1989 yılında yayınlanan bu harita, ne acı tesadüf ki, Zonguldak'ın bu haliyle sınırlarının da en son çizilen haritasıdır.

Şehirleri gösteren haritaları biz "siyasi harita" olarak adlandırabiliyoruz. Oysa Türkiye Cumhuriyeti illeri bölgeleri oluşturulurken dikkat edilen en önemli nokta; kültür birliği, şive, ortak gelenek, görenekler baz alınarak ayrılmıştı. Aynı kökten, aynı boydan, aynı yerlerden göç etmiş insanların ortak noktalarının yaşandığı yerlerdir Türkiye'nin illeri. Fakat sonra, işe tam bu siyasi harita belirlemeleri başladı. Aslında çok az yerde bu illerin sınırları değişmiştir.
İlk siyasi sınırları değişimi Kırşehir'in oldu.
2 mayıs 1954 genel seçimlerinde Demokrat Partiye oy vermeyen Kırşehir cezalandırılarak ilçe yapıldı. Nevşehir'e bağlandı. Tepkilerin hızla yükselmesi parti içinde de huzursuzluk çıkınca 1957 yılında bu hatadan dönüldü ve tekrar il yapıldı.
Örneğin Konya bugünkü Zonguldak'ın on katı bir yüzölçümüne sahip olmasına rağmen sadece Karaman il yapıldı. Keza Erzurum Zonguldak'ın en az 5 katı toprağa sahipken aynen durur. Kastamonu da dahil büyük yüzölçümlü illere dokunulmazken;
1991 yılında Bartın Amasra'ya bağlı maden işçilerinin, Karabük'te ki Demir çelik işçisinin de destek verdiği "Büyük Madenci Grevi" sonrasında Zonguldak için düğmeye basıldı. Zonguldak cezalandırılacaktı. Sağ görüşlü partiler bu grevi devlete karşı ayaklanma olarak görmüş, 100 bin kişilik Ankara yürüyüşü gözlerini korkutmuştu.
Ne yazık ki bu cezalandırmayı, iktidar partisi Zonguldak milletvekillerini kullanarak yaptı.(kim olduklarını siz benden daha iyi bilirsiniz)
1991'de ilçemiz olan Bartın`ı diğer ilçelerimiz, Kurucaşile, Amasra ve Ulus'ta kendine bağlayarak il yapıldılar. Bu operasyon ile birlikte hem dört ilçemiz gitmiş oldu hem de Mugada, İnkum. Amasra gibi tatil beldelerini kaybetmiş olduk. 4 İlçe, 8 belediye, 263 köy haritalarımızdan çıktı.
Zonguldak nüfusundan yaklaşık 150 bin kişi silindi.
Bugün Bartın 198 bin nüfusa sahip.
Cezalandırma bunun ile bitmedi.
TTK'da erken emeklilik, süper emeklilik adı altında binlerce işçiyi emekliye sevk ettiler. Böylelikle zaten dışarıdan gelen ve yerleşen bu aileler çok çabuk Zonguldak`ı terk edecekti. Genç yaşta emekli olanlar aldıkları emekli maaşlarını Ege ve Akdeniz kıyılarına yerleşerek değerlendirdiler. Göçü hızlanması ve garanti olması için de emekli olanların ayriyeten başka bir işte çalışabilme hakkı sağladılar. Böylelikle TTK'da ehli uzman, usta olanlar, nitelikli elemanlar Çorlu, Çerkezköy; Kocaeli vb. gibi sanayileşmiş yerlerde ikinci bir maaşı hak etmek için buralara göçmüş oldu.
Plan "tıkır tıkır" işledi. O birleşince çok güçlü gözüken Zonguldak çorap söküğü gibi sökülüyordu.
Bütün bu oyunlara hazırlıksız yakalanan Zonguldak, kendi işçisinin emekli ikramiyesinin Zonguldak`ta değerlendirmesini bile sağlayamadı. Zira zaten şehrin yöneticileri bu işin tam içindeydi. Zonguldak`a çaresizlik aşılıyorlardı.
Büyük grevin başı Şemsi Denizer bile grev sonrasında sesiz kaldı. Adeta Zonguldak Çankaya'da teslim edilmişti.
Sadece Zonguldak Şehir Merkezi bile 250 bin nüfustan 120 bine düşmüştür. Nüfusun çoğu da deniz manzaralı deniz kıyısı olan yerleri tercih ettiğinden Ereğli ve Alaplı'ya kaymıştır. Bugün Ereğli'nin nüfusu Zonguldak'tan 60 bin farkla 170 bin ile nüfusu en kalabalık olan yerleşkesidir. Yani 1990'da yapılan Zonguldak'a darbe bugün "Ereğli'nin il olma olasılığının konuşmasına bire bir neden oluşturmuştur.
1990'da 1.073.560 kişi iken 1995'de nüfus birden 700 binlere düştü.
Cezalandırma halen bitmedi.
Köy bile değilken; 3 Mart 1953 Zonguldak'ın ilçesi durumuna gelen Karabük, 6 Haziran 1995'de il yapıldı. Böylelikle Yenice, Safranbolu ve Eflani ilçelerimiz de sınırlarımızdan çıktı. Karabük'ün çıkması ile birlikte, Cumhuriyetin Zonguldak ili için yerleşim yerlerine yaydığı Demir Çelik Fabrikası, Kereste Fabrikası, Bartın Çimento Fabrikası vb. kuruluşları da kaybettik. Karabük'ün sınırımızdan çıkması ile yaklaşık 100 bin nüfus daha kaybederek 2000 yılı nüfus sayımızda 615.599 bine düştük. Bu bizim 1945 yılı nüfusumuz kadarı.
Bugün Zonguldak'ın nüfusu 597 bindir.
Bu iki ilçe il olduktan sonra 2000 yılında yapılan sayımda Zonguldak nüfusunda -0.60, Bartın nüfusunda -1.11, Karabük'ün nüfusunda da -0,81 azalma göstermiş. Yani ayrışma siyasi olduğu buradan da anlaşılıyor.
Ayrışma hiç kimseye yaramadı. Bugün Bartın'da ekonomik kriz ile boğuşuyor, Karabük'te. Altın tepside sunulan ve ayartılan Bartın ve Karabük halkı da kandırıldı. Zira bu ayrışma bölgeyi temsil edecek milletvekillerinin de sayısını düşürdü, zayıflattı.
81 ilin Mecliste ki milletvekili sayısı 600 olmasına rağmen Bartın 2 milletvekili ile Karabük ise 3 milletvekili ile temsil ediliyor. Zonguldak ise 5
Oysa eğer 1990'lardan sonra bölgede normal bir nüfus artırımı olsaydı ve ayrılmasaydık. Bugün Zonguldak'ın nüfusu 1,5 milyon kişi geçebilirdi. Diyarbakır 1,5 milyon nüfusu ile 12 Milletvekili ile temsil edilirken Kocaeli ise 1,6 milyon nüfus ile 13 Milletvekili ile temsil ediliyor.
Oysa Zonguldak, Bartın. Karabük toplam milletvekili sayısı 9 tanedir.
Nerdeyse bir bölge bir il kadar milletvekili çıkaramıyor. Çünkü milletvekili dağılımı il nüfuslarının oranına göre yapılıyor.
Bütün bunların yanında Gökçebey, Alaplı ilçe yapıldı tamam da, Zonguldak Merkez'in dibinde ki iki belediye Kozlu ve Kilimli'de yalandan yere ilçe yapıldı. Bu ilçeler de tamamen siyasidir.
Şimdi de, sanki çok büyük bir şey yapacaklarmış gibi Filyos'u ilçe yapacaklarmış. Bu da siyasi; sözüm ona Çaycuma CHP'li Belediye Başkanı ile Filyos Projesi'ni ayırma işlemi.
Zonguldak ile Puzzle oyunu oynar gibi oynuyorlar.
Sanki bunların hiç biri olmamış gibi şimdi de bölgeyi kurtarmak için bu üç ili kapsayan bir kuruluş kurdular. BAKKA. Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı.
Keşke BAKKA bir kendisine baksa!
Neyse, bir gün de bu kuruluşun da işlevini çalışma mantığını yararını, zararını anlatırız. Diğer ajanslar nasıl çalışıyor bizim ki nasıl çalışıyor bir bakırız!

Siyasi nedenlerle ayrışan bu toplum, sosyal kültürel ve geçmişimiz ile halen bağlı olsa da, bu bölgenin insanının özeliği midir bilinmez, bir birimize karşı dayanılmaz iticiliğimiz var.
Yıllarca Zonguldak'ın solcuları çoktu. Dolayısı ile hep su lafı duyduk! Emperyalistlerin taktiği; "Böl, Parçala, Yönet" belki ülkemizi bölemediler ama Zonguldak'ı bir güzel böldüler, parçaladılar, yönetiyorlar.
Ülkemiz için bölünmez bütünlüğünü savunuruz ilimiz için halen bölünebilirliğimizi konuşuyoruz.
Dün Zonguldaklıyım diyen bugün Bartınlıyız, Karabüklüyüz diyor da yarın kim ne diyecek?

Editör: Pusula Gazetesi