Uzaklarda kazanırdı parasını, hem uzaklarda, hem soluksuz diyarda.


Bilmediğimiz uzaklardı; uzaklar, onun ev sahipliğini yapardı.


Ta bilmem kaç metre diplerde çalıştı; dalgıçlık zor işmiş anladık!


Diplerden çıkardı ekmeğini; emeğini diplere bırakarak.


Ara sıra sokakta selamlaşırdık, kısacık anlarda.


Ara sıra sokakta deniz kokan arabasını görürdüm; &8220;gelmiş uzaklardan&8221; derdim.


Kaç yıl önceydi hatırlamyıyorum; birlikte, bu şehrin ben üstünde, o denizinde gezerdi.


Sıkıntılı zamanlarına kısa şahitliğimi şimdi hatırlıyorum; büyük iş aldığını söylediği o vakitleri.


Ülke dışında da olsa deniz aynı deniz, ırmak aynı ırmak; şiddeti, ansızın gelen felaketi.


Gazete köşesinde gördüm; gözlerinden tanıdım; vefat ettiğini.


Çok üzüldüm&8230;


Derinliklerden bu sefer selamı değil; kendisi gelmişti; sus pus&8230;



Ankarada&8217;ydım.


Son gidişine şahitlik edemedim; diğer gidişlerine olduğu gibi.



Erkan Karslı;


İyi adamdı; sakin ve iyi.


İyi adamdı; sebatkar ve iyi.


İyi adamdı; kibar ve iyi.


Saygı duyulacak işler yapanlardandı.


Dualar ettim arkasından,


Rahmet içinde kalsın dedik;birbirimizden habersiz, aynı sokağın insanlarıyla.


Sağlam adamdı; adam gibi adamdı yani.



Belki de yaşarken denmeli, adamlara &8220;adam&8221;.


Nadir karşılaşmalarda, keşke daha çok konuşsaydık.



Şimdi keşkelerin değil; duaların hükmü geçer.


Geçer zaman, zamandan geçer, insana siner.


Sohbet sinmeli demek ki; sevgi sinmeli, muhabbet sinmeli&8230;



Erkan Karslı; cennet kapıları açılsın sana&8230;


Murat karaoğlu; cennet kapıları açılsın sana&8230;