Değerli Okurlarım...
Kuzey Amerika'da bulunan 7200 kilometre uzunluğundaki dünyanın 3. büyük nehri olan Mississippi nehri, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) St. Louis kentinden de geçmektedir.
Burada, bu nehir üzerinde, 19. Yüzyıl başlarında yapıldığını hatırladığım, mühendislik harikası, estetik görünümlü devasa bir çelik konstrüksiyon köprü bulunmaktadır.
St. Louis denilince de, şehri gezip görmeye gelenlerin görmeden dönmediği bu köprü ve köprünün hemen yakınında, Amerika iç savaşları sonrası birlikteliği sembolize etmek amacıyla yapıldığı söylenen, 200 metre yüksekliğindeki yay görünümlü devasa çelik anıt akla gelir.
Kentin simgeleri olan bu iki yapıdan tarihi çelik köprünün, malzeme yorulması ve belki biraz da şehrin sonradan oluşan ve gelişen şehir içi ve şehir dışı ulaşım ağına uygunluğunu yitirmesi gibi nedenlerle, ABD'de bulunduğum 1987-88 yıllarında, köprü hizmetinden çıkarıldığını ve yeni bir fonksiyon yüklenerek korunduğunu ve yaşatıldığını görmüştüm.
Tarihi köprünün altında, yan ayaklar arasında ve üstünün bir bölümünde, çevresi ve dış görünümü ile uyumlu; genelde yeme, içme ve hediyelik eşyalar satılan işyerleri olduğunu da görmüştüm. (Bu yerlerden birisi olan otantik havalı bir makarna restoranında, aynı haşlanmış makarna üzerine konulan sos türüne göre adları değişen, 15-20 tür makarna yemeğinden birisini ve sonrasındaki kazığı tattığımı da hatırlıyorum!)
Tarihi yapının bu şekilde hem ekonomik bir işlevle kullanılmasını, hem de korunup yaşatılmasını çok da beğenmiştim.

ABD'nin iç savaş sonrası birlikteliğinin sembolü olan çelik yay ise, içinde işleyen asansörlerle çıkılan 200 metre yüksekliğindeki seyir platformundan (Benim gibi pek çok avanağın, büyük ücret ve zaman harcayarak çıktığı Paris'teki çelik yığını Eyfel Kulesi'ndekinden çok daha ucuz ve zevkli olarak!) St. Louis kentininin ve Mississippi nehrinin sunduğu nefis manzaraları seyretme hizmeti vermekte idi.
Amerika günlerimde, anıtın bu turistik hizmetinden yararlanma şansım da olmuştu.

Değerli Okurlarım...
Bilindiği üzere Zonguldak'ta da, şehrin ortasında 1957 yılında yapılan ve Fevkani (üst geçit) Köprüsü olarak bilinen, çok fonksiyonlu devasa bir çelik konstrüksiyon köprü bulunmaktadır.
Köprünün bakımı, korunması, yaşatılması, kaldırılması ile ilgili olarak, basında ve halk arasında yıllardır süren ve günümüzde de devam eden tartışmaların olduğu bilinmektedir.
Köprünün görünür sorunlarına ve kullanımındaki olumsuzluklara bakarak; bu konuda genel eleştiriler yapmak ve bir kanaat belirtmek için çelik yapılar ve şehircilik gibi konularda uzman olmaya gerek yoktur.
Ancak, nasıl kalacağı, korunacağı, iyileştirileceği gibi konularda değerlendirmelerde ve önerilerde bulunmak için konunun uzmanı olmak da yetmez.
Bu konuda hem uzman olmanız, hem de çalışmalar yapmak üzere görevlendirilmiş sorumlular olmanız ya da onların çalışmalarından yararlanmanız gerekir.
Aksi halde hem etik, hem de doğru olmaz. (Halkın deyimi ile "çizmeyi aşmak" olur!)
Bu hususun; yapılması, üretilmesi ustalık ve uzmanlık gereken her konuda geçerli olduğunu söylemeye de gerek yoktur.

Bugüne kadar geçen 60 yılı aşkın zaman içinde, köprü ile ilgili olarak, Orta Doğu Teknik Üniversitesi tarafından, 2014 yılında yapılan çalışmadan başka bir çalışmanın varlığına rastlayamadım.
Bu çalışmada da, yapının köprü olarak hizmete devam etmesi için çürüyen yerlerinin onarılmasının, rutin bakım ve kontrollerinin yapılmasının zorunlu olduğu; çürüme ve deprem riski için özel projeye dayalı bir güçlendirmeye gerek olmadığı gibi hususlara yer verildiği görülmektedir. (Bu önerilerle ilgili olarak da, geçen zaman içinde bir şey yapılmadığı yazılmakta ve konuşulmaktadır.)
Bu durumda, bu konuda bu güne kadar yapılan tartışmaların, önerilerin, konunun önemine uygun bir çalışmaya ya da çalışmalara dayandığını söylemek mümkün değildir.

[*] [*] [*] [*]

  1. LOUİS'DE YAPILANLARIN BENZERLERİ ZONGULDAK'TA YAPILAMAZ MI?
    Fevkani Köprüsü'nün de, St. Louis'deki tarihi köprüdekine benzer şekilde, konunun uzmanları tarafından yapılacak plan ve projelendirmelere uygun olarak yararlanılmasının, korunmasının ve yaşatılmasının uygun olacağına inanıyorum.

    Bu dönüşümün gerçekleşmesi halinde:
    [*] Şehrin kalbinde, çok değerli bir ekonomik ve sosyal yaşam alanı oluşturulmuş ve altındaki işyeri sahiplerinin mevcut düzenleri de bozulmamış olacaktır.
    [*] Bu sayede, birçok ekonomik ve sosyal kazanımların yanında, yapının korunması ve yaşatılması da sağlanmış (Bu arada, bitişiğindeki çirkinlik anıtı iş merkezinin görünümü de bir miktar perdelenmiş!) olacaktır.
    [*] Kaldırılması düşünülüyorsa, yerine aynı fonksiyonu sağlayacak bir yapının yapılması için, boşalacak alanın yetmeyeceği gibi hem maliyetinin çok yüksek olacağını hem uzun zaman alacağını, hem de konumunun ve görünümünün iyi olmayacağını söylemek de zor değildir.
    [*] Köprünün bu yeni kullanımında ağır trafik yükü olmayacağından, (aynı kullanımın devamı halinde), rutin bakım onarımlar dışında, sonraki yıllarda yapılması zorunlu olacak büyük onarım ve güçlendirme harcamalarına da gerek kalmayacaktır.
    [*] Önerinin uygulanması halinde, yeni iş yerlerinin oluşturulması, gerekli çevre düzenlemelerinin ve küçük bakım-onarımların yapılması gibi amaçlar için ihtiyaç duyulacak kaynağın, mevcut ve gelecek yeni işyeri sahiplerinin katkıları ile (ya da garantisiz yap-işlet-devret yöntemiyle!) sağlanması da mümkün olabileceği gibi; belediyeye bir gelir kaynağı da oluşturulmuş olacaktır.
    Ayrıca, mevcut Zonguldak kent içi ulaşım sisteminin de; son dönemde, Karayolları tarafından, metropoliten alanda gerçekleştirilen yeni yol, tünel ve kavşaklarla ve yapılması gündemde olan Zonguldak-Kozlu Çevreyolu Projesi ile uyumunu sağlamak üzere, Fevkani Köprüsü'nün de yeni sisteme uydurulması ve yeni çözümlerin üretilmesi de gerekecektir.
    Böyle bir dönüşüm, bu açıdan da gereklidir.
    Yıllardır yine şehrin göbeğinde, madenciliğin son kalıntılarından olan lavuar kulelerine ve çevresine de St. Louis'deki çelik yay anıttakine benzer bir işlev yüklenerek değerlendirilmesi halinde, Zonguldak'ın da ABD'nin 18. büyük ve güzel kenti St. Louis'e benzetilmesi mümkün olabilecektir. (Hele bir de pahalı dip taramalarıyla yaşatılan liman da doldurulursa!)
    "Köprü, kalsın, kaldırılsın" alternatifleri dışındaki bu önerimin gerçekleşmesini ve köprünün üzerinde; başta görkemli yeni Uzunmehmet Camisi olmak üzere, Zonguldak'ın tüm kent içi camilerini, denizi ve kenti gören bir bölümünde oluşturulacak nefis manzaralı kent kıraathanelerinden birinde (ikram edilen keklerle ya da kendi aldığımız taze simitlerle!) çayların içildiği, balık lokantalarında balıkların yenildiği, hatıra, hediyelik eşya satılan dükkanlarında alışverişlerin yapıldığı günleri (kabul olmayacağını bilsem de!) görme dilek ve dualarımla.