Osman'ın kötü bir gazeteci olduğunu hep yazdım.

Hakkımda iftiralarda bulunan bir FETÖ şüphelisinin, "Vali Bey beni çağırsın, anlatayım" sözlerini haber yapmış.

Osman'da biraz gazetecilik olsa, "Bu şikayetin muhatabı Vali Mustafa Tutulmaz değil, Cumhuriyet Başsavcılığı'dır. Sen Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulun. O dilekçeyi bana getir. Ben de haber yaparım" demesi lazım.

Osman, bunu düşünemeyecek kadar kötü bir gazetecidir.

Ben olayın aslını size anlatayım...

Osman'ın haber yaptığı Belediye Başkanı eskisi, önce işini bozdu, sonra yuvasını!

İnşaat malzemeleri satıyordu. Parayı önceden alıyor, malı vermiyordu.

Şikayetler; İl Başkanına, Milletvekillerine ve Genel Merkeze kadar ulaştı.

Bu arada, özel hayatı da karıştı!

Dönemin İl Başkanı, partili bir Belediye Başkanını, Osman'ın haber yaptığı Başkana gönderdi.

"Ekonomin bozuk olabilir. Ama aile hayatını bir düzene koy. Hiç olmazsa, seçime kadar eşin evde dursun" dedi. Çünkü Başkan, "Artık beni daşıyamaya..." diyerek eşini evden kovmuştu.

Osman'ın haber yaptığı Başkan, "Benim özel hayatıma kimse karışamaz" diyerek görüşmeyi sonlandırdı.

Karışmadılar... Ama aday da yapmadılar.

O da gitti, başka partiden aday oldu.

Beldede oturan birilerini FETÖ'ye ait kitapları yakarken yakaladılar.

Osman'ın haber yaptığı Başkan, olaya öyle bir müdahil oldu ki, savcıyla görüşmeye bile gitti.

Sonra bu Belediye Başkanı da gözaltına alındı, tutuklandı.

Biz bu Başkanın FETÖ'den gözaltına alındığını ilk o zaman yazdık.

Öncesinde FETÖ'yle ilgili tek bir satır haberimiz yok.

Başkanın bize kızgın olmasının nedenini anlatayım...

AK Parti'nin anketlerini ben yapıyordum.

O beldede anket yaptım.

Seçimi; iş hayatı ve aile hayatı bozulan, özel hayatı renkli bu kişinin kazanacağı net bir şekilde belliydi.

AK Parti, bu Başkanı seçimi kaybetme pahasına aday yapmadı.

Ama Başkan, bizim anketlerle aday olamadığını sandı.

Oysa anketlerde açık ara seçimi kazanacağı görülüyordu.

Başka partiden seçime giren ve seçimi kazanan bu Başkan rahat durmadı.

En sonunda, başında FETÖ kabağı patladı.

Ama Başkan, aslında "FETÖ'cü" değil, "GOETHE'ci"dir.

"FETÖ"den değil, "GÖTE"den gitti.

"Benden para istedi, bana şantaj yaptı" iftirasını ispatlamakla mükelleftir.

Benim tanığım, dönemin AK Parti İl Başkanı ve görüşmeye giden Belediye Başkanıdır.

Hodri meydan...

Hem Osman'a...

Hem o Başkana...

Şimdi diyeceksiniz ki:

"Osman, bu haberleri niye yapıyor?"

Osman, geçenlerde bir dava kaybetti.

Valilikteki bir bürokrat hakkında aşağılık bir iftirada bulundu.

Bu bürokrata ve mahiyetinde çalışan memura belden aşağı vurdu.

Mahkeme, Osman'ı suçlu buldu.

Ben de bunu yazdım... Çıldırdı!

Bir de aylarca "reklam vermiyor" diye yazdığı işadamı vardı.

Onu da hatırlatınca, kuduruyor.

Osman...

Beni yapmadığın bir şeyle suçla!

Azıcık zeki ol!

Vali Mustafa Tutulmaz'a "yağcılık yapacağım" diye bu kadar küçülme!

Bana, "FETÖ'den ceza alan adamın akaryakıt istasyonundan yakıt alıyorum" diye kızıyor!

Üstelik tüm Zonguldak, o istasyondan yakıt alıyor!

Ama sen FETÖ'den tutuklanan bir kişinin sözlerine itibar edip, manşet atıyorsun!

Bu ne yaman çelişki Osman!

Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz, Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti'ndeki tarihi konuşmasında, "Basının dördüncü kuvvet olmasında şantaj yok. Basının, başkasının yerine geçerek karar vermesi yok. Dördüncü kuvveti, ekonomik çıkarları, kişisel çıkarları ön plana çıkararak çalışmak ve yazmak yok" dedi.

Osman, Vali Mustafa Tutulmaz'ın "şantaj" sözünü benim için söylediğini iddia ediyor.

Vali Mustafa Tutulmaz'ın söylediği "şantaj" konusu bizimle ilgili değil. O günlerde ve devamında, bir şirketin lehine günlerdir yayın yapan, kendisini kamu görevlilerinin yerine koyan gazeteciler için söyleniyor.

Ama Osman'ın zekası bunu bile anlamıyor.

Osman, yazıları sabahtan yaz!

Öğleden sonra anlamıyorsun, yazamıyorsun!