Adem Çavuş.
Çavuşluğu, madenden geliyor.
Aksakallı, dini bütün bir adamdı.
Biz ona &[#]8216;Adem Enişte&[#]8217; derdik.
Dedemin kız kardeşiyle evliydi.
Dedemin eniştesi.
Bizim de Adem Eniştemiz idi.
Çocukları çok sever, kendince bildiklerini öğretmeye çalışırdı.
Bir gün sofraya birlikte oturduk.
Çocukların, büyüklerin sofrasına oturmadığı zamanlardı.
&[#]8216;Tahiyat&[#]8217;ta oturur gibi sofranın etrafında diz çöktük.
Çünkü o öyle oturdu.
"Bismillahirahmanirrahim" dedi Adem enişte, ekmeğini kırıp çorbaya bir kaşık salladı.
Ondan sonra, biz ekmeğin kenarından ufacık parçalar koparmaya başladık.
Fareler gibi ekmeği un ufak ettik.
Önce sordu.
"Ekmeğin başı neresi?"
Güzinenin fırınından yeni çıkmış. Nar gibi kızarmış, mis gibi kokan üzerine tereyağı sürülmüş, yusyuvarlak mısır ekmeğinin başı neresi olabilirdi ki?
Sağ tarafını gösterdik.
Beğenmedi.
Sol tarafını gösterdik.
"Değil" dedi.
Ortası hiç olamazdı.
"Sen söyle Adem Enişte" dedik.
"Ekmeğin başı besmeledir. Hem ekmek öyle yenmez.. Adam gibi bir parça koparacaksın.. Nimete hakaret etmeden yiyeceksin. İsraf da etmeyeceksin."
[*] [*] [*]


Ekmeğin başı olduğuna göre, gözleri de vardır.
Pekala ekmeğin gözleri neresinde?
Adam kocaman bir somun ekmeğinin fotoğrafını camına astırmış.
Üzerine bir çift yeşil göz.
Altına da yazmış.
"İsraf etmeyelim.
Ekmeğimize sahip çıkalım"


[*] [*] [*]


Hoş yazmış. Güzel yazmış.
Ama, eksik yazmış.
Biz tamamlayalım.
"Manav reyonunda çürük meyve satmayalım.
Deli Dumrul gibi milletin yolunu kesmeyelim.
Hakka &[#]8216;Hak&[#]8217; deyip, &[#]8216;Hak&[#]8217; bilelim.
Kendimizden başkasının hakkına da saygı duyalım."


Tebessüm...


Küçük kız hüzünlü bir yabancıya gülümsedi&[#]8230;
Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu.
Bu hava içinde, yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı.
Hemen bir not yazdı ve ona yolladı.
Arkadaşı bu nottan o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kadına yüklü bir bahşiş verdi.
Garson kadın ilk defa böyle yüklü bir bahşiş alıyordu.
Akşam eve giderken aldığı paranın bir kısmını, her zaman köşe başında oturan dilencinin şapkasına bıraktı.
Adam o kadar minnettar oldu ki&[#]8230;
İki gündür boğazından bir lokma geçmemişti.
Karnını doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek göz odasının yolunu ıslık çalarak tuttu.
Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreyen köpek yavrusunu görünce kucağına alıverdi.
Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşturdu.
Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı.
Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce dilenci uyandı sonra bütün apartman halkı&[#]8230;
Anneler-babalar, dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayarak ölümden kurtardılar.
Bütün bunların hepsi; tek kuruşluk maliyeti olmayan bir tebessümün sonucu idi&[#]8230;


Karşı kaldırım


Bir akıl hastası, bulunduğu kaldırımdan karşı kaldırıma geçmiş ve orada nöbet tutmakta olan bir polis memuruna sormuş:
-"Afedersiniz memur bey, karşı kaldırım nerede acaba?"
Memur durumu biraz da garip karşılayarak;
- "İşte orası" demiş ve karşı kaldırımı göstermiş.
Bunun üzerine akıl hastası memuru terslemiş:
-"Kimi kandırıyorsun sen be! Daha az önce oradaki memura sordum, o burayı gösterdi!"