İl oluşumuzun 20. yılı dolayısıyla gerçekleştirilecek olan çalışma toplantıları için geri sayım başladı.


Valilik bir süredir bu konunun üzerine yoğunlaşmıştı.


Basın ve Halkla İlişkiler Müdürümüz Secaattin Bey, çalışmaları tamamladıklarını, toplantıya hazır olduklarını söyledi.


Sayın Müdürümüz katkılarımızdan dolayı bize de teşekkür etti.


Büyük bir ilçe iken küçük bir il olduk diye başlattığımız ve en son kimler geldi kimler geçti başlığıyla devam ettiğimiz il yazılarımızda bugün 20 yıla damgasını vuran olumsuzlukları, bir başka deyişle en kötü olayları ele alıyoruz.


Yazı dizimizin bugün 9&[#]8217;ncusunu kaleme alıyoruz.


Bartın tarihinin en kötü olayı nedir diye sorsanız birçok kişinin cevabı 1998&[#]8217;de yaşanan büyük sel felaketi olur.


19 Mayıs&[#]8217;tan itibaren yağmaya başlayan ve giderek şiddetini artıran sağanak yağmur 21-22 Mayıs tarihlerinde kentin içinden geçen ırmağın aniden taşmasına neden olmuştu.


Aniden diyorum çünkü o gece 01.00-02.00 saatlerine kadar ırmak kenarlarında bekleyen esnaflar ve vatandaşlar daha fazla yükselme olmayacağı inancı ile evlerine gitmiş, sabah olduğunda ise işyerlerini ve evlerini suların içinde bulmuşlardı.


O zamanlar Zonguldak Adalet Gazetesinin Temsilcisi ve Milliyet Gazetesinin Muhabirliğini yapmaktayım.


Büromuz Kemerköprü mevkiinde 3. katta.


Sular merdivenleri kaplamış, yukarıya çıkamıyoruz.


Çıksak da bir şey ifade etmeyecek çünkü elektrikler ve telefonlar yok.


Altyapı iflas etmiş, sular da kesik. Sel suları yolları kapatmış, kente giriş çıkış da yok.


Gıda sıkıntısı başgöstermiş. Anlayacağınız kent tam bir mahrumiyet bölgesi.


Binaların çatılarında kurtarılmayı bekleyen çok sayıda insan vardı.


Bunları helikopterler alıyor, Ömertepesi mevkiinde futbol sahasına bırakıyordu.


Fotoğraf çekmek için bizde oradayız.


Boynumda fotoğraf makinesi bir yandan resim çekiyorum diğer yandan helikopterden inenleri taşıyan sedyenin bir ucundan tutup görevlilere yardımcı oluyorum.


Kentin yarısından çoğu (yüzde 70&[#]8217;i) sular altında.


Binlerce ev ve işyeri, yüzlerce araç selden zarar görmüş, altyapıyı çökmüş, yanlış hatırlamıyorsam 4 kişi de hayatını kaybetmişti.


Kozcağız Akbaş&[#]8217;ta dere yatağına yapılan bir okul sele gitmişti.


Okul yeni yapılmıştı ve dönemin valisi Fatih Eryılmaz oradan geçerken karşısında durup ağladığını söylemişti.


Fatih Bey, yardımlaşma konusundaki eksikliklere ve aksaklıklara değinirken, ırmak kenarlarında toplanan birçok kişinin seli çekirdek yiyerek film seyreder gibi seyrettiğini de söylemişti.


Bu da o dönemle ilgili ilginç iki anımızdır.


Sel sırasında heyelan da meydana gelmiş, Hanyeri köyünde bir mahalle yerle bir olmuştu.


Köylüler bunun üzerine &[#]8216;Orman katliamına hayır&[#]8217; yazılı bir afiş asmışlardı.


Vali Eryılmaz, köy girişine asılan bu afişi oradan geçerken görünce kızmış, köylüler bunun üzerine kendilerini savcılıkta ifade verirken bulmuşlardı. Bu da o döneme ait ilginç bir anı.


Zarar gören başka daha çok köy vardı. Trilyonlarca liralık maddi hasar oluşmuştu.


Bartın ile birlikte Zonguldak ve Karabük&[#]8217;te sele gitmişti.


Milliyet Gazetesi El Nino felaketine atıfta bulunarak manşetine &[#]8220;Sel Nino&[#]8221; başlığını atmıştı.


Bartın&[#]8217;da sadece kent merkezi değil ilçeler ve köylerde de hasar oluşmuştu.


Devlet ve hükümet adamları helikopterlerle ilk günden itibaren bölgeye akın etmiş, Bartın çok sayıda siyasetçi, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili, parti lideri ve üst düzey bürokrat ağırlamıştı.


Çamur deryasına dönen kenti gezen devlet ve hükümet adamlarının üstü başı çamur içinde kalmıştı.


İşyerleri berbat durumdaydı. Esnafların hali içler acısıydı.


Evleri sele maruz kalan vatandaşlar da öyle. Temizlik yapılacak ama su yok.


Başbakanımız Erdoğan&[#]8217;ın o tarihte başında bulunduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere il dışından birçok kurum ve kuruluş araç gereçleriyle seferber olmuş, Bartınlının imdadına koşmuştu.


Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu o sırada İSKİ Genel Müdürü.


Geçen hafta ilimizi ziyaretinde o günlerden bahsetmiş, yapılan yardımlardan söz etmişti.


Bartın Mayıs 1998&[#]8217;de tarihinin en büyük sel felaketini yaşadı.


Bartın&[#]8217;da 20 yılda Valiler için geçen en zor dönem bu dönemdi.


Dönemin Valisi Fatih Eryılmaz bu açıdan Bartın&[#]8217;ın 20 yıl içinde en zor anlarını yaşayan validir.


Olayın Vali Eryılmaz açısından bir başka zorluğu ve acı tarafı da Asma&[#]8217;daki Valilik konutunda mahsur kalması ve iş makineleriyle kurtarılmasıdır.


Bu sadece Vali Eryılmaz için acı değildi, Bartın için de çok acı ve acıklı bir durumdu.


Dönemin milletvekilleri Köksal Toptan, Zeki Çakan ve Cafer Tufan Yazıcıoğlu (o zaman üç vekil var) da büyük sel nedeniyle 20 yılın en zor anlarını yaşayan vekillerdi.


Bartın bu felaketin acısını yıllarca çekti, uzun süre belini doğrultamadı.


Ekonominin ayağa kalkması çok zaman aldı. Bartın&[#]8217;da 20 yılın bir başka acı olayı Bartınspor&[#]8217;un amatör kümeye düşmesidir. Bunun altında yatan en büyük sebep de seldir.


Selin ekonomiyi çökertmesi takımın parasız kalmasına neden olunca o sene selden önce nisan ayında Eskişehir&[#]8217;deki terfilerde 3. lige çıkan Bartınspor&[#]8217;a mayıs ayında yaşanan sel darbe vurmuştu.


Takım gereken parayı bulamadığı için başarısız bir sezon geçirmiş ve tekrar amatör kümeye düşmüştü.


O günler bize inşaat halindeki Kirazlıköprü barajının Bartın için önemini daha iyi anlatıyor.


Aynı şekilde ihale aşamasında bulunan Kozcağız barajının önemini de.


Ve tabii ki seli önlemeye dönük bütün projeleri, bütün küçük ve büyük su işlerini.


Bunları bir an önce bitirmemiz gerekiyor. Irmak üzerindeki diğer ıslah projelerini de uygulamalıyız.


Bartın sel bölgesi olarak biliniyor. İl olmadan önce de il olduktan sonra da çok sayıda sel meydana geldi.


Bu sellerden kurtulmamız için öncelikle Kirazlı ve Kozcağız barajlarının yapılarak ırmağa akan suların dizginlenmesi lazım.


Sonra ırmakta ve ırmağın kollarında ve derelerde ıslah çalışması yaparak taşkın koruma önlemi almamız lazım.


Irmağı çöplük olarak kullanmamalıyız.


Bunlar yapılmadan ve tamamlanmadan ırmağı turizme kazandıramazsınız.


Dolayısıyla bu alanda bir şey yapsanız bir dert, yapmasanız ayrı bir dert.


Irmakta ve çevresinde ne yaparsanız yapın bir gün sel gelir, alır gider.


Bütün emekleriniz, harcamalarınız heba olur.


Korkarım ki belediyemizin bu kapsamda yaptıkları da sele kurban gidecek.


İnşallah olmaz ama Bartın&[#]8217;ın geçmişine baktığımızda bu kaçınılmaz görünüyor.


Bu arada kimler geldi, kimler geçti başlıklı yazımızda Müftülerimizden birini atlamışız.


Bartın&[#]8217;dan sonra Osmaniye&[#]8217;ye giden Zeki Sarılar&[#]8217;ı unutmuşuz.


Zeki Bey&[#]8217;i daha çok dönemin AK Parti İl Başkanı Ayhan Sütlü ile karşı karşıya gelmesinden ve bu sebeple basında çıkan atışmalardan hatırlıyoruz.


20 yılda değişen Müftü sayımız böylece 4 oluyor.


Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlerimizin sayısı da 4.


Yavuz Bey döneminde Nurettin Erol, daha sonra Bülent Göçmen, Enver Çayır ve şimdi ki müdürümüz Secaattin Aykan.


Gazetecilerle iç içe olan valilik bünyesindeki bu birimin müdürlerini de böylece anmış olalım.


Bartın&[#]8217;da birlikte gazetecilik yaptığımız arkadaşımız, şu ana Star Gazetesi Yazıişleri Müdürü olan Turhan Öztürk İstanbul&[#]8217;dan gönderdiği yazıyla 20. yıla katkıda bulundu.


Görüşlerini aktardı, 5. sayfamızda yer verdik.


Sayın Valimiz İsa Küçük tarafından düzenlenecek olan çalışma toplantıları Bartın&[#]8217;ın il oluşunun üzerinden geçen 20 yıla ayna tutacak.


Başarılı olmasını ve amacına ulaşmasını diliyoruz.



Basınla yemekli buluşmalar



Belediye Başkanımız Cemal Akın basınla yemekli buluşmalarına gazetemizle devam etti.


Dün gazete çalışanları olarak hepimizi Yalı&[#]8217;daki Taş Ev&[#]8217;de ağırladı.


Alfabetik sıraya göre yapılan davetlerde sıra bize gelmişti.


Bu davet yıldönümüne rastladığı için yemek daha bir anlamlı olurken başkanımız da bir taşla iki kuş vurmuş oldu.


Başkan Akın&[#]8217;ı MHP İl Başkanlığı döneminden tanırım.


Çok beyanatını alıp haberini yaptık.


Aradan 20 yıl geçmiş. Ben halen daha gazetecilik yapıyorum, Başkanımız da yine siyasetin içinde ama farklı bir kulvarda.


Başkan Akın basınla iletişime çok önem verir.


Eleştiriye açıktır, darılmaz. Gazetecilerle irtibatı koparmaz.


Bu yemekli toplantılarda bu politikanın sonucudur.


Çalışmalarını anlattı, sohbet ettik, gündemdeki konuları konuştuk.


Sohbetimiz haber sayfalarında.


Başkanımıza teşekkür ediyoruz.


Başarılar diliyoruz.