3 Mart 1992 tarihinde TTK Kozlu Müessese Müdürlüğü'ne bağlı maden ocaklarında grizu faciası meydana geldi.
Saat 19.45-20.00 arasında zincirleme grizu patlamaları nedeniyle meydana gelen büyük bir madencilik kazasıydı.
Devrekli bir maden işçisinin çocuğu olan ben, genç bir muhabir olarak tanık oldum bu acıya...
263 can gitti, o gün...
Cumartesi günü Yenice'ye giderken aklıma o acı gün geldi.
Ve sonrasında gittiğim Yenice'nin Tır Köyü... Babasını, eşini ve oğlunu madende kaybetmiş kadınlarla tanıştım. Onların gözlerinden akan ve akmayan yaşa tanık oldum. O acıların, kadınların yüzünde bıraktığı izlere tanık oldum.
Yenice yolunda, yanımda güzel bir kadınla seyahat ederken bu lafı düşündüm.
O güzel kadın, bana renk cümbüşünü anlatırken, ben; babasını, eşini ve oğlunu kaybeden kadının yüzündeki rengi görüyordum.
Bu nedenle bende ayrı bir yeri vardır, Yenice'nin...
Karabük, il olduğunda bizden fiziki olarak ayrılsa bile yüreğimde yeri hep ayrı olmuştur, Yenice'nin...
Ve Yenice Ihlamur Teras'tayız.
Nicedir gelmek, görmek istiyordum.
Pastırma sıcaklarının başladığı güzel bir güne nasip oldu bize Yenice...
Önce dört bir yanını gezdik seyir terasının...
BAKKA ile Yenice Belediyesi'nin hayata geçirdiği, bölgeye değer katan bir proje...
Doğa ile uyumlu ahşap bungalov evler...
Günü bitirip gece kalınabilecek konsepte yapılmış evler...
Restoranında yemekler harika...
Sıcakkanlı, güler yüzlü insanlar...
Kendinizi komşu kapısında oturan biri gibi hissettiriyorlar.
O klasik restoran resmiyeti yok.
Çaylarımızı içtikten sonra şöyle uzaklara baktım...
Köylere doğru...
Zonguldak madenlerinde can veren Yeniceli yiğit madencilerin doğduğu köylere...
Ve onların acılarıyla birlikte toprağa verildiği köylere...
Tam bir sonbahar günüydü, bizim için 6 Kasım 2021 Cumartesi...
Yeşilin sarıya döndüğü renk cümbüşü içinde, içimizdeki acıları ve anıları tazeledik.
Ve sonbaharına girmiş bir çift olarak güzel bir gün geçirdik.
Yolunuz düşerse, Yenice Ihlamur Teras'a gidin. Güzel bir gün geçirin.
Ve bir mezarlığın yanından geçerken, Zonguldak madenlerinde bu ülke için can veren Yeniceli madenciler için dua edin.
Mekanları cennet olsun.

Yönetici mi, idareci mi?
Zonguldak, stadyum bölgesini netleştirdi ama yerini belirleyemedi.
Aynı hastane işinde olduğu gibi...
Bu kenti yönetenlerden birisi olsam, neyin nereye yapılacağı konusunda şimdiden çalışma yaparım.
Valilik kaldırılacak olsa, yeri neresi olmalı?
Belediye kaldırılacak olsa, yeri neresi olmalı?
Adliye taşınacak olsa, yenisi nereye yapılmalı?
AKM yıkılacak olsa, yenisi nerede olmalı?
Hiç bir çalışma yok!
Yumurtlama ihtiyacı gelen tavukların folluk araması gibi, sıkışınca yer arıyoruz!
"Düşürüp kırılmasın" diye ilk bulduğumuz yere yumurtluyoruz!
Sonra "otopark yok" diye ağlıyoruz!
Mesela, TOKİ bir konut projesi yapmak istese, yer gösteremeyiz!
Çünkü böyle bir hazırlığımız yok!
Sonra yöneticilerimiz bu kenti yönettiklerini sanıyorlar!
Bence bu isimler; yönetici değil, idareci!
Görev sürelerinde kenti idare edip gidiyorlar!
Yöneticinin ufku olur, vizyonu olur, projesi olur, iz bırakır, eser bırakır!
Bizim idareciler; köpeklerini bırakıyor, yüreklerini bırakıyor!
Tuhaf tuhaf işler!

Aşk bombası!
Muhteşem bir magazin hikayemizin tüm detaylarına ulaştım.
Ancak bu kez farklı bir yol izledim.
Elimdeki bilgileri kurumun başı ile paylaştım.
Ne olacağını çok merak ediyorum!
Sonuca göre hikayeyi yazacağım!
Süper bir iş!
İşin içinde aşk var!
Akçakoca var!
Boşanmış bir koca var!
Genç güzel bir kadın var!
Müdür, memur işi var!
Var da var!

Kıssadan Hisse: Fakirlik...
Bir gün çok zengin bir adam, oğlunu yanına alarak, insanların ne kadar fakir olabileceğini göstermek için bir köye götürdü.
Çok fakir bir ailenin evinde, bir gün bir gece geçirdiler. Şehre dönerken baba, oğluna sordu:
"Yolculuğumuzu nasıl buldun?"
"Çok güzeldi babacığım"
diye cevap verdi oğul.
"İnsanların ne kadar fakir olabileceğini, gördün değil mi?"
"Evet..."
"Peki, ne öğrendin?"
"Şunu gördüm" dedi oğul ve devam etti:
"Bizim evde bir köpeğimiz, onların dört köpeği var. Bizim evde bahçenin yarısına gelen bir havuzumuz var. Onların kilometrelerce uzunluğunda dereleri var. Bizim bahçede ithal lambalarımız, onların yıldızları var. Bizim terasımız ön bahçeye kadar, onların ki ise ufka kadar uzanıyor."
Ufaklık konuşurken, babası, saşkınlıktan tek kelime bile edemedi.
Ve çocuk ekledi:
"Ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için teşekkür ederim babacığım...."
Tolstoy