Pusula, neden ısrarla bu yayın anlayışına devam ediyor?
Bizim felsefemize göre; "kadın" varsa "para" vardır, "para" varsa "kadın" vardır.
Parayı takip etmek zordur. Ama kadını takip etmek kolaydır.
Şair Hanifi Kara, şöyle demiş:
"Adabın gereği bu, bazı şeyler izlenmez
Çok şeyler gizlense de, aşk, öksürük gizlenmez"
Bir kamu görevlisi, bir siyasetçi; kamu kaynaklarından istifade edip haksız kazanç elde ediyorsa, "bunu tespit etmeniz", yazarsanız "ispat etmeniz" mümkün olmayabilir.
Ama bir kişi, haksız para kazanmaya başlamışsa, hayatındaki ilk değişiklik kıyafetleridir. Oradan çok şey çıkartamazsınız. Geriye "kadın" kalır. Çünkü şairin dediği gibi aşk gizlenmez.
Biz bu tür yayın yapınca "özel hayat" vurgusu yapılıyor.
Biz, kimsenin özel hayatına karışmıyoruz.
Biz, kamunun kaynakları ile yaşanan özel hayata karışıyoruz.
İSKİ skandalının nasıl ortaya çıktığını hatırlıyorsunuz, değil mi?
Örneğin, bir belediye başkanı, aşk hayatını renklendirmek isterse, yaklaşık 10 bin lira olan maaşı bu hayata yetmez. Mecburen kaynak yaratacak. Belediye, iş yaptığı müteahhitlerden kesintiler yapacak. Parayı bulacak. Müteahhit de oradan-buradan kısacak, işi bitirecek. Başkanın kişisel zevki için parke düzgün döşenmeyecek, altyapı sağlam yapılmayacak, asfalt düzgün serilmeyecek, istinat duvarı sağlam olmayacak.
Siyasetçi rüşvet alırsa ve bunu alışkanlık haline getirirse, mutlaka hayatında değişiklikler yapar. Siyasetçiyi para alırken yakalamak zordur. Ama kadınla yakalamak kolaydır.
Bizim yaptığımız iş, tam da budur. İtiraf etmek gerekirse, biz de işin kolayını seçiyoruz.
Yoksa derdimiz insanların özel yaşamına müdahale etmek değil.
Yolsuzluk ve hırsızlığın önüne geçmek...
"Para: olmadan "kadın", "kadın" olmadan "para" olmaz.
"Kadın" derken biz, bu işleri alışkanlık haline getiren "avcı" kadınlardan söz ediyoruz.
Biz, hayatın olağan akışında yaşanan ilişkileri sayfalarımıza konu etmiyoruz.
Kamunun kaynaklarıyla yaşanan ilişkileri konu ediyoruz.
Anlamak isteyenler için yaptığımız ve yapmaya çalıştığımız yayıncılık bu...
Biz, kamunun denetim mekanizması gibi çalışıyoruz. Ama bunu resmi yoldan değil, magazinsel yoldan yapıyoruz. Üstelik isim vermeden, aileleri rencide etmeden, konunun muhataplarının, ilgi duyanların ve yetkililerin anlayabileceği şekilde yazıyoruz.
En çok sorulan soru şu:
"Bu işin ekonomik rantı var mı?"
Kimse ortaya çıkıp, bu yazıdaki kişinin kendisi olduğunu söylemez.
O nedenle bu işin ekonomik rantı olmaz.
Kişi, kendisine çeki-düzen verir.
Aynı yolda yürüyenler, başlarına nelerin geleceğini bilir.
Benim adım Hıdır, elimden gelen budur!

Ah Encila...
Yıllar önceydi...
İktidar partisi yöneticisi, parti memuru gibiydi.
Partide her şey ondan sorulurdu.
İl başkanı öyle yetkilendirmişti.
Bir gün partiye yabancı uyruklu bir kadın geldi. Özel görüşme talep etti.
Parti yöneticisi, bu kadınla parti içinde bir odada özel görüştü.
Çünkü aynı kadın ile aynı odada daha önce de görüşülmüştü.
Kadın, odadan hızlı bir şekilde çıktı. Başından geçenleri bir arkadaşına anlattı.
O kişi bize ulaştı. Biz de kadına ulaştık. Ah Encila!
Bu dindar parti yöneticisi hiç uslanmadı.
Geçenlerde bilgisayarında oynarken, karşısındakine mahrem yerlerini göstermiş!
Karşı taraf da bu dindar eski parti yöneticisini kıstırmış!
Yüklü bir bedel ödeyerek rezil olmaktan kurtulmuş.
Yani o öyle sanıyor!
Gazipaşa'da herkes bu olayı konuşuyor!
"Eline, beline, diline sahip olacaksın" diye bize nutuk atan dindar abimiz, hiç bir şeyine sahip çıkamıyor!

Pusula neden çok okunuyor?
Zonguldak'ın en çok tıklanan internet sitesinin Pusula olduğunu hepiniz biliyorsunuz.
Peki, bunun nedenini biliyor musunuz?
Bu durumu sadece magazin haberlerine bağlama seviyesizliğine düşenler oluyor.
Onlara bir şey demeyeceğiz.
İnternet sitemize günlük atılan haber sayısından haberiniz var mı?
Bu siteye kaç kişinin emek verdiğinden haberiniz var mı?
Sıcak olaylardaki hızımızdan, haber kaynaklarımızın genişliğinden haberiniz var mı?
Birileri, bizim haber kaynaklarımızı kesecekmiş ve bizi internette geçecekmiş!
Zeka seviyeniz için ayakkabı numaranıza bir daha bakmanızı tavsiye ediyorum!