Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz, Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti'nin olağan genel kurulunda, son günlerde yaptıkları yalan haberlerle huzursuzluk yaratan, devlet kurumlarını, yöneticilerini hedef alan kişileri ve yayınları örnekler vererek, sert bir dille eleştirdi, uyardı.
"Pusula Gazetesi İmtiyaz Sahibi" sıfatıyla yaşadığımız saldırılar ve aldığımız tehditler nedeniyle verilen "koruma" kararını dillerine dolayan ve Vali Mustafa Tutulmaz'a yönelik ağır eleştiriler yapanlar vardı.
Vali Mustafa Tutulmaz, "Bir koruma nasıl alınır, nasıl verilir? Gazeteci arkadaşlarımızın araştırması lazım. Bana sorarsınız ya da Emniyet Müdürüne sorarsınız, 'Nasıl alınır, nasıl verilir' diye... Bir Vali öyle bir kişiye 'koruma verdim' diyerek koruma veremez. Koruma, bir kişiye en az altı ay için verilir. Bir 'Koruma Kurulu' vardır ve 'Koruma Kurulu' bunu inceler. Kurul, bunu inceledikten sonra ya 'hayır' der ya 'evet' der. Koruma Kurulu'nun verdiği karar, İçişleri Bakanlığı'na gider. İçişleri Bakanlığı'nın yanı sıra bir başka kurul daha vardır. Bu kurul, bunları yeniden ele alır. Vali, öyle bir kişiye 'koruma verdim' diyerek koruma veremez. Bir vali 'senden korumayı aldım' diyerek de korumayı alamaz. Kurallara uymak zorundayız. Biz; doğruluğun, hakikatin, güzelliğin ve Zonguldak'ın çıkarlarının yanındayız" dedi.
Bize saldırmak için koruma kararımızın kaldırılmasını bekleyenler sanırım tatmin olmuştur.

Elmas TV ve 'tefecilik' konusu...
Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz, "tefecilik" haberleri yapanlarla ilgili de şöyle konuştu:
"Bir diğer husus, tefecilik... Sanki tefecilik buraya bir ay önce geldi. Bazı basın, öyle bir havaya girdi. Bugüne kadar o yazıyı yazan veya 'tefeci şu' diyen herkes emniyete çağrılıyor, savcılık tarafından talimat veriliyor ve ifadesi alınıyor. Hepsi ifadelerinde, 'diyorlar, duydum, öyle dedikleri için yazdım, öyle söyledikleri için söyledim...' diyor. Kimden duydun? Yok! Kim söyledi? Yok! Böyle bir şey olmaz. Eğer sözünün arkasındaysan, sonuna kadar duracaksın. Duramıyorsan, susacaksın. Bu şudur; şimdi kafada bir şey var. Biriyle cenge giriyor ve bir tarafa devleti, polisi, jandarmayı, valiyi alacak gücü devşirecek, hücum ederek öbürküne gidecek. Kusura bakmayın. Biz, hiç kimsenin yanında da olmayız, karşısında da olmayız. İçinde olan arkadaşlarımız varsa da, tuttuğumuz gün kapının önüne koyarız. Kamuda yanlış yapan varsa, bana yazın. Kimseye meydan bırakmayız. Hukuku ön planda tutan, hakkı, adaleti ön planda tutan bir anlayışla idare etmeye çalışıyoruz."
Daha ne desin?
Tefeciden para al, ödememek için tefecileri yaz!
Tefeci parayı isteyince, cırla!
Artık herkes aklını başına devşirsin.
Önce tefeciyle kavga et, devleti ayağa kaldır. Sonra tefeciye git, "baba" de, özür dile!
Kimse kişisel çıkarları için devleti, kurumları ve yönetenlerini kullanamaz.
Devlet de, buna izin vermez.

Rezil yayıncılık!
Son günlerde bize yönelik organize saldırı içinde olan internet sitelerinin rezil yayınlarını takip ediyor musunuz?
Biri, "Sendika başkanı, eşi ve sevgilisiyle tatile gitti" diye isim vererek, açık açık yazdı!
Sonra "Editör yanlışlıkla yayına vermiş" dedi!
Diğeri, kurum ve kişi adı vererek, bir il müdürünün, aşk yaşadığı kadını kendisine yardımcı olarak atadığını yazdı!
Ve sonra iki haber de yayından kaldırıldı.
Bu yayınlar, son dönemde bize her türlü iftirayı atıyorlar!
Bizi, "özel hayat" haberleri yapmakla suçluyorlar.
Allah aşkına, Pusula'da ya da bu köşede böyle rezil haber gördünüz mü?
İspatsız, delilsiz, deli saçması iddialar, kişilerin fotoğrafları ve isimleriyle yayınlanır mı?
Kulis haberi olacak bilgiler, manşete taşınır mı?
Ne diyelim?
Körle yatan, şaşı kalkar...
Pusula'ya öykünürken, batağa saplandılar!

Filyos neden gündem?
Filyos'ta korkunç bir rant var.
Eğer başarabilirlerse, 40 milyon dolarlık bir rant çıkacak ortaya...
Günlerdir çıkan gürültünün nedeni bu...
Basının birbirine girmesinin nedeni de bu...
Devlet bunu biliyor.
O nedenle 40 milyon dolarlık rantın bir tarafı devlete gidip, "Biz yazdırmıyoruz" dedi.
Ama belediye başkanı hakkındaki şikayet konusu dilekçe, bu kişiler tarafından verilmiş.
Bizim hedef olmamızın nedeni de bu...
Koruma kararımızın kaldırılmasını isteyenler de bunlar...
Yazdıranlar da bunlar.
Pusula'yı ve Ali Rıza Tığ'ı itibarsızlaştırıp yazdıklarını etkisiz kılmak için yapılan bu çabaların devletimiz de farkında.
"Koruma kalksın, Ali Rıza Tığ'a saldıralım, bir daha bizi yazmasın!"
Türkçesi bu!