Bartın Pusula Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Arif Üçler, Köksal Toptan'ın Bartın'da neden kaybettiğini yazdı.

İŞTE O YAZI:

KÖKSAL TOPTAN VE BARTIN...

Bülent Ecevit Üniversitesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü personeli Esra Güner Hacıoğlu 8 aylık bir çalışmanın sonucunda ortaya güzel bir Köksal Toptan kitabı çıkarmış.

Daha evvel Hasan Yılmaz'ın hazırladığı bir kitap vardı Köksal Toptan'la ilgili.

Esra Güner'in kitabı bunun güncellenip biraz daha geliştirilmiş hali gibi.

Kitap güzel ama eksik.

Köksal Bey'in çocukluk yıllarından Türkiye'nin bir numaralı plakasına, TBMM Başkanlığına uzanan hayatında Bartın'ın da çok önemli bir yeri var ama bu kitapta nedense bu önemin kırıntısına bile rastlayamadık.

Bartın Milletvekili sıfatı ile Milli Eğitim Bakanı ve Kültür Bakanı olmuş, DYP'nin Türkiye'nin en büyük partilerinden biri olduğu dönemde Genel Başkanlığına adaylığını koymuş bir isim Köksal Toptan.

Bu büyük işleri Bartın'ın kendisine verdiği yetki ve destekle yaptı tabii ki.

Esra Güner Hacıoğlu'nun soruları ve Toptan'ın cevaplarıyla oluşan 384 sayfalık söyleşi türü kitapta Bartın sadece acı bir hatıra ile yer alıyor.

O da 1999'daki sürpriz seçim yenilgisi.

Aradan 20 koca yıl geçmiş.

Bu kitap ve bu anı bizi o yıllara tekrar götürdü.

Köksal Bey '1999'da Bartın'da neden kaybettim, anlayamadım' diyor.

Biz de bu sözünü aldık, başlık yaptık ve manşetten verdik.

Haberi arşivimde bulunan o döneme ait fotoğraflarla süsledim.

Manşetteki fotoğraf Ulus ilçesindeki bir açılış sırasında çekilmişti.

Köksal Toptan, dönemin Valisi Yavuz Erkmen ve protokol üyeleri ile birlikte yağmurlu bir günde kurdele kesip açılış yapıyordu.

İlk Emniyet Müdürümüz Celil Ateş'ten Milli Eğitim Müdürü Reşat Kumbasar'a ve daha pek çok eski yöneticiye varıncaya kadar kimler yoktu ki resimde.

Kullandığımız bir başka fotoğrafta da Belediye Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen bir iftar programında bir yanında DYP Merkez İlçe Başkanı rahmetli Turgut Giresunlu diğer yanında dönemin Ulus Belediye Başkanı Mehmet Ersoy ve Arıt Belediye Başkanı Hamit Güngör ile görülüyordu Köksal Toptan.

Bir başka fotoğraf Halil Yaz Tesisleri'nde düzenlenen 1994 yerel seçimleri aday tanıtım toplantısını yansıtıyordu.

Köksal Toptan burada İl Başkanı rahmetli Mehmet Türkili, Bartın Belediye Başkan Adayı Rufi Yılmaz, Merkez İlçe Başkanı Turhan Işık ve partililerle birlikte görülüyordu.

Diğer fotoğrafta da bir açılış sırasında Vali Yavuz Erkmen ve Belediye Başkanı Oğuz Pir ile birlikte görülüyor Köksal Bey.

Elimizde, arşivimizde böyle yüzlerce fotoğraf var.

Bartın'da Köksal Toptanlı yıllara ait haber küpürleri de çok.

Bartın'ın Köksal Toptan'ın siyasi yaşamındaki yeri 1999'daki seçim yenilgisinden mi ibaret?

Koca kitapta Bartın'a ayrılan sayfanın sayısı 2 veya 3.

Bartın'la ilgili fotoğraf ve haber küpürü de bir tane var veya yok.

Dolayısıyla bu kitap buna göre biraz topal ördek gibi olmuş.

Ayakları yere basmıyor.

Yarısı Bartın yarısı Zonguldak olmalıydı.

O nedenle ben eksik ve yavan buldum.

Yağsız ve tuzsuz yemek nasıl olursa öyle olmuş.

Toptan'ın hayatını eksik anlatıyor bu kitap.

Eğer içinde Bartın'da hak ettiği yeri alsaydı daha güzel olurdu.

O zaman tam olurdu.

Bunu, Köksal Bey'in tanıdıklara verirsin diye gönderdiği kitaplardan birini bana hediye eden Esen abiye de (Esen Aliş) söyledim.

Biz de bu kitabın Bartın versiyonunu yapalım diye bir fikir oluştu konuşurken.

Adına Bartın'da Köksal Toptanlı yıllar veya Köksal Toptan ve Bartın diyebiliriz mesela.

Başka bir isim de olabilir.

Esen abi ile bilgilerimizi ve elimizdeki malzemeleri birleştireceğiz.

Güzel bir eser ortaya çıkacağına eminim.

Böylece eksik parçayı da tamamlamış ve tarihe de doğru not düşmüş oluruz.

Hadi bakalım.

Üçüncü Köksal Toptan kitabı da bize nasip olsun.

Neden kaybettiğini biliyorum

90'lı yılların ikinci yarısı özellikle çok çalkantılı geçti.

Ülke genelinde siyasi ve ekonomik istikrarsızlık vardı.

Üç ayda bir bozulan hükümetler, en fazlası 7-8 ay ya da bir yıl giden koalisyonlar, askerlerin muhtıravari uyarıları, yürütülen tanklar, siyasi krizlerin yanı sıra üst üste gelen ekonomik krizler, bir gecede fırlayan faizler, borsalar, dolarlar, hayat pahalılığı, enflasyon ve iflaslar almış başını gitmişti.

1999 seçimlerine işte böyle bir ortamda gidildi.

Bartın'da sonuç 1-1 oldu.

Anavatan Partisi'nden Zeki Çakan ve Demokratik Sol Partiden Cafer Tufan Yazıcıoğlu yeniden seçilerek Meclisin yolunu tatarken, Türk siyasetinin marka isimlerinden simgelerinden biri olan Doğru Yol Partisinin önde gelen isimlerinden Köksal Toptan saldıkta kalmıştı.

Köksal Toptan'ı anlatan 'Ağabey' isimli kitap, aradan 20 yıl geçmesine rağmen halen daha bunun izlerinin silinmediğini, yaşanan hayal kırıklığı, kırgınlık ve üzüntünün kaybolmadığını, bu acı hatıranın tazeliğini koruduğunu gösteriyordu.

Bu sonuç aslında sürpriz değildi.

Kaza geliyorum dedi Köksal Bey için.

Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belliydi yani.

"Bartın, onca hizmetin karşılığında neden bunu yaptı? Bilmiyorum, anlayamadım, bu sorunun cevabını bulamadım" diyor Köksal Bey.

Ben biliyorum bu sorunun cevabını.

İsterseniz önce Köksal Bey'i dinleyelim.

Köksal Bey Bartın'da neden kaybettiğini anlatmaya ve anlamaya çalışırken şöyle diyor;

"Türkiye o dönemde bana göre siyasi ve ekonomik bakımdan tepetaklak oldu ve önlenemeyen bir kargaşaya doğru sürüklenmeye başladı.

İşte bu karmaşık siyasi ortamda gerçekleşen 1999 seçimlerinde ben Bartın'da seçimi kaybettim. Neden kaybettiğimin cevabını hala bulabilmiş değilim.

Zonguldak'tan aday olsaydım liste başı olurdum ve kazanırdım. Kendi kendime, büyük hizmetler yaptığım Bartın'da bir efsane olduğumu varsayıyordum.

Ön seçim yaptırdık; beni en yakından takip eden adayın on katı oy alıp liste başı olmuştum. Listenin ikinci sırasında yer bulan ve dışımda kalan arkadaşlar, partinin aleyhinde çalışmışlar. Hala onu çözebilmiş değilim.

500 seçmeni olan ikinci sıra adayımızın köyünden Doğru Yol Partisi için sadece bir oy çıktı. Bu garip bir durumdu. Akla her türlü ihtimali getiriyordu. Neyse...

Bazı köylerden ise çok fazla oy aldık ama yeterli olmadı, az bir farkla milletvekilliğini kaybettik.

1986 ara seçimlerinde adı anılacak düzeyde bir hizmetim olmayan Bartın, o şartlarda bana sahip çıkarken onca hizmetin karşılığında neden bunu yaptı? Bilmiyorum, anlayamadım, kimseye soramadım; en kötüsü soranlara da anlatamadım.

İlk yenilgi, ilk hayal kırıklığı, ilk büyük kayıp. Beni daha da üzen bir nokta da seçim sonuçları açıklandığında ağlayanlardı. Özellikle kadınlar. Sonuç beni üzdü. Bu sonucun ardından siyaseti bırakmaya karar verdim"

Köksal Bey'in sözleri böyle.

Aslında kendisi parti içi bölünmeyi bir neden olarak gösteriyor ama emin değil gibi ve bu sonucu tamamen ona bağlamak da istemiyor izlenimi veriyor.

Filmi biraz başa saralım isterseniz.

Köksal Bey 1993'te DYP Genel Başkanlığına aday olup kaybettikten sonra partisi içinde kendisine doğal olarak hep potansiyel genel başkan adayı olarak bakıldı.

Çiller'in bundan sonraki kongrelerde de rakibi gibiydi yani.

Bu da öncelikle seçim bölgesi Bartın'da parti içinde Toptancılar ve Çillerciler diye gruplaşmalara yol açtı.

Köksal Bey'in Çiller ile görüş ayrılığı askerlerin de cephe aldığı DYP-Refah Partisi koalisyonunun, yani Refahyol hükümeti döneminde daha da belirginleşmişti.

Köksal Bey 1997'de partisinden istifa etti.

Yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 10 ay bağımsız kaldı.

Bu süreçte gruplaşma daha da arttı.

Daha önce bir de İl Kongresi hadisesi vardı.

Rahmetli Mehmet Türkili Köksal Bey'in adayı idi.

Köksal Toptan ile ters düşen rahmetli Nurettin Bayrak da Çiller'in adayı gibi idi.

Bu da kongrenin Toptancılar ve Çillerciler yarışına sahne olması demekti.

Ben de yerel gazetemde bunu birkaç sefer haber yapmıştım.

Milliyet muhabiriyim aynı zamanda ve haberi İstanbul'a geçmek için fırsat kolluyorum o günlerde.

Hafta içinde Bartın'a gelen Köksal Toptan hafta sonu yapılacak kongre öncesi Şadırvan'daki parti binasında partililer ve iki adayında katılımıyla bir toplantı yaptı.

Partililerle birlikte gazeteci olarak biz de sonucu heyecanla bekliyoruz.

Kapı açıldı, dışarı ilk çıkan rahmetli Nurettin Bayrak oldu ve hışımla bana dönerek senin yüzünden aday olmuyorum dedi.

Köksal Bey kongrenin Çillerciler-Toptancılar yarışı şeklinde lanse edilmesini istemiyordu.

Toplantıda beni kastederek böyle haberler yapılıyor, bu ulusal basına da yansırsa bizim için iyi olmaz, ikiniz de aday olmayacaksanız, kongreye İsmail Çakır başkanlığında tek adayla gideceğiz demiş.

Köksal Bey'in dediği oldu ve kongreye tek adayla gidildi.

O sırada hacıdan yeni gelen İsmail Çakır DYP'ye il başkanı oldu.

Köksal Bey, Çakır'dan sonra da Metin Sarı ile devam etti yıllarca.

Rahmetli Nurettin Bayrak adaylığına engel olduğum düşüncesiyle bana darıldı.

3 ay konuşmadık.

Günlerden bir gün telefon çaldı, 'sen gözükmüyorsun, çay içmeye gel' dedi.

Çelebi'nin üzerindeydi yazıhanesi.

Sonra dostluğumuz hiçbir şey yokmuş gibi ölünceye kadar devam etti.

Hey gidi Nurettin abi.

Çok değerli, kaliteli, adam gibi bir adamdı.

Ekmeği yenir, suyu içilirdi.

Siyaseti severdi, Bartınspor'u her şeyden çok severdi.

Takıma maddi manevi çok desteği oldu.

Bartın'ın uzun yıllar vergi rekortmeni olarak ekonomiye ve istihdama da büyük katkısı vardı.

Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın.

Partiye nasıl döndü?

Netice itibarıyla 1999 seçimlerine parti içi çekişmeler, gruplaşmalar ve bölünmelerle gidildi.

Köksal Bey bağımsızlık dönemine yeniden partiye geçerek son verdi.

Bu geçiş öyle durup dururken olmadı.

O dönemde Arıt Belediye Başkanı olan Hamit Güngör, Köksal Bey ile çok sık görüşürdü, adeta onun sağ kolu gibiydi.

Hamit Bey'in kafasında partilileri otobüse doldurup Ankara'ya gitmek ve Toptan'a dönmesi için baskı yapmak vardı.

Öyle yapmayıp imza kampanyası başlattı.

İl Başkanı İsmail Çakır ile günlerce imza topladılar.

Partililer de seferber oldu.

Neticede 12 bin imza toplandı.

Bartın'ın bu talebi "Toptan'a 12 bin imzalı dön çağrısı" başlığıyla Milliyet'te ve Posta ve Radikal gibi Milliyet grubu gazetelerinde benim imzamla çıktı.

Bu gel git'in de 1999'daki seçim yenilgisinde payı vardır diye düşünüyorum.

4500 partili ile ön seçim

Ve önseçim.

Bartın'da 1991 ve 1995'te ön seçim yapmadan aday belirleyen DYP'nin 1999'da parti içi demokrasi damarı kabardı.

Çiller ön seçim yapılacak iller arasına Bartın'ı da aldı.

Partinin ağır toplarından ve Türk siyasetinin önde gelen isimlerinden olan Köksal Toptan'ın ön seçim yarışına sokulması biraz garipti.

Çiller büyük kongrede rakibi olan ve bundan sonraki kongrelerde de karşısına çıkması muhtemel adaylar arasında ön sıralarda yer alan Köksal Toptan'ı ön seçimle yıpratmak istiyordu dersek yanlış bir ey söylemiş olmayız herhalde.

Çiller'in Köksal Bey'in partiye dönüşünü de kerhen kabul ettiğini düşünüyorum.

2 vekil çıkaran Bartın gibi illerde 2. sıranın garantisi olmadığı için seçilmek için 1. sırada olmak gerekiyor.

O nedenle başta Nurettin Bayrak olmak üzere DYP'nin ön seçimine giren adaylar birinci olmak ve Köksal Toptan'ın önüne geçmek için büyük çaba harcadı.

Sandıklar Köksal Toptan Lisesi'nde kuruldu.

Okul adeta bayram yeri gibiydi

Ön seçim partiye hareket getirmişti.

Bu hareket genel seçim sandığına yansımadı, ayrı konu.

4500 partilinin katılımıyla yapılan ön seçimde sıralama Köksal Toptan, Nurettin Bayrak, Emel Işık, Mustafa Dönmez şeklinde çıktı.

Yanlış hatırlamıyorsam Nurettin abi ikinci sırayı kabul etmedi ve adaylıktan çekildi.

Köksal Bey kitapta 500 seçmenli köyden 1 oy çıktı diyor ya.

Nurettin abinin köyü Çakraz idi.

Köksal Bey o zaman Nurettin abiyi kastediyor.

Zaten birbirlerine ters düşmüşlerdi.

Nurettin abi an seçim istiyordu ve Köksal Bey aleyhinde beyanatlar veriyordu.

Ama o dönemde Köksal Bey'in 1995'te ikinci sıra adayı olan Mustafa Dönmez ile de arası açılmıştı.

Mustafa Dönmez'in işleri bozulmuştu ve destek bekliyordu.

Tabii umduğu desteği bulamayınca farklı bir tavır sergiledi.

Dönmez'in köyünde de Çakan birinci olmuştu.

Tanıdığım en dürüst siyasetçi

Köksal Bey akçeli işlere girmezdi.

Bir partiliye ihale alıverdiğini, devletle yaptığı işlerde ayrıcalık sağladığını ne duydum, ne gördüm, ne biliyorum.

Ne kimseye menfaat sağlar ne de kendisi bundan sebeplenirdi.

Bu tür beklentiler içinde olanlar bu davranışından dolayı onun için çevresine sahip çıkmıyor derlerdi.

Benim tanıdığım, bildiğim Köksal Toptan en doğru en dürüst siyasetçilerden biridir, devlet adamı diyebileceğimiz bir kişidir.

Diyeceksiniz ki sen böyle diyorsun ama İzmir'de bir Niyazoğlu hadisesi var, bir de İlksan var, ondan ne haber?

Niyazoğlu olayı Köksal Bey'in genel başkan adaylığı sırasında kampanyaya banka havalesi ile 10 bin lira bağış yapmasından kaynaklanıyor.

Bu konu Köksal Bey'in dışında gelişiyor.

Ve bu tür seçim desteklerini de zaten almayan yok gibi.

İlksan konusunda ise rahmetli Demirel 'Verdimse ben verdim' dedi biliyorsunuz.

Bu konu Hasan Yılmaz tarafından hazırlanan birinci Köksal Toptan kitabında da ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor.

Buradan gelelim Bartın'da partililerle arasının açılması konusuna.

Nurettin abinin her hangi bir beklentisi yoktu.

O zaten para babası idi.

Bartın'ın uzun yıllar vergi rekortmeni oldu.

Sadece milletvekili olup memleketine hizmet etmek istiyordu.

Köksal Bey ile ters düşmelerinin sebebi budur.

Müteahhitlik yapan Mustafa Dönmez ise o dönemde işleri bozulduğu için en azından ihale alıp düzlüğe çıkmak istiyordu belki de ve destek beklentisi içindeydi.

Beklentisi gerçekleşmeyince de 1999'da Köksal Bey ile yolları ayrıldı diye biliyorum.

Bu ayrılıkların da seçim yenilgisinde rolü mutlaka olmuştur.

Kırgınlık 1995'de başladı

Aslında Köksal Bey'in Bartın'a kırgınlığı 1995 seçimlerine dayanıyordu.

Bartın o seçimde 3 vekil çıkaracaktı.

Anayasa Mahkemesi Türkiye Milletvekilliği diye ayrılan kontenjanı iptal edince bunun için ayrılan vekil sayısı illere dağıtıldı.

Bartın'ın payına da bir vekil düştü.

Köksal Bey kurulan seçim hükümetinin Kültür Bakanı idi.

Seçime ayrıca bunun avantajı ile giriyordu.

Ankara'ya güçlü gitmek, sonraki kongrelere daha iddialı girmek istiyordu.

Bir seçim çalışması sırasında ne olur diye sordu bana.

  1. olur dedim.

Hadi ordan be dedi.

Kendisine o kadar çok güveniyordu ki 2'yi garanti görüyor, 3'e bile göz koyuyordu.

Sebebi de 1991-95 arasında yatırım yağdırmasıydı.

Bartın bilhassa o dönemde okul zengini olmuştu.

DYP-SHP hükümeti iş başındaydı.

Sonra SHP ile CHP birleşince DYP-CHP oldu.

Sadece Milli Eğitim değim bütün sektörlerde büyük bir gelişme içerisindeydi ilimiz.

O dönemde Milliyet'te çalışan bugünün belgeselcisi Nazım Alpman da Bartın'ın nabzını tutarken 3 tane 1 diyordu.

Nazım abi Bartın'a geldiğinde beni bulur, birlikte gezerdik.

Sandıklar açıldığında sonuç bizim dediğimiz gibi çıktı.

Seçimin ertesi günü Köksal Bey'i rahmetli Nurettin Bayrak ile Yukarı Çarşı'da Pelenkoğlu'nun bürosunda ziyaret ettik.

İçeride eşi Saime hanımın yanı sıra rahmetli Doktor Celil Yıldız'da vardı.

Yeniden seçildiği için hayırlı olsun dedik.

Köksal Bey sonuçları beğenmemişti.

Efendim kısa bir değerlendirme alabilir miyim dedim.

Değerlendirme falan yok dedi ama yine de duramadı ve ekledi;

"Böyle şey dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Yolunu, okulunu, sağlık ocağını yaptık, suyunu, telefonunu getirdik. Ve daha pek çok hizmet verdik. Böyle olmaması gerekirdi. Ama siyasette halka küsülmez"

Hafızamda hala dün gibi duruyor bu sözler.

Bunu konusu çıkınca daha önce birkaç sefer daha yazmıştım.

Köksal Bey halka küsülmez dedi ama küsmedi ise bile kırgındı.

Ve bu kırgınlığı 1999 seçimlerine kadar sürdü.

Gelelim 1999 yenilgisinin sebebine;

1) Parti için bölünme.

2) Köksal Bey'in halkla irtibatını koparması, seçim bölgesine gelip köy köy gezip dolaşmaması, insanlardan bizzat gidip oy istememesi.

Ve bana göre en büyük sebebi budur.

İrtibatı koparmamak lazım

Köksal Bey'i ve DYP'yi yıllarca yakından takip eden bir gazeteci olarak 1999 seçimlerinde partililer kendisine köylere gidelim deyince 'Benim ünüm sınırları aşmış, hepiniz birer Köksal Toptansınız' dediğini hatırlıyorum.

Seçmenler de kendilerine köylerde hitap eden parti yöneticilerine ne dediler biliyor musunuz?

Kime oy lazımsa o gelsin, o istesin.

İşsizliği bitireceğim diyenler gelsin burada konuşsun.

Köksal Bey'i o seçimde göremeyen seçmenin tercihi sandığa şöyle yansıdı;

DSP; 40 bin 346

ANAP; 21 bin 827

DYP; 17 bin 596

Fazilet; 9 bin 037

MHP; 8 bin 154

CHP; 4 bin 569

Gördüğünüz gibi MHP, CHP, Fazilet o zaman çok gerilerde.

Bartın seçiminin üç iddialı partisinden biri olan DSP'nin adayı Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun bir şey yapmasına, gezmesine gerek yoktu.

Ecevit'in kasketi yetiyordu Bartın'da o yıllarda seçim kazanmak için.

Ayrıca o dönem Amerika'nın terörist başı Apo'yu paketleyip Türkiye'ye teslim ettiği bir dönemdi ve bu da Ecevit'in başbakanlığı zamanında olduğu için kuvvetli bir DSP rüzgarı yaratmıştı.

Zeki Çakan ise o seçimde daha çok çalıştı,

Arı gibi çalıştı desek yeridir.

Hasankadı, Kumluca, Ulus, dağ bayır demeden dolaştı, o köy senin bu köy benim gezdi.

Köylerde vatandaşın evinde yattı, onlarla yer sofrasında tarhana çorbası içti, çocukla çocuk büyükle büyük oldu, herkesin gönlünce oldu, seçimi öyle kazandı.

Köksal Bey köylerin yarısına bile gitmedi o seçimde.

Kendisini genel başkan gibi gördü.

Bu da yanıltıcı oldu.

Genel başkan tabii ki yerel politika yapmaz, köy köy gezip oy istemez.

Köksal Bey böyle bir havaya girdi ama genel başkan değildi ve sonuçta bunu gösterdi zaten.

Hatırlıyorum da insanlar bir bayram ve yılbaşı tebriğini bile esirgedi bizden derlerdi.

Dolayısıyla hatayı önce kendisinde aramalı.

İşte o zaman 1999'un nedenini anlayabilir.

1986'dan 1999'a

1986 ara seçimlerinde ANAP'ın adayı Şadi Pehlivanoğlu'na karşı büyük bir zafer kazandı Köksal Bey.

Bu da Bartın'ın desteği ile oldu.

Bartın o dönemde Zonguldak ikinci bölgede Karabük ile birlikte yer alıyordu.

Seçimde bu bölgede yapıldı.

Bartın tek başına iktidarda bulunan ANAP'ın en güçlü döneminde DYP'ye destek verip Köksal Toptan'ı Meclise taşımıştı.

Kendisi de buna atıfta bulunarak "1986 ara seçimlerinde adı anılacak düzeyde bir hizmetim olmayan Bartın, o şartlarda bana sahip çıkarken onca hizmetin karşılığında neden bunu yaptı?" diyor.

Bartın 1986'da Toptan'ı umut olarak gördü demek ki.

Ve bu umudunu 1991 ve 1995'te de devam ettirdi.

Seçmenin 1999'da neden noktayı koyduğunu anlatmaya çalıştım.

Köksal Toptan kendisinin de varsaydığı gibi Bartın'da bir efsane idi.

Bartın'da sayılan sevilen bir siyaset adamı idi.

Bartın'a o zaman kadar en büyük yatırımı yapan, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş hizmetler kazandıran bir siyasetçi idi.

Köksal Toptan Bartın'ın ilk milletvekili ve bakanıdır aynı zamanda.

Tabii ki efsanedir.

Elbette ki markadır.

Simgedir.

Bartın'ın Köksal abisidir.

Ama ne olursa olsun seçmenden irtibatınızı koparmamanız gerekir.

Kim olursanız olun halkla iç içe olmazsanız seçim kazanamazsanız.

Eğer halkla bağınızı koparırsanız, gidip insanları kucaklamazsanız, onlara hal hatır sormazsanız, görülecek işiniz var mı demezseniz, taleplere cevap vermezseniz, bir bayram tebriğini bile esirgerseniz, işte 1999'daki gibi olur, sandıkta kalırsınız.

Daha yazacak çok şey var ama yerimiz bu kadar.

Belki daha sonra bir kitapta toplarız her şeyi.

90'lı yıllardan bugünlere...

Editör: Pusula Gazetesi