Hazreti Ali, "Sakın insanın iyisi ile kötüsünü bir tutma. Çünkü bu eşitlik; iyileri, iyilikten soğutur. Kötüleri, kötülüklerinde cüretli kılar" demiş.
Bizim Osman Sav, bu sözü almış, kendisini "iyi" sınıfına koymuş, bizi de "kötü" sınıfına koyup, Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz'a çağrı yapmış!
Bu sözü, çevir bizim mesleğe!
"Sakın gazetecinin iyisi ile kötüsünü bir tutma. Az okunanı ile çok okunanı bir tutma. Bu mesleğe yatırım yapan ile internet sitesinden şakıyanları bir tutma. Muhabir istihdam eden ile piyasadan birilerinin sadece sigortasını ödeyenleri bir tutma. Eğer sen sadece internet sitesinden yayın yapan ile matbaa kurup gazete çıkartanı, istihdam yaratanı bir tutarsan, haksızlık yapmış olursun!"
Osman'ın derdi, bizim kadar risk almadan, bizim kadar yatırım yapmadan bizim kadar kazanmak.
Olmaz Osman... Eşitlik, her zaman adalet getirmez!
Mesela, akşam "tefeci" diye internet sitesine haber atıp, sabah kaldıranları görmüyor musun Osman?
Sen, önce, kişisel menfaatin için devlet görevlisine yazdığın ahlaksız yazının hesabını ver!
Sonra Valiye çağrı yap!
Osman'ın yarattığı gürültü, etik kaygılardan değil!
"Ali Rıza Tığ'dan nasıl daha çok kazanırım?" kaygısından!

Kentin yeni sahipleri!
Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde düzenlenen "Müzik Festivali"yle ilgili Zonguldak Valiliği ses çıkartmamış...
Zonguldak İl Sağlık Müdürlüğü ses çıkartmamış...
Tabip Odası açıklama yapmamış...
Kent Konseyi bir eleştiri getirmemiş...
AK Parti, CHP, MHP ve İyi Parti ses çıkartmamış...
Bir tek ve doğal olarak Saadet'in ilçe başkanı konuşmuş!
Ticari düşündüğü için il başkanı bile konuşmamış!
Hatta Osman Sav bile henüz konuya ilişkin saçma sapan bir yazı yazmamış...
Zonguldak'ta kerameti kendinden menkul bir Evrensel Madde Bağımlılığı İle Mücadele ve Eğitim Derneği (EMMED) konsere karşı çıkıyor.
Başkanı da değil!
Orada bir kadın var, o!
Sanırsın kentin sahibi!
Alev ile kafa kafaya vermişler!
Alkole karşı çıkıyorlar!
Konsere karşı çıkıyorlar!
"Corona artar" diyorlar!
Ereğli ve Alaplı'da konser olunca, susuyorlar!
Ama Kozlu'da olunca, Corona Virüs'e dönüşüyorlar!
Bu iki kadının ortak özelliği çok!
İkisi de çok uzun yazıyor!
İkisi de lafı uzatıyor!
Al Alev'i, vur Hülya'ya!
Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş!
Hülya, "Ben istediğim kişiyle beraber olurum. İstediğim kişiden çocuk yaparım. İstediğim kişiyle sevgili olur, koluma takar, tatilimi yaparım" diyor!
Bu kadar özgür!
Ama gençler; konsere gitmesin, bira içmesin, eğlenmesin!
Bunları sadece Hülya yapsın!
Bu kadın, bu köşede yayınlanan fıkralardan bile rahatsız oluyor.
Düşünebiliyor musunuz?
Bazıları da; parkeciyle içsin, hurdacıyla içsin, televizyoncuyla içsin, mobilyacıyla içsin! Hatta ne kadar içtiğini bile bilmesin!
Ama gençler; konsere gitmesin, bira içmesin, eğlenmesin!
Önce siz örnek olun!
Sonra toplumdan aynı davranışı bekleyin!

Günün Fıkrası: Şef ne derse, o olur!
Teksas'ta haydutluk eğitimi gören bir öğrenciyi, azılı haydutların yanına staja verirler. İlk ders olarak bir posta arabası soyulacaktır. Araba durdurulur. Şef haydut, "Herkesi indirin arabadan" der.
Bu sırada stajyer, arabada yaşlı bir ninenin oturmakta olduğunu fark ederek, "Nine otursun bari" der.
Haydutlar, hep bir ağızdan, "Sen karışma... Şef ne derse, o olur" derler.
Bu sefer şef, "Bütün paralarını alın" der.
Stajyer yine atlar, "Yaşlı nineninkileri de mi?" diye sorar.
Haydutlar, yine hep bir ağızdan, "Sen sus... Şef ne derse, o olur" derler.
Bütün paralar alınmıştır. Şef, atına biner adamlarına döner, "Bütün kadınlara tecavüz edin" der.
Tam stajer konuşacakken, nine atılır:
"Sen sus... Şef ne derse, o olur!"