Zonguldak'ın en güzel yeri Liman Arkası...
Orada adliye binası var.
Biri eski, diğeri yeni....
Yeni bina, bildiğin otel gibi...
Kullanılmayan polis lojmanları var.
İsteniyor ki, başka bir alana yeni bir adliye binası yapılsın.
Şu anda kullanılan adliye binası otel olsun.
Konu "kamuoyunda tartışılsın" diye önce fısıltı gazeteleri çalışmaya başladı.
Sonra Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Hakan Kutoğlu konuştu.
Daha sonra Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan konuştu.
Deniliyor ki, yeni Zonguldak Adliyesi, TTK'nın Demir Ambarları'nın olduğu alana taşınsın.
Daha önce şehirlerarası otobüs terminali yapılması planlanan bu alan, bana göre adliye için çok uygun değil.
Biz yine eski hastalığa büründük.
Yer bulmadan adliyeyi kaldırmayı düşündük.
Keşke bu fikri, Zonguldak Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahim Alan'a açsaydık...
Onun da fikrini alsaydık...
Daha güzel olmaz mıydı?
Daha önce yazdım, yine yazıyorum.
Zonguldak Valiliği, Zonguldak Belediyesi, Zonguldak Adliyesi hepsini bir araya getirebileceğimiz bir planlama yapabiliriz.
Stadı nereye yapacağız, yeni terminali nereye yapacağız?
Kültür merkezini nereye yapacağız?
Akşam yatıp, sabah kalkınca, "Adliyeyi oradan kaldıralım" demekle olmaz.
Bu şehirde bir "kaldırma" hastalığı var!
Ama sadece hastalığı var!
Hani, Sahil Güvenlik oradan kalkacaktı?
Kaldırabildiler mi?
"Kralını tanımam" demekle olmuyor işte!
Her şeyi, her zaman kaldıramazsın!
Bu bazen bir söz olur, bazen bir kurum olur!

Hayvanat bahçesi...
Yazı İşleri Müdürümüz Öznur Güneş, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nin Uzun Mehmet Anıtı'nın bulunduğu alanı halka kapatmasını eleştiren bir yazı yazdı.
Eleştirilerine aynen katılıyorum.
Rektör Prof. Dr. Mustafa Çufalı'nın bir Zonguldak insanı olarak, Zonguldak'tan kopuk bir yapılanmaya izin vermesini anlayamıyorum.
O alan halka açılmalıdır.
Bir yanda "Adliye oradan kalksın" diye bağırırken, halkın nefes aldığı başka bir alanı üniversitenin kapatmasına izin vermek doğru mu?
Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu Hocam, bu işe ne diyeceksiniz?

Şehit Selim Demir Sokak...
Kastamonu'nun Azdavay ilçesine bağlı Bakırcı Köyü yakınlarındaki özel bir şirkete ait kömür ocağına giren şirket yetkilisi 32 yaşındaki Selim Demir ve 29 yaşındaki maden mühendisi Huriye Güney, göçük altında kalarak hayatlarını kaybetmişlerdi.
Bölgede çok sevilen Selim Demir'in adı, orada bir sokağa verildi. Tarih, o güzel insanı Kastamonu ili Azdavay ilçesi Bahçelievler Mahallesi Şehit Selim Demir Sokak olarak anmaya devam ediyor.
Huriye Güney de, o bölgenin insanıydı. Yoksul bir ailenin çocuğuydu. Esnafın da desteğiyle okumuş, maden mühendisi olmuştu.
Mekanları cennet olsun.

Son 'numara'yı yemedim!
Bir süredir Ankara'dan beklediğim haber geldi.
"Kumpas"ın içindeki isimleri öğrendim.
"Ginsengci" politikacının içinde olduğu olaydan söz ediyorum.
Yerel işbirlikçilerinin içinde olduğu olaydan söz ediyorum.
İki bürokratın içinde olduğu olaydan söz ediyorum.
Yani son "numara"yı yemediğimi hatırlatmak istiyorum.
Yalnız acayip bir inadım vardır!
Acayip bir sabrım vardır!
Ve iyi bir kalemim vardır!
Beklerim, beklerim, 12'den vururum!
İnanmıyorsanız, önceki bürokratlara sorun!