Adaylar yarışıyor.


Medyayı da ayrıca yarıştırıyorlar.


Soluk soluğa he beraber son on iki güne giriyoruz.


Tempo hızlı.


İşin doğrusu baştan beri pek sarmadı bu seçim havası.


Adaylar seçmenleri bir bir kucaklarken medya mensuplarını da taraftarlaştırma yarışına girdiler.


Gazeteci işini yapacak.


Aslında Harun Ağabey´in "Gonca´ya açık destek" yazısından sonra işin buralara gelmesi çok normal gelebilir.


Bence değil.


Siyasetçiler, adaylar, politikacılar sık sık ne diyorlar?


"Herkes işini yapacak"


Bırakın da herkes işini yapsın.


Ancak her ne hikmetse en başta sözünü yiyen yine politikacılar.


Medyayı taraftarlaştırma çabalarına karşıyım.


Bıraksınlar gazeteciler gazeteciliğini yapsın.


Ortada kötü örnekler varken gazeteciliğin etik çizgilerine sadık kalmaya çalışanlara da zarar veriliyor.


Politikacı tam da kendine göre gazeteciler aramaya başlıyor.


Eleştirilere olan tahammülsüzlükler bir yana, &[#]8216;Benim haberim neden manşetten girmiyor´ siteminde bulunuyorlar.


El insaf sayın siyasetçiler.


O zaman gelin siz oturun haber yapın.


Biz siyaset yapalım!


Siyaseti sizin kadar iyi bilemeyiz ancak sizden daha güzel, akılcı projeler hazırlayacağımız kesin.


Gazeteci dostlarımızın, siyasetçilerin bu tuzağına mümkün olduğunca düşmemesi gerekir.


Çünkü işin cılkı çıkmaya başladı.


Hal böyle olunca siyasetçiyle birlikte biz gazetecilere olan güven de zedelenmiş oluyor.


Dostumuzu da eleştirebilelim.


Onlar konuşsun biz yazalım.


Taraftarlaştırılmış bir medya güven kaybeder.


Basını taraftarlaştırmaya çalışan siyasetçiler gider, biz kalırız baş başa!


Kendine güvenen siyasetçi, basını taraftarlaştırmaya çalışmayan siyasetçidir.



Siyasi üslup ve bel altı imalar!


Belediye Başkan Adaylarına bakıp "Bu kafayla mı bizi yönetecek?" diyen insanlara tanık oluyorum.


Kabul edelim ki genel hatlarıyla zayıf Adaylarla seçime gittik.


Mesela benim baştan beri öngörüm Zonguldak Merkez´de CHP´nin ve Ak Parti´nin iki yeni isimle seçime gitmesiydi.


Hal böyle olunca üsluplar da değişmiyor.


Bel altı vurmalar, yandan değdirmeler, ciddi imalar pek eksik olmuyor.


Konuşup, konuştuğunu inkâr edenlere nasıl güveneceğiz?


Teyp kaydına rağmen "Yok ben öyle demedim" diyenler var bir de! Allah öylelerine Başkanlık falan nasip etmesin.


Siyasi üsluplar konusunda bizimkiler Genel Başkanları kadar da başarılı değiller üstelik!


Dün Secaattin Gonca ile Selahattin Gülay´ın buluşması, önceki gün İsmail Eşref ile Selahattin Gülay´ın buluşması önemli.


Ereğli´de tüm rakiplerin birlikte kurdele kesmek zorunda kalması önemli.


Kavga edin ama projeler üzerinden farklı düşünceleriniz ortaya koyun.


Belden aşağı vurarak puan kapmaya çalışmak, kahvehanede başka, TV´de başka konuşarak puan aramak doğru değil!



Gazetecilik aşkı


Çetin Sezgin´e imreniyorum.


Yaş 60.


Dün telefonla arıyor.


Kontörüm gidiyor diye çağrı atmıyor!


Sesi 18 yaşındaki çömez bir muhabirinki kadar heyecanlı.


Köprü üzerinde emeklilerin eylemi varmış.


Bizim çocuklar uzak noktalarda.


Fotoğrafı kendisinden temin ediyoruz.


Yeni nesil genç gazetecilerin çalışkanlıklarıyla örnek alması gereken iki isim var.


Bir diğeri de Şaban Yılmaz.


Bu işten emekli olmuş.


Hala günün 10 saati aralıksız bir tempo ile çalışır.


Dur durak bilmeden çalışırlar.


Ellerinde makine sürekli fotoğraf çekerler.


Onlara bakınca bazen üzerimdeki tüm hantallığı atıyorum.


Psikolojik bir baskı oluyor.


Mesela bizim Nail Baba.


Türkiye Gazeteciler Cemiyeti´nin eski Başkanlarından Nail Güreli´nin 70´li yaşlarda olmasına karşın hiç kaybetmediği muhabirlik heyecanı, onu olduğu kadar bizi de hayata bağlayan en önemli etkenlerden biri.