Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş, 17 Nisan 2020 tarihinde sağlık çalışanlarının kendilerini koruyamadıklarını ve yük olduklarını söyledikten sonra ortalık karıştı.
Bu haberi ben yaptım. Türkiye ayağa kalktı.
Ulusal yayınlar olayı manşetlerine taşıdı.
Sosyal medya yıkıldı.
20 gazetecinin bulunduğu toplantıdaki o sözleri, orada bulunmadığım halde kayıtlamış ve haber yapmıştım. Bir gazeteci için bundan daha büyük mutluluk olur mu?
Tabi ki bu durum, bizimle aynı işi yaptığını sanan kişileri rahatsız etti.
Haber atlamanın dayanılmaz ızdırabı ile olaya başka anlamlar yüklemeye çalıştılar.
Ama atı alan, Üsküdar'ı geçmişti.
Bir hafta sonu telefon geldi. Telefondaki isim şöyle dedi:
"Az önce Vali Bey (Erdoğan Bektaş) aradı. Canı çok sıkkındı. 'Ali Rıza Tığ bu işi niye uzatıyor?' dedi. Ben de 'Sayın Valim, Ali Rıza Tığ bizim arkadaşımız. Oturur, konuşuruz' dedim. Biz birazdan Ilıksu'ya geçeceğiz. Sen de gelir misin?"
Ben gittiğimde herkes oradaydı.
Vali Bey'in canı çok sıkkındı. Bir süre sonra gergin hava dağıldı. Gırgır başladı.
O kasvetli hava gitti, fıkraların-esprilerin havada uçuştuğu bir karantina gününe dönüştü.
Bizim yaptığımız haber de konuşuldu.
Haberin bir gazetecilik başarısı olduğunu anlattım.
Yenildi, içildi, sohbet edildi. Hiçbir pazarlık olmadı.
Ne koruma konusu, ne bundan sonraki haberler, ne başka bir şey.
Zaten benim o dönemde koruma kararım vardı.
O görüşmeden sonra Pusula'nın internet sitesinden tek bir haber, tek bir köşe yazısı kaldırılmadı.
Birkaç gün önce "Derhal istifa etmeli" dediğim Vali Erdoğan Bektaş'ın yaşadığı travma beni etkiledi.
İnsani olarak frene bastım.
Bana hiçbir tavsiyede bulunulmadı.
AK Parti Zonguldak Milletvekilleri, Erdoğan Bektaş'ın görevden alınması için iki kez İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya gitmişlerdi.
Vali Erdoğan Bektaş'ın görevden alınacağını biliyordum.
Daha yumuşak bir politika izledim. Vali Erdoğan Bektaş, merkeze alındı.
O gün orada konuşulanları kamuoyu ile paylaşmak benim görevim değil.
Ben, o toplantının sahibi değil, misafiriydim.
Ben, söylemek istediğim her şeyi Vali Erdoğan Bektaş'ın yüzüne söyleme fırsatı buldum.
Vali Bey de söylemek istediklerini söyledi.
Ne ben bir şey istedim, ne benden bir şey istendi.

Vali Bey ne dedi, bunlar ne anladı?
Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz, Elmas TV ve Tempo Gazetesi'nin son dönemdeki yayınlarını sert bir şekilde eleştirdi.
Ancak bu iki yayın, Vali Mustafa Tutulmaz'ın sözlerinden ders çıkaracakları yerde, "Ben istediğim kişiyle beraber olurum. İstediğim kişiden çocuk yaparım. İstediğim kişiyle sevgili olur, koluma takar, tatilimi yaparım" diyen Hülya Özçelik adlı kadının sosyal medya paylaşımlarıyla algı oluşturmaya çalışıyorlar.
Tempo, sendika başkanını ismiyle, fotoğrafıyla "Eşiyle sevgilisini alıp Kızılcahamam'da tatil yaptı" diye haber yaptı. Alacağı ceza aklına gelince, haberi kaldırıp topu editöre attı!
Elmas TV, bir il müdürü ve kadın yardımcısını fotoğrafıyla, ismiyle basıp, "Aralarında ilişki var" diye yazdı. Sonra haberi kaldırmak zorunda kaldı!
Yazdığım köşe yazıları arşivde duruyor. Hepsini ben yazdım. Yine olsun, yine yazarım.
Yalnız Vali Mustafa Tutulmaz'ın şikayet konusu bu değil.
Vali Bey diyor ki:
"Bir koruma nasıl alınır, nasıl verilir? Bana sorarsınız ya da Emniyet Müdürüne sorarsınız... Bir Vali öyle bir kişiye 'koruma verdim' diyerek koruma veremez. Koruma, bir kişiye en az altı ay için verilir. Bir Koruma Kurulu vardır ve Koruma Kurulu bunu inceler. Koruma Kurulu'nun verdiği karar, İçişleri Bakanlığı'na gider. İçişleri Bakanlığı'nın yanı sıra bir başka kurul daha vardır. Bu kurul da bunları yeniden ele alır. Vali, öyle bir kişiye 'koruma verdim' diyerek koruma verilmez. Bir vali 'senden korumayı aldım' demekle de korumayı alamaz."
Vali Bey diyor ki:
"Sanki tefecilik buraya bir ay önce geldi. Bazı basın öyle bir havaya girdi. Bu güne kadar o yazıyı yazan veya 'tefeci şu' diyen herkes emniyete çağrılıyor, savcılık tarafından talimat veriliyor ve ifadesi alınıyor. Hepsi ifadelerinde, 'diyorlar, duydum, öyle dedikleri için yazdım, öyle söyledikleri için söyledim' diyor. Kimden duydun? Yok! Kim söyledi? Yok! Böyle bir şey olmaz. Eğer sözünün arkasındaysan, sonuna kadar duracaksın. Duramıyorsan, susacaksın. Bu şudur; şimdi kafada bir şey var, biriyle cenge giriyor ve bir tarafa devleti, polisi, jandarmayı, valiyi alacak, gücü devşirecek, hücum ederek öbürküne gidecek."
Bir gazeteci, başka bir gazeteci hakkındaki koruma kararının kaldırılması için Vali'ye şantaj yapamaz.