Devlet, Sami Aydın'ın TTK Memurlar Derneği Lokali'nde imar kirliliğine neden olduğunu tespit etmiş mi? Etmiş!
Sami Aydın'ın yaptığı kaçak yapılar için yıkım kararı vermiş mi? Vermiş!
Sami Aydın'a imar kirliliğine neden olmaktan hapis cezası vermiş mi? Vermiş!
Sami Aydın, bu nedenle Beycuma Cezaevi'nde hapis yatmış mı? Yatmış!
Sami Aydın, cezaevinden çıktıktan sonra kaçak yapılaşmaya devam etmiş mi? Etmiş!
Bu da tespit edilmiş mi? Edilmiş!
Yeniden para cezası verilmiş mi? Verilmiş!
Sen tüm bunları haber yapmamışsın...
Bu haberleri yapan gazeteciye laf etmişsin...
Gitmişsin, orada bedava organizasyon düzenlemişsin...
Üstüne üstlük yaşanan tüm bu yasadışı süreci, Zonguldak'a ve Zonguldaklıya hizmet olarak görmüşsün...
Sen gazeteci değil, soytarısın.
Bu kaçak yapılaşmayı, imar kirliliğini, yasa dışılığı, şehir eşkıyalığını savunmak; gazetecilik değil, olsa olsa şovenistliktir.
Zonguldak Adliyesi orada...
Herkes elindeki bilgi, belge ve kamera görüntülerini cumhuriyet savcısına teslim edebilir.
Biz; bildiklerimizi, duyduklarımızı, inandıklarımızı bu köşeden yazmaya devam edeceğiz.
Görüşemediği, reklam alamadığı işadamına aylarca yazı yazan Müslüman görünümlü gazetecinin söylediklerine inanıp-inanmamak herkesin kendi bileceği iştir.
Çalıştığı işyerini çarpan ve o işyerinin imkanlarıyla kendine iş alan, iş arkadaşını da bu ahlaksızlığa ortak etmeye çalışan ahlak yoksunlarının bize vereceği ahlak dersine ihtiyacımız yok.
Milli Emlak'a, yani devlete ait araziye bina yapmak suçtur.
Ama bu suçu savunmak şerefsizliktir.
TTK'ya ait araziye kaçak bina yapmak suçtur.
Ama bu suçu görmezden gelmek namussuzluktur.
İmar kirliliğine neden olan, Zonguldak'ta herkesin gözünün içine baka baka TTK ve Hazine arazisi üzerine kaçak binalar yapan Sami Aydın'a "dur" demek yerine, bize yönelik, "şunun için yazıyor, bunun için yazıyor" demek için insanın geçmişinin Acılık'ta kapatılan evlere kadar uzanıyor olması gerekir!
Hani Ereğli tarafında birinin 5 katlı binası için yıkım kararı çıktı ya!
Bir milyon liraya yakın da para cezası kesildi.
Adamın hiç sesi çıkıyor mu?
Kim olduğunu bilmiyoruz bile...
Bu kişiyi savunan bir belediye başkanı, bir bürokrat, bir milletvekili, bir il başkanı var mı?
"Gariban" derken, söylemek istediğimiz şey bu!
Zonguldak insanı gariptir.

Körler-sağırlar, birbirini ağırlar...
Bu köşede, "Tefeciden para alıp, tefeciyi suçlamak ne demek? Siz hiç bankadan kredi çekip, banka parayı isteyince kızdığınız oldu mu? Normal bir tüccar, tefeciden borç para alır mı? Tefeciler, kimseye zorla para vermez. Siz tefeciden para alabilmek için uğraşırsınız" dediğim için, "Tefecileri mi savunuyorsun?" şeklinde yorumlar oldu.
Benim tefecileri savunmam mümkün mü?
Yıllardır tefecilerle mücadele eden birine böyle bir laf söylenebilir mi?
Basın camiasının içinde tefecilerden para alan kişiler var.
Bu kişiler, aldıkları paraları geri ödememek için tefecilere yönelik yayınlar yapıyorlar.
Bazıları da tefecilere ödedikleri faizleri hatırladıkça yazıyorlar.
Eleştirim bu...
Tefeciden niye para alıyorsun? Alma kardeşim!
Normal bir insan gidip tefeciden para almaz.
Geri ödeyeceğine inanılan herkese para verilir.
Sen aldığını geri ödemezsen, kimse sana para vermez.
İtibarın olmadığı için bankadan kredi de çekemezsin.
Sonra gider tefeciye düşersin.
Ömrü tefeci kucağında geçen birini dinlemiştim, "Bunlar benim anamı sevdiler" dedi.
Baba-oğul geçinin işte!
Niye şikayet ediyorsunuz?
Demek istediğim bu yani...
İş dünyası neyse de!
Bir de ücretli çalışanların tefeciye düşmesi kötü.
Emekli olmak zorunda kalıp, aldıkları kıdem tazminatlarını tefeciye kaptıranlar var.
İş dünyasında ise, durum farklı...
Tefeciliği yapanlar da, tefeciden para alanlar da, tefecilerden şikayetçi olanlar da aynı yörenin insanları...
Körler-sağırlar, birbirini ağırlar.