Bu günkü yazımı planlarken, çok düşündüm.


&[#]8220;Yetti yahu, bu üstü kapalı yazıların. Gına geldi.Anlamak için kerelerce okuyor,gene de bir şey anlayamıyoruz.&[#]8221; diye söylenen dostlara bir sürpriz yapayım istedim.


&[#]8220;Eskiden, kasıp kavuruyordun. Şimdi bu ne pısırıklılık?&[#]8221; yollu sataşmaları boşa çıkarayım, öyle bir yazı yazayım ki,


&[#]8220;Hah şimdi oldu&[#]8221; denilsin diye düşündüm.


Sonra gene düşündüm.


Eskiden, dilediğimiz biçimde yazabiliyorduk.


Öyle kafadan atmadan.


Varsayımlara dayanmadan.


Her şeyi olduğu gibi yansıtma özgürlüğümüz vardı.


Yalana dolana kaçmadan, düpedüz yazabilmenin, yazdıklarımızın şaşmadan hedefi bulmasının keyfini yaşıyorduk.


Şimdi öyle mi ya!


Her şeyden önce, içinde bulunduğum kurumun durumunu kollamak zorunluluğum var.


Ya da ben öyle hissediyorum.


Hani birilerinin yazdıklarımdan gocunarak, adına patron dediğimiz kişiyi rahatsız etmesinden çekiniyorum.


Bak patronun adını bile ağzıma alamıyorum.


Çekincelerime bakın hele!


Şundan da çok eminim bizim patron öyle kolay, kolay personeline söz söyletmez.


İyi çocuktur.


Ne var ki patronunda iyiliğinin beş para etmediği durumlar da ortaya çıkabilir.


Yazdıklarımdan gocunanlardan biri alır eline beyaz bir kağıt, bir şikayet dilekçesi döşeniverir.


Aklı sıra benim gibi kıytırık bir köşe yazarını basamak yapıp, başka türlü kurum ile ilgili görüşlerini yasal yollara aktarmak isteyebilir.


Olur mu?


Olur.


Gazeteye zarar versin de ne olursa olsun.


O yüzden, açık açık, unvan belirterek, isim vererek yazma yeteneğimin törpülendiğini söylüyorum.


Ha bu törpülenmenin bir eşref saati olmayacak mı?


Olacak elbette.


Biraz daha zamana ihtiyaç var.


Önce partiler kendi içlerinde bir demokrasi denilen sistemi özümseyecekler ve uygulayacaklar.


Sonra bu sistem tabana yayılacak.


Tabanda vatandaş konuşmaya, başlayacak.


Sonra, &[#]8216;kral çıplak&[#]8217; diyebilme özgürlüğü oturacak.


Sonra, tek söz sahibi olanlar kafalarını yukarı çevirip bakacaklar ve kafalarının üzerinde bir kılıç sallandığını görecekler.


Hata yapmamayı, baskılar ile bir yerlere gelmenin geçici olduğunu anlayacaklar ve şöyle diyecekler.


&[#]8220;İnsanlarımız bizim değil, biz insanlarımızın hizmetindeyiz. Her düşünceye saygı ile yaklaşır, düşüncenin özgür olmasına çalışırız&[#]8221;


Nalıncı keseri gibi, her yönden kendine yontmayı, bilmeyen bir ortamdan geldiğim için, bu günkü &[#]8216;hep bana, Rabbenacılar &[#]8216;için açık açık yazmam kolay olmuyor.


Onlar sinekten bile yağ çıkaracak kadar uzmanlaşmışlar.


Gene anlatamadım değil mi?