısıtan eşsiz bir lezzete sahiptir. Kokusuna, görünüşüne, malay ve mısır ekmeğiyle ortaya çıkan tadına doyum olmaz. Ancak doğal olmayan yöntemlerle yetiştirilen mancarların tadı doğal ortamlarda yetişenler kadar tatlı olmamaktadır. Genetiği değiştirilmiş mancarlar, hiçbir zaman doğal mancarın yerini tutacak da değildir.


Köylerde yaşayanlar, geleneklerine uygun olarak şehirden gelen misafirlere biraz çekinerek mancar yiyip yiyemeyeceklerini sorarlar. Çocuklar köye gelen yabancı lahâna dediğinde &8220;Bu adam bizim mancara lahâna&8221; diyor diye birbirleriyle şakalaşırlar. Bundan yirmi-otuz sene öncesine kadar köylüler mancarı pazara götürmek istememiş, pazara mancar satmaya gidenleri fakir olarak hoş görme yöntemini kullanmışlardır. Günümüzde ise köylüler artık pazarda mancarın satılabilir bir meta olduğunu anlamış durumdadırlar. Bu durum geleneklerin yavaş yavaş değiştiğinin de bir göstergesidir. Köydeki doğal coğrafi ürünler, artık doğal ve sağlıklı beslenme yaklaşımına bağlı olarak, şehir pazarlarındaki yerlerini almışlardır. Mancara başka ad vermeye kalkanlar başka bir kültürün savunucusu durumuna düştüklerini de bilmelidirler. Mancar bizim mancarımızdır, bizim kelemimizdir. Mancar bizim, kelem bizim, lahâna onların olsun! Tıpkı çocukların &8220;Bu adam bizim mancara lahâna diyor&8221; dedikleri gibi.