Marmaris İlçe Milli Eğitim Müdürü Züleyha Aldoğan, bir akşamüstü Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne atandı.

Hayırlı, uğurlu olsun... İnşallah çok başarılı olur.

Görevden alınan Ali Tosun da, bir akşamüstü Yalova İl Milli Eğitim Müdürü iken, Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürü oluvermişti.

Bu atamalardan, Zonguldak siyasetinin haberi var mıydı?

Önceden Zonguldak'ta bir "Müdür" değişikliği olacaksa, iktidar partisi milletvekilleri ile il başkanı bir araya gelir, bir isimde anlaşırlardı. O isim, bakanlığa iletilir, atama gerçekleşirdi.

Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne atanan Züleyha Aldoğan'ın Zonguldak'a geleceğinden kimin haberi vardı?

Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer, Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürü Ali Tosun'u aradı.

"Seni görevden alıyorum" dedi.

Yerine Züleyha Aldoğan'ı atadı.

Bakan Özer'in atamayı, Zonguldak'ta bir kişi ile paylaştığını duyduk.

Bu "bir" kişi, "üç" milletvekilinden biri değildi.

Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne atanan Züleyha Aldoğan'ı ziyarete giden ilk isim, AK Parti Zonguldak İl Başkanı Zeki Tosun oldu.

Demek ki, Zeki Tosun'un bu atamadan haberi vardı.

Türkiye'de "Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi" nedeniyle atama şekilleri de değişti.

Bu atamanın Zonguldak eğitim camiasına hayırlı olmasını diliyoruz.

Çamura taş attım, üstüme sıçradı!

Günlerdir yaşanan olayların özeti aslında bu... Çamura taş attım, üstüme sıçradı!

Arkadaş; nasıl bir çamur, nasıl bir balçık, nasıl bir karışım!

Yıka yıka arınmıyor!

Ne demiş Alfred Capus?

"Fırtınanın şiddeti ne olursa olsun, martı sevdiği denizden asla vazgeçmez."

Biz, bu mücadeleden asla vazgeçmeyiz.

Buraya dişimizle-tırnağımızla, kanımızla-canımızla mücadele ederek geldik.

Aşağılarda kendini "fırtına" zannedenlere hatırlatmak istedim.

Zirvede rüzgarlar sert eser.

Ömrümüz, bu rüzgara karşı mücadele etmekle geçti.

Biz; rüzgarı da, fırtınayı da biliriz...

Ama "üstümüze sıçrayacak" diye "taş" atmaktan da vazgeçmeyiz.

Öteki Dünyadan Haberler...

Ertan, Hüdai Abisini görünce ayağa kalktı.

Heyecanlıydı... Ne diyeceğini bilemedi.

Nuri Ağabey, "Hüdai de geldi, kadro tamam" dedi.

Ertan, "Kerim olmadan olmaz... O da gelecek buraya! Ahmet de gelecek!" dedi.

Ortam biraz gerildi.

Hüdai, "Ertan biraz sakin ol" dedi.

Oylama yapıldı... Hüdai Ağabey, başkan seçildi.

Ertan, "Başkanım, bir sonraki dönem ben başkan olayım" dedi.

"Hasan, Erim, Kerim gelmeden ortamı düzeltirim" diye düşündü.

Eline telefonu aldı, Ahmet'e yazdı:

"Gelirken fıstık getir..."

Ahmet sordu:

"Hangisinden?"

Ertan yazdı:

"Sen bilirsin..."

Kıssadan Hisse: Eşek...

Eşek, ağaca bağlıydı... Şeytan, bunu gördü, geldi ipi çözdü!

Eşek, komşunun bostanına girdi, kurusundan-yeşilinden yemeye başladı.

Bostan sahibi çiftçinin karısı, bunu gördü, çok kızdı. Evden tüfeği aldı ve eşeği öldürdü.

Tüfek sesini işiten eşeğin sahibi geldi, baktı ki eşeği öldürülmüş, sinirlendi tabii, çekti tabancayı çiftçinin karısının üzerine boşalttı kurşunları...

Çiftçi, kasabadan dönünce baktı karısı öldürülmüş, o da eşeğin sahibini öldürdü.

Eşeğin sahibinin oğlu, babasını öldürülmüş bulunca, kaptı tüfeği, bostan sahibini ve oğlunu öldürdü.

Bu kargaşanın haberi, tarla sahibinin ailesine ulaşınca hepsi aldılar silahları, eşek sahibinin evini bastılar. Evde kim varsa hepsini öldürdüler, ne var, ne yok talan ettiler, evi yaktılar.

Şeytana soruldu:

"Yahu sen ne yaptın?"

"Hiiiiç... Ben sadece eşeği saldım!" dedi şeytan...

Hisse: Aklıyla-bilinciyle değil, duygularıyla davranan bir toplumu karıştırmak ve yıkmak isterseniz, eşekleri salın yeter...