Bayram öncesi.
Fırtına.
Yağmur.
Sel.
Dereler taştı.
Yollar çöktü.
Özel idare devreye girdi.
Yıllardır yapılamayan yollarda çakıllama yapıldı.
İş makinaları düzenleme yaptı.
Kısacası.
Sel oldu.
Yollar çöktü.
Daha iyisi yapıldı.
Demek ki...
İsteyince oluyormuş.
Hemen oluyormuş.
Soru şu...
O zaman yıllardır bu insanlara yapılan işkence niye?
Bunun müsebbibi kim?

Bu yol kimin?
Dedelerimiz ormanı kesmiş.
Tarla yapmış.
Ekmiş, biçmiş.
Geçen zamanda tahıl para etmeyince...
Hayvancılık bitince...
Arazilerin çok büyük bölümü fındık olmuş.
Burası ayrı konu.
Yerleşim de ona göre olmuş.
Evler birbirinden uzak.
Mahalleler uzak.
Herkes arazisinin başına bir ev yapmış.
Sonra aile büyümüş.
Büyüdükçe araziler bölünmüş.
Hane sayısı artmış.
Ulaşım gelişmiş.
Eskiden insanların kazma kürek ile yaptıkları patika yollar...
Şimdilerde araç yolu oldu.
İşin ilginci.
Bu yolları da vatandaşlar imece usulü yaptı.
[*][*][*]
Buraya kadar her şey çok güzel.
Öyle olmasa da sorun yok.
Neden?
Vatandaş kendi yağıyla kavrulmuş.
Sorun bundan sonrasında...
Mahalleler yol yapılsın istiyor.
Yetkililer resmiyete bakıyor.
- Burada yol yok.
- Burası orman yolu.
- Burası Özel İdare'nin yol ağında yok.
Bunların hepsi faso fiso.
İşten kaytarma.
Sorumluluktan kaçma.
Vatandaşa Türkiye Cumhuriyeti kimliğini veriyorsan.
Hizmeti de getireceksin.
Özel İdare bu devletin kurumu.
Orman Bakanlığı da bu devletin kurumu.
Gerekli düzenlemeyi yaparsın.
Daha net yazalım.
Eğer bir yerde yerleşim varsa.
Oranın yolunu Orman Bakanlığı'ndan alırsın.
Özel İdare'nin yol ağına eklersin.
Sonra da hizmeti götürürsün.
Vatandaşın duasını alırsın.
Yoksa...
Haktır.
Kamu hakkıdır.
Kul hakkıdır.
Birde üstüne beddua alırsın.
Sonra mutsuz yaşarsın.
Yetmez...
İlahi huzurda hesabını verirsin.
İlahi huzur kısmı sizi bağlar.
Bizi ilgilendiren kısmı şu...
Eğer bir makamda oturuyorsan.
Sorumluluğunu yerine getireceksin.
Kısa ve net...
Hizmet edeceksin.