Aylar önce yazdık böyle olacağını. Adaylar üzerindeki yorumlarımızda değişiklik yok. Genelleme yaptık. Ak Parti´nin Adayında olması gereken kriterleri yazdık. Hatta bu kriterlere uyan Aday Adayı olmadığını da yazdık. Bir de olayın Fazlı Erdoğan boyutunu yazdık.


Ne oldu?


Öngörülerimiz birer birer çıkıyor. İsteyen fikir alıyor. İsteyen sırt dönüyor.


Gerçi bunları bilmek için uzman olmaya gerek yok.


Birazcık Ereğli´yi&8230;


Birazcık Fazlı Erdoğan´ı&8230;


Birazcık da Halil Posbıyık´ı tanımak yeterli.


Şimdi ne olacak?


Tekrarlıyorum.


Geçen seçimin sonlarına doğru Halil Posbıyık´ın farkı artırmak için yaptığı taktik&8230;


Yani savunma&8230;


Bu kez çok erken başladı.


Gerçi o seçimin seviyesini düşüren bildiriler için şimdilerde iki Ak Partili kavga ediyor.


Birisi eski İl Başkanı Celil Uzun, diğeri Milletvekili Fazlı Erdoğan.


Kabahat kimin?


Bilmiyoruz, ama ikisinden biri, yada ikisi de biliyor.


Konumuz o değil.


Bu kez atağı Halil Posbıyık başlattı.


İlk olarak Fazlı Erdoğan´a ´name´ gönderdi.


Posbıyık´ın ince zekasının derinlerinden gelen bu ´name´ çok etkili oldu. Necip Fazıl´ın &8216;Zindan´dan Mehmed´e Mektuplar&8217;ı bile ilk yayınlandığında bu kadar ilgi çekmemişti.


Ne demek istiyoruz?


Halil Posbıyık´ın, Fazlı Erdoğan´a ´name´leri daha çok ilgi çekecek gibi.


Seçim sonucunu belirler mi bilinmez.


Ancak Erdoğan´ın sinirlerini bir hayli geriyor. Ve seviye düşüyor.


Buradan Posbıyık ve Erdoğan´a bir önerim var:


Mektupların edebi yönünü biraz daha derinleştirelim.


Biraz daha ince düşünüp, nükteler katalım.


Hatta karşılıklı yazalım.


Seçimden sonra da &8216;Ereğli´den Mektuplar&8217; diye kitap yapalım.


Çağdaş seçim edebiyatımızı dünyaya tanıtalım.



Şeytan&8230;


İki önemli isim&8230;


Fazlı Erdoğan: Ak Parti Zonguldak Milletvekili. Milli Görüş kökenli. Edebiyatçı.


Halil Posbıyık: CHP Ereğli Belediye Başkan Adayı. Eski Belediye Başkanı. ADD Başkanı. İnşaat Mühendisi.


Kısaca, yazdığımız sıfatlarından da anlaşıldığı gibi önemli insanlar.


Belli bir siyasi görüşleri var.


Mürekkep yalamışlar.


Ciddi birikimleri var.


En önemlisi&8230;


İkisinin birbiriyle çok ciddi çekişmesi, kavgası, hatta savaşı var.


Nerede, ne zaman, nasıl, niye çıktı, kim çıkardı?


Şimdilik önemli değil.


Önemli olan gelinen son hal.


Birbirlerine söyledikleri sözlerin dozajı kaçtı.


Ağırlığı tartışılmaz.


Kavganın şiddeti hep artıyor.


Örneğin son söz: "Şeytan"


Kim, kime, niye, nasıl dedi?


Bu işin sonu nereye gidecek?


Tartışmayalım.


Bu işin gerçek yüzü buraya dayanıyor aslında.


İki nitelikli insanın kavgasından kimin zararı var. İyi insanların, Ereğli´nin. O zaman bu işin arkasında ´şeytan´ var.


Nasıl? Şeytan insanları günaha sokacak hiçbir yol bulamadığında ´kendine´ küfrettirirmiş.


´Hay senin şeytan kere&8230;´ gibi&8230;


Sadece şeytanın karlı çıktığı bu savaşta iki önemli insana acizane önerim:


Birbirinizle ilgili eleştirilere başlamadan önce besmele çekin.


Allah´ın adıyla başlanan ve nefsani arzuların olduğu sözlerin sonucu hayra çıkar.



Deli ile general...


Zararsız bir deli ile bir general bir handa aynı odada misafir olurlar.


Deli, hancıya sabah erken yola çıkması gerektiğini söyler ve sabah ezanında uyandırılmasını rica eder.


Hancı, deliyi istediği vakitte uyandırır. Karanlıkta giyinmeye çalışan deli, yanlışlıkla generalin elbiselerini giyer ve yola revan olur. Epey yol katettikten sonra ortalık aydınlanınca üzerindekileri fark eder. Şöyle söylenir:


"Vay aptal hancı! Benim yerime generali uyandırmış!"