Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Zonguldak Şubeler Platformu "Enflasyon Farkı Zam Değildir, Toplu Sözleşme Yenilensin, Ek Zam İstiyoruz, Vergi Dilimi Soygununa Son Verilsin" talepleriyle Zonguldak Vergi Dairesi Başkanlığı önünde basın açıklaması yaptı.

KESK Zonguldak Şubeler Platformu Sözcüsü Hayri Anıl Çetin, burada yaptığı konuşmada, "seçim, yeni rejim, ekonomik kriz" derken bir yılı daha geride bıraktıklarını belirterek, "Ne yazık ki, yaşanan süreç ücretli kesimler, dar gelirliler başta olmak üzere toplumun yüzde 99'unu sorumlu olmadıkları ekonomik krizin faturasını ödememek için omuz omuza vermeye çağıran, bu doğrultuda 31 Ekim'de 'Yoksullaşmaya, İşsizliğe, Güvencesizliğe Karşı Birlikte Mücadele Programı'nı açıklayıp, 17 Kasım ile 22 Aralık tarihleri arasında İzmir, Samsun, Adana, Diyarbakır, İstanbul bölge mitingleri ile yurdun dört bir yanındaki emekçilerle, halkla buluşan konfederasyonumuz KESK'i haklı çıkarmıştır. Evet, bizler en başından beri ülkeyi yönetenlerin asıl hedefinin enflasyonu düşürmek değil, enflasyonu düşük göstererek çalışanların maaşlarını, ücretlerini baskılamak olduğunu ifade ettik. 5 milyon kamu emekçisine ve emeklisine verilmesi gereken enflasyon farkını düşük tutmak için her yolun deneneceğini söyledik" dedi.

Çetin, şunları söyledi:

"ÜZÜLEREK İFADE EDİYORUZ, NE YAZIK Kİ BİZ HAKLI ÇIKTIK"

"Daha beş, altı ay öncesine kadar, 'IMF'ye borç verecek hale geldik' diye övünenler IMF'nin reçetesine sarılmıştır. IMF'nin çalışanlara hedeflenen enflasyona göre ücret verilmesi, enflasyon hedeflenenden yüksek çıktığında ise mevcut fark verilmesi uygulamasından vazgeçilmesi tavsiyesine harfiyen uyulmuştur. Enflasyon farkının hesaplanmasında YEP enflasyon hedefinin temel alınacağına dair bir algı oluşturularak fiili durum yaratılmıştır.

Böylece hazırlanan ortamda iktidara enflasyonu düşürmek değil, belirlenmiş hedefe uygun olarak düşük gösterecek yöntemleri bulmak kalmıştır. Bunun için ilk adım ekim ayı enflasyonunu hükümetin beklediği oranın üzerinde açıklayan TÜİK'in Genel Müdür Yardımcısının görevden alıp yerine Hazine ve Maliye Bakanının, Enerji Bakanlığı döneminden mesai arkadaşının getirilmesi ile atılmıştır. Ardından 'Enflasyonla Topyekun Mücadele' adlı altında, sadece enflasyon sepetindeki 50 ürünü kapsayan iki buçuk ay süreli yüzde 10 indirim kampanyası ilan edilmiştir. Enflasyonu düşürmek değil, düşük göstermek için alınan söz konusu önlemler hemen ilk ayda etkisini göstermiştir. Yeni göreve getirilen Genel Müdür Yardımcısı ile performansını yükselten TÜİK, kasım ayında enflasyonun yüzde 1,44 düştüğünü açıklamıştır. Aralık'ta ise kantarın topuzu hepten kaçırılmıştır. Yılın başında enflasyon sepetinde yer almayan kimi bildik market zincirlerinin ürünlerinin usulsüz bir şekilde son iki ayda sepete eklenmesi, ayın 25'inde kapatılması gereken sepete yılbaşı indirimleri nedeni ile ayın son günlerinde fiyatları düşen parfüm, hediyelik eşya gibi ürünlerin eklenmesi gibi yeni Ali Cengiz oyunları ile aralık enflasyonun yüzde 0,40 puan düştüğü, yıllık enflasyonun ise yüzde 20,3 ile YEP ile belirlenen yüzde 20,8 hedefinin bile altına indiği açıklanmıştır. Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Bugün 'hedefleri tutturduk, hatta YEP ile hedeflenen enflasyonun altına indik' söylemlerinin inandırıcı hiçbir yönü yoktur. Çünkü ortada olan şey hedef tutturma değil, yıllardır oynanan Ali Cengiz oyunlarına yenileri eklenerek bulunan rakamları enflasyon diye yutturma çabasından ibarettir. Ancak işçiler, emekçiler yıllardır oynanan bu oyunları bugün çok daha net görmektedir. Bugün kamu emekçileri olarak elimize geçen maaşlarımızı gösteren bordrolarımız da bu oyunları açığa çıkarmakta, artan yoksulluğumuzu belgelemektedir. Buna rağmen, yıla yüzde 7 enflasyon hedefiyle başlayıp, yılsonunda gerçekleşen yüzde 20,30 oranlı enflasyona sevinmek,

Yılın başında 1 dolar 3,76 TL iken yılın sonunda 1 doların yüzde 41 artışla 5,30 TL'ye çıkmasını 'döviz frenledik' diye yorumlamak, yine yılın başında yüzde 1,2 olan ihtiyaç kredisi faiz oranı yılın sonunda neredeyse iki katına çıkmasına rağmen 'hedefleri tutturduk' nutukları atmak halkın aklıyla dalga geçmektir. Öte yandan 31 Aralık 2018 tarihinde açıklanan Gelir Vergisi tarifesi çalışanların dilim dilim soyulmasına devam edileceğini ispatlamaktadır. Yeniden Değerleme Oranı yüzde 23,73 olmasına rağmen geçtiğimiz yıl 14 bin 800 TL olan birinci vergi dilimi yüzde 21 oranında arttırılarak 18 bin TL, 34 bin TL olan ikinci vergi dilimi ise sadece yüzde 17 arttırılarak 40 bin TL olarak belirlenmiştir. Buna göre başta 399 sayılı KHK'ye tabi olarak çalışan sözleşmeli personel olmak üzere kamu emekçilerinin çok büyük bir bölümü yılın dördüncü, beşinci ayından itibaren yüzde 20'lik ikinci vergi dilimine girecektir. Önemli bir bölümü de yedinci, sekizinci aydan itibaren yüzde 27'lik üçüncü vergi dilimine girecektir. Kısacası emekçilere kaşıkla verilen enflasyon farkı ve maaş zammı daha cebimize girmeden vergiye gidecektir."

"TÜM YÜKÜ EMEKÇİLERİN SIRTINA YIKAN VERGİ ADALETSİZLİĞİNE VE VERGİ DİLİMİ SOYGUNUNA SON VERİLMELİDİR"

"Dost zor günde, dar günde belli olurmuş. İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz koşulları hangi konfederasyonların, hangi sendikaların kamu emekçilerinin hakları için mücadele ettiğini de göstermiştir. Sadece kamu emekçilerinin değil, tüm ücretli kesimlerin yaşamını alt üst eden ekonomik krize karşı kamu hizmetleri alanında sesini yükselten tek konfederasyon KESK olmuştur. Lafa gelince kendisini beş milyon kamu emekçisinin ve emeklinin tek yetkilisi gibi gösterip böbürlenenler sıra işe, emeğin haklarını savunmaya gelince ortada gözükmemiştir. Bugüne kadar altına imza attığı satış sözleşmeleri ile kamu emekçilerinin ve emekliklerinin mali, sosyal, özlük pek çok hak kaybı yaşamasına yol açan malum yandaş konfederasyon yönetimi karnından konuşmaya devam etmektedir. Yaşanan kayıpların telafisini istemek yerine 'Kamu görevlilerinin 2019 yılı ocak ayı itibariyle maaşları yüzde 10,70 arttı' gibi suya sabuna dokunmayan garabet açıklamalara imza atmayı tercih etmektedir. Bizler, KESK'e bağlı sendikaların üyeleri olarak insanca yaşama yetecek bir ücret, güvenceli çalışma, güvenli bir gelecek mücadelemizi sürdüreceğiz. Yıllardır yaşadığımız kayıpların giderilmesi için; yaşanan gerçek enflasyon bir yana, Yeni Ekonomi Programı'nın 2019 yılı enflasyon hedefi olan yüzde 15,9 karşısında bile yüzde 4+yüzde 5 artış oranı ile hükmünü çoktan yitiren 2017 tarihli toplu sözleşme derhal yenilemelidir. Maaşlarımızda hedeflenen enflasyon oranında değil, yaşanan gerçek enflasyon oranında, satın alma gücümüzdeki azalma ve ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak artış yapılmalıdır. Elektrik, doğalgaz, su, akaryakıt, ekmek, toplu taşıma gibi temel ihtiyaçlara yapılan zamlar tamamen geri alınmalı, temel tüketim ürünlerine hiçbir şekilde zam yapılmamalıdır. Tüm yükü emekçilerin sırtına yıkan vergi adaletsizliğine ve vergi dilimi soygununa son verilmelidir. Toplumsal yararı, vergide ve gelir dağılımında adaleti sağlayan, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, emekten yana, katılımcı-şeffaf-hesap verebilir demokratik bir bütçe hayata geçirilmelidir. OHAL KHK'leri ile herhangi bir hukuki delil ve mahkeme kararı olmadan işinden ekmeğinden edilen tüm kamu emekçileri işine iade edilmelidir. Kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü güvencesiz istihdam tipine ve esnek çalışma, performans gibi güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmelidir. Kariyer ve liyakati yok edip torpilin kapısını sonuna kadar açan mülakat, sözlü sınav ve güvenlik araştırması-arşiv kaydına son verilmeli, herkese güvenceli iş ve güvenli gelecek sağlanmalıdır. Tüm kamu emekçilerini kapsayan, adil bir ek gösterge sistemi hayata geçirilmelidir. Sıraladığımız bu talepler sadece bizim değil, tüm kamu emekçilerinin talepleridir. Sendikalı olsun ya da olmasın tüm kamu emekçilerini kendi temel talepleri için birlikte mücadele etmeye, KESK'e bağlı sendikalarda örgütlenmeye çağırıyoruz."

Editör: Pusula Gazetesi