İnanış Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Adnan Küçükvar, bugün yayınlanan köşe yazısında "BASIN'DA BESLEMELER ve PUŞT DEVRİ" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Önce yazıyı okuyalım:

"İster 'Analoğ/zamana göre değişen' olsun, ister 'Dijital/veri ve işlemler topluluğu'.

Fark etmez, basın etkinliğini elbette kaybetmeyecek. Haberin ulaştırılmasındaki 'Mekanizma' daha teknikleşecek; enformasyon/bilgilendirme dünyada daha çabuk mesafe kat edip, daha çok ihtiyaç sahibine ulaşacak.

Taş devrini düşünün... Ateşin bulunmasıyla 'Duman' devreye girip, uzaklar yakınlaştırıldı.

Ardından tunç devri geldi. Yazının icat edildiği zamanlar. Ağaç kabukları ve taşlara yazılan mesajlar ile 'Meram' anlatıldı.

Bu güne gelen süreçte 'Çağ'a, herkes kafasına göre, dönem dönem ayrı isim verdi. Ben, süreci parçalamadan 'Puşt devri/çağı' olarak yorumluyorum. Mors alfabesinden, mektup, telex, faks, telefon, telgraf geride kalsa bile; internet aracılığı ile yapılan haber portallarının bulunduğu tüm teknolojileri 'Puşt devri/çağı' çerçevesinde görüyorum.

Puşt devri/çağı olmanın esbap-ı mucibelerinden biride; her türlü 'Ahlaka mugayir' gelişmeyi içinde barındırması. Yani, bilginin aktarılmasında, 'Doğru-ciddi-sahih' anlayışın dikkate alınmaması. Yani, 'Maksat-a matuf' düşüncenin hiç bir 'Etik ve yasal' kaideye uyulmadan, 'Sataşma- tahrik-tehdit' amaçlı yazılıp konuşulması...

Elbette, yozlaşma/sorgulamadan kabul etme/değer kaybetmenin 'İş-oluş-hareket'e yansımasından başka bir şey değil bu. Toplum çıkarları değil, şahsi çıkarların hegemonyası.

Şahsi çıkarın, toplum menfaatlerini törpüleyip, insanları yalnızlığa ittiği, toplu yaşamı/ortak yaşamı engellediği, birlik/dirliğin bozulmasına vesile olan işler... 'Bu işler' arasında elbette 'Haberleşme'; dolayısıyla bu günkü tarifiyle 'Medya çeşitliliği' akla geliyor. 'Yazılı basın' yanında internet yayını yapan görsel basın...

Ülke de en çok tartışılan konulardan biri olması da bundan. Yani, 'Yozlaşma' dediğimiz süreçte, en çok zarar gören ve toplum ahlakına zarar veren bir yapı.

Eskiden toplum ahlakı, 'Tuvalet duvarları' incelenerek tespit edilirdi(!). Malum-u aliniz, en ahlaka mugayir kelime ve sözler tuvalet duvarlarında yer alırdı. Bu gün, maalesef, yozlaşma furyasından en büyük nasip alan medya, tuvalet duvarlarına rahmet okutan bir yapıya dönüştü. Hele de 'Sanal medya'

Her ay model değiştiren 'İleri teknoloji' desteği kullanılarak yapılan enformasyon, maalesef 'Toplum destekli/ toplumu güçlendiren projeler' dışında kullanılıp, 'Tahrik/tehdit/ saldırı' mekanizmasına dönüştü.

Sevme değil saldırma, üretim değil tüketim, birlik değil ayrıştırma düzeni çerçevesinde kullanılan medya; maalesef siyasette geçerli akçe oldu. Doğru bilgi yerine yönlendirme, taze bilgi yerine kopyala yapıştır, sevgi yerine saygısızlık; genel de seçilmiş/atanmış ve ticaret erbabının başvuru mekanizması oldu.

Halka hizmet için siyaset yolunu seçen, ancak beceriksizliğini 'Yandaş medya' ile örtüp, 'Hizmette' değil 'Şahsi çıkar'da gayret gösteren politipler, 'Puşt devri/çağı özelliklerini, değişik taktikler ile uygulayarak kullanıyorlar.

Yandaş medya yaratma becerisi gösteremeyen politipler, medya içinde 'Besleme' prototipler ile eksiklerini kapatmaya yöneliyorlar.

Bu, dünya da nasıl bilmem ama, Türkiye ve Zonguldak'ta böyle maalesef. Ya 'Yandaş medya' yaratıp 'Toplu' kullanmak ya da 'Besleme' yoluyla ferdi kucağa almak(!)

Medya içindeki 'Yandaş tipleri' yakınlarını işe alarak ya da alacağını vaat ederek veya belli ödemelerini karşılayıp, ceplerine harçlık koyup; ahlaksızlığa teşvik edip, 'Ajan' tandanslı, kendine çalışan biri olarak kullanmak...

'Kullanmak...' Bence, COVİD'den daha beter. 'Çağın vebası' bu... Yaşam kalitesine negatif etki eden olumsuz gelişmelerden biri...Çapsızlığın daniskası bu...

Zonguldak'ta isim ve cisim olarak biliniyor bunlar.

Dün 'Şikayet' konusu 'Medya terörü' adı verilen gelişme üzerine yorum/kulis yapmıştım. Zonguldak'ta 'Basın' her geçen gün, güvenirliğini yitiriyor. Maalesef, hiçbir iş yapamayan, kişilik ve para bulmak için bu işe giriliyor. Denetimden uzak bu meslek gurubu içinde, istediği koltuk sahibi ile muhatap olup, piyasa yapıp, 'Beslemeliğe' adım atılıyor. Sonra iş bir 'Başkan' ya da 'Kıçkan' bulmaya kalıyor. Ahlakın yozlaştığı yerlerde, 'Zor' olmayan bir iş!..

'Besleme' yoluyla haber yaptırma 'Taktik' ve 'Teknik' açıdan uygulamaya girdiğinin görülmesi üzerine, bu değerlendirmeyi uygun buldum.

Basın/gazetecinin yozlaşması/yozlaştırılmasının kimseye faydası yoktur. Yöre ve ülkeye de faydası yoktur. Bu gün, saldırı/tehdit/tecrit yoluyla muhataplarından para sızdırmak veya besleme sıfatıyla sipariş yazı yazmak, yazdırtmak; çağın puştluklarıyla hemhal olup, günü kurtarmak niyetinde olanlar unutmasın ki; yol iyi yol değildir.