Biliyorsunuz, Aslan Karadağ ile Akın Kavi, Hal esnafı Lütfi Karadağ'ın işyerinde karşılaşıp tartışıyorlar. Aslan Karadağ, kurusıkı ile ateş ediyor. Akın Kavi, olay yerinden kaçıp polise gidiyor.
Sonra tefecileri yazdığı için saldırıya uğradığını iddia ediyor. Akın Kavi hakkında "koruma kararı" çıkıyor.
Sonra tefecilerle ilgili yazılar bıçak gibi kesiliyor!
Neden mi?
Çünkü Lütfi Karadağ, Akın Kavi ile konuşuyor.
Olay kapatılıyor. Daha mahkeme görülmeden sulh sağlanıyor.
Ama Akın Kavi'nin koruma işini yazan var mı?
Mesele "koruma" değilmiş yeğen!
Siz hala anlamadınız mı?
Mesele, "tefecilik" de değilmiş!
Siz hala anlamadınız mı?

Zonguldak'ı ihmal ettik...

Zonguldak Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Hakan Kutoğlu aradı.
"Ne var, ne yok?" diye sordu.
"Mücadeleye devam" dedik.
"Kendi sorunlarınızdan kentin sorunlarıyla ilgilenmiyorsunuz" dedi.
Ne kadar haklı...
Saçma-sapan gündemle, bizim de gündemimizi değiştiriyorlar.
Hakan Kutoğlu'na, "Hocam, sizin gündeme getireceğiniz konuları, kamuoyuyla paylaşmaya hazırız" dedim.
Zonguldaklı olmayanlar, "Zonguldaklıyım" diyemeyenler yüzünden Zonguldak'ı ihmal ettiğimizin farkındayım.
Eşinden boşananlar, boşanmaya çalışanlar, dolandırıcılık yapanlar, imar kirliliğine neden olanlar, imar rantı yaratmaya çalışanlar, 200 liralık ceza için ortalığı ayağa kaldıranlar yüzünden Zonguldak'ı ihmal ettik.
Telafi için Başkan Hakan Kutoğlu'na söz verdim.
Biz, Zonguldak için verilecek her türlü mücadelenin en önünde yer alırız.
Buradan bir kez daha hatırlatalım istedim.

Ragıp Bayraktar neden bağırıyor?

Pusula ve Ali Rıza Tığ'a yönelik saldırılara tek tek yanıt verelim.
İyi Parti Zonguldak Kurucu İl Başkanlığı da yapan müteahhit Ragıp Bayraktar ile ilk temasımız, eşi Zerrin Bayraktar'ın şartları uymadığı halde "Valilik oluru" ile Zonguldak Merkez Halk Eğitim Merkezi Müdürü olmasıyla başladı.
Biz, bu atamanın nasıl olduğuyla ilgili yazılar yazınca, Ragıp Bayraktar ofise geldi. Çıkarken, cebinden sadece 50 lira çıkarttı, "Cebimde bundan başka param yok. Olsa, sana yardımcı olurum" dedi. Ben de kendisine para verebileceğimi söyledim.
Sonra karı-koca birlikte İyi Parti'den milletvekili aday adayı oldular. Sonra partinin borçlarını ödemediği ortaya çıktı. Sonra eşiyle arası açıldı. Sonra yaptığı inşaatlarda parasını aldığı daireleri teslim etmediği ortaya çıktı. Sonra eşi, kendisini aldattığı iddiasıyla Ragıp Bayraktar'a dava açtı.
Ragıp Bayraktar hakkında parasını aldığı halde teslim etmediği daireler nedeniyle Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu.
Biz de bu haberleri yaptık.
"Ali Rıza Tığ benden para istedi. Vermediğim için beni yazıyor" demek, deli saçması...
Gerçi, karısını aldatan bir kişi için müşterisini aldatmak daha kolay değil mi?
Hele kamuoyunu aldatmak çok daha kolay!
Zonguldak'ta böyle gazeteciler olduktan sonra!

Osman Sav, Pusula'dan neden ayrıldı?

Zonguldak'ta kalemi en kötü gazetecilerden biridir, Osman Sav...
Haber dili çok kötüdür. Köşe yazısı dili daha da kötüdür.
Dilinde hiç lezzet yoktur. Kelime haznesi çok dardır.
Üstelik çok da tembeldir.
Osman, Pusula'da çalışırken, Pusula'dan teklif aldığı halde BAKKA'dan kendi adına iş aldı.
İşi yapmak için Genel Müdürümüz Bayram Tomakin'e, "Gel bu işi yapalım, beraber kırışalım" dedi.
Bayram, teklifi kabul etmedi. Osman da işi yapamadı.
BAKKA sıkıştırınca, Osman'ın aldığı işi Bayram yapıverdi.
Parayı Osman aldı. İşine son verildi.
Olayın tanıkları; İlknur Yılmaz ve Bayram Tomakin...
Osman'ın tanığı ise, Kadir İnanır!
Osman Sav, kişilik haklarına saldırmadığını, belden aşağı yazmadığını söyler.
Ama Valilikte bir müdüre hem hakaret etti, hem de aşağılık bir iddiada bulundu.
Ve ceza aldı. Ama bunu saklıyor.
Ama Basın İlan Kurumu, Pusula'ya ceza verse, hemen yazıyor.
Halkın Sesi'ne verince, yazmıyor!
Biz yanlış yazabiliriz...
Ama yalan yazmayız.