Misafirlik.
Çat kapı.
Önceden aramak.
- Müsait misiniz?
Sormak.
Öyle bir durum yok.
Özellikle komşunun evinde olağandışı bir hareket varsa.
Mutlaka komşu orada kendini gösterir.
Mesela...
Askere giden, gelen.
Gurbetçilik de bu kategoriye girer.
Doğum...
Ölüm...
Hastalık...
Düğün...
Bayram...
Söz, nişan, kına...
İş güç yoğunluğu.
Kış hazırlığı.
Komşuluğu göstermenin tam zamanıdır.
Eskiden mutfaklarda 'terek yanı' vardı.
Duvara asılı birkaç raf.
Adı terek.
Kap kacaklar oraya dizilir.
Kazanlar, tencereler altında veya yakınında olur.
Ekmek teknesi...
Kumanya dolabı...
Oradadır.
Misafirliğe gidecek kimse, terek yanına geçer.
Komşuda bulunmayan bir gıda maddesinden alır.
Bu da demek ki...
Komşu komşunun eksiğini ve ihtiyacını takip eder, bilir.
Giderme yönünde çaba harcar.
Habersiz çalar komşunun kapısını.
Bazen evde kimsenin olmaz.
Bu kez adres değişir.
Başka bir komşunun kapısını çalar.
Kimse komşuya eli boş gitmez.
En azından bir dilim çörek keser...
Veya saçta pişirmişse ekmeğini.
Bazlamasını alır.
Bir beze sarar öyle gider.
Eğer komşunun ineği sağılmıyorsa. (Sütten keşilmişse)
Süt, yoğurt götürür.
Misafirliğe gitmese de ona mutlaka evin küçük çocuklarının eline bir bakraç süt verir, gönderir.
Kış hazırlığında birbirlerine omuz verirler.
Düğünler de öyle...
Davetler de öyle.
Ne zaman iş yoğunlaşmışsa.
Komşu hayatın akışında yorulmaya başlamışsa...
Diğer komşu varlığını gösterir.
Onun haricinde herkes kendi işinde gücünde...

[*] [*] [*] [*]
Şimdilerde bu sistem çöktü.
Son kalıntılarını da çoluk - çocuk silip atıyor.
İnsanlar da eski insanlar değil.
Alternatifleri var.
Önceden komşu komşusunu külüne muhtaç idi.
Demir kapı ağaç kapıya muhtaç.
Şimdiler de herkes bankalara muhtaç.
Varsa kredisi...
Ağa da o...
Bey de o...
Komşunun ihtiyacını bilmek bir yana...
Artık komşunun adını bilmiyorlar.
Yüzünü görmüyorlar.
Nereden biliyoruz?
Birlikte yaşıyoruz...