Çömlekçi...


İbrahimci...


Doğancılar...


Akköy...


Hepsinin tek köy olduğu zamanlar.


Kaç seçmen var bilmiyorum.


Ama bizimkiler iddialı.


Seçmen sayısı en az olan mahalle olmalarına rağmen seçime girecekler ve kazanacaklar.


Kafaya koymuşlar.


Önce kendi içlerinde birliktelik sağlıyorlar.


Sonra en yakın mahalle olan Çömlekçi´nin desteğini alıyorlar.


Ve seçim başlıyor.


Aday Kemal Ceyhan.


Bir de mevcut muhtar var.


Tüm köy, sabah erken saatte sandık başında.


Herkes oyunu kullanıyor.


Bakıyorlar durum kritik.


Hastalar traktörlerle sandık başına getiriliyor.


Yaşlılar katırlara ve atlara biniyor.


Oyunu kullananlar dağdaki çobanla yer değiştiriyor.


O da oy kullanmaya geliyor.


Allah katında olduğu gibi sandık başında da herkesle eşit haklara sahip oluyor.


Zenginin oyu tek.


Profesörün oyu tek. (Gerçi bizim köyde ne o zaman, ne de daha sonra profesör çıkmadı. Manken de çıkmadı.)


Herkesle eşit olan oyunu kullanıyor.


Ve akşam oluyor.


Sandık görevlileri başlıyor saymaya.


Başabaş bir seçim.


En son durum berabere.


Sandıkta tek oy var.


Bizim köyün gençleri, kınından çıkmaya hazır kılıç gibi. Onların deyimine göre kısbetlerini giymişler.


Oy karşıya çıkarsa ortalık karışacak.


Neyse ki oy bizim adaya çıkıyor.


Artık Kemal Ceyhan, bizim Muhtar Kemal oluyor.


Muallakta olan bir şey var.


Oy gerçekten Kemal Ceyhan´ın mıydı?


Yoksa öyle mi sayıldı bilen yok.


Çünkü son oyu kimse görmemiş.


Ne karşı taraf.


Ne de bizim Akköylüler.


Bir oyla gelen muhtarlık, onbeş sene kalmış köyde.





Aradan zaman geçti.


Çömlekçi kendi başına köy.


Akköy kendi başına.


Doğancılar artık özgür.


Üzerlerinde baskı yok.


Akköy´e gelince...


Yıllardır İbrahimci ile rekabet ediyor.


Fi tarihinde bir öküz yüzünden Değirmen Deresi´nde dayak yiyen İbrahimci, her fırsatta iktidar olmak istiyor.


Olunca da intikamını alıyor.





Son durum şu;


Geçen seçimlerde 420 olan seçmen sayısı 220´ye düşmüş.


Ne seçmen, ne de iddia kalmış.


Köy virane.


Sokaklarda in-cin top oynuyor.


Önce hayvancılık, sonra tarım bitti.


Köylünün son umudu fındık da iki senedir değerini bulmayınca...


Akköylü "Durmak yok yola devam" diyerek köyü terk etti.


Yola devam edemeyenler ise köyde.


Ölümü bekliyorlar.


"İşimiz yok, gücümüz gençlikte kaldı."


"Önce iş, ahlak ve insan" diyor ´can´lar.


Seçim ne olacak?


Seçmenin olmadığı yerde seçim mi olur?



Öpecekse öpsün...


Delikanlı, sevgilisini akşam eve bırakır. Evin önünde masum bir fısıltıdan sonra ateşlenir. Bir elini duvara dayayarak "Beni bir öper misin" der.


Kız "Deli misin, evin önünde annemler görür" diye cevap verir.


Erkek "Ne olacak canım. Bu saatte kim görecek, ne olur, seni çok seviyorum..."


Kız: "Ben de seni ama olmaz..."


Erkek çok ateşli tabi, devamlı ısrar eder. Bir ara aniden merdivenlerin ışığı yanar ve kızın küçük kardeşi belirir.


Küçük kardeş:


"Babam diyor ki, öpecekse öpsün, gerekirse ben öpecekmişim, o da olmazsa kendisi gelecekmiş ama o hayvan oğlu hayvana söyle elini, diyafon düğmesinden çeksin dedi.´´