Ne ayranım dökülsün,
Ne pantolonum dikilsin!
Zonguldak'ta siyaset yapmayı düşünen bazı isimler, değişik hal ve hareketler sergiliyor.
Parti geleceğine aykırı işler yapıyorlar.
Kimisi de, şeyinde boncuk var sanıyor! Bence boncuk değil, pırlanta var! Sensiz olmaz!
"Ne ayranım dökülsün, ne pantolonum dikilsin" diyorsun!
Senin ayranın döküldü!
Pantolonun dikilecek!
Yukarılarda viskiyi iç, aşağılarda "Allah-kitap-ezan" git!
Seni sivrisinek gibi o cama yapıştırmak boynumuzun borcu oldu.
Haydi hayırlı taşlar, traşlar!

69 Ahmet!
Biri 657'ye tabi ise, valinin müdürü olmalı, değil mi?
Ama o, Sami'nin müdürü!
"Niye böyle yapıyorsun?" diye soranlara, "Sami abim öyle dedi" diyecek kadar yüzsüz!
"Bu iş, senin görevin mi?" diyenlere, "Sami abim akşam öyle dedi" diyormuş!
69 Ahmet!
Sami Abin sana sürekli dolma yediriyor!
Niye biliyor musun?
"Dolmayı yut, dilini tut" diye!
Ama sen gevezelik yapıyorsun!
Sus Ahmet, sus!
Tut Ahmet, tut!
Ye Ahmet, ye!

Makineli tüfek gibi!
Tosuncuk, panikle muhtarı aramış.
"Çabuk gel, beni makineli ile taradılar."
Muhtar, "İyi misin, sana bir şey oldu mu?" demiş.
Korkudan duvarın dibine sinen tosuncuk, "Yerimden kalkamıyorum" demiş.
Muhtar, emaneti beline takıp tosuncuğun evine gitmiş.
Kuş seslerinden başka bir şey yok.
Kapıyı tıklamış, açan yok.
Omuz vurmuş, içeri girmiş.
Bakmış, tosuncuk yerde yatıyor.
"Nerden ateş ettiler?" demiş.
"Arkadan" demiş, tosuncuk.
Ama muhtar, evdeki kötü kokuyu hemen almış.
"Hangi arkadan?" demiş, muhtar.
Tosuncuk yanıt vermeden, muhtar durumu anlamış.
Tosuncuk, gaz çıkartınca, kendisine ateş edildiğini düşünmüş.
Korkudan altına yapmış.
Sesleri de, makineli tüfek sesi sanmış!
Pencereleri açmışlar!
Ortalığı toparlamışlar!
Evin her tarafına bir tabanca koymuşlar.
Bir daha ateş eden olursa, karşılık verecekmiş!
Muhtarla öyle anlaşmışlar!
Ama mabada bir çözüm bulamamışlar!
Ya yine gaz çıkartırsa?
Ya yine ishal olursa?
Tosuncuğun sıtkı sıyrıldı!
İnşallah sonu Sıtkı gibi olmaz!
Önümüz bayram!
Osman'ın çocukları havai fişek-kız kaçıran filan atarsa, ne olacak?
"Muhtar koş, bu kez füzeyle saldırdı şerefsizler!"

Kıssadan Hisse: Adam ve gölgesi...
Gölgesini yakalamaya çalışan ilginç bir adam vardı. Bir-iki adım atar, ama gölge ondan kaçar. Hızını artırır; gölge de öyle. En sonunda koşmaya başlar; gelgelelim o ne kadar hızlı koşarsa, gölge de öyle yapar, sanki bir hazineymiş gibi ondan vazgeçmez. Ama durup bir bakın! İlginç arkadaşımız birdenbire arkasını dönüp uzaklaşır.
Arkasına bakar; artık gölge onun peşindedir.
Çoğu kez gördüğüm kadarıyla kadınlar da bize aynı şekilde davranır. Bir adam bütün gücüyle tanrıçayı yakalamaya çalışır ve yalnızca zaman kaybeder. Bir başkası kadından kaçar; ama hayır, kadın onu izlemekten zevk alır
(Masallar/Ivan Kriloff)