Resmi Gazete'de 7 Şubat 2017 tarihinde yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile öğretmenlikten ihraç edilen KESK'e bağlı Eğitim-Sen Zonguldak Şubesi Sekreteri İsmet Akyol, "Hiçbir hukuksal dayanağı olmadan isimlerimizi belirleyip ihraç edilmemize neden olan mülki amirler ve yöneticilerin hukuk önünde hesap vereceğinden en küçük bir şüphemiz yoktur" dedi.

"Çaycuma'da yapılan, yapılmak istenen birçoğu da özellikle son bir yılda Türkiye gündemine oturan uygulamalardan ve tüm bunlara Eğitim-Sen'in itiraz etmiş olmasından ayrı düşünmüyoruz. İsimlerimizin ihraç listesine de Çaycuma üzerinden eklendiğini düşünüyoruz" diyen Akyol, şunları söyledi:

7 Şubat 2017 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan 686 numaralı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Eğitim Sen Çaycuma Temsilcisi Gökhan Taner Günsan'la birlikte ben Eğitim Sen Zonguldak Şube Sekreri İsmet Akyol öğretmenlikten ihraç edildik.

Öğretmenliğe başladığım 11 Aralık 1996 tarihinden bu güne; Çaycuma Muharremşah İlköğretim Okulu, Nebioğlu İlköğretim Okulu, Burunkaya Şehit Emrah Kartal İlköğretim okullarında görev yaptım. İhraç edildiğim tarihte ise Çaycuma Sipahiler Ortaokulunda Türkçe öğretmeni olarak görev yapıyordum.

Eğitim Sen Çaycuma Temsilcimiz Gökhan Taner Günsan ise Eylül-2011 tarihinden bugüne Çaycuma Nebioğlu Ortaokulunda görev yapmaktaydı.

ÖĞRETMENLİKTEN NEDEN İHRAÇ EDİLDİK?

Ben 2004 yılından bugüne Gökhan Taner Günsan ise 2014 yılından bugüne Eğitim Sen'de yönetici olarak görev yapıyoruz. Benim ve Eğitim Sen Çaycuma Temsilcimiz Gökhan Taner Günsan'ın öğretmenlikten ihraç edilmesini, Çaycuma'da yapılan, yapılmak istenen birçoğu da özellikle son bir yılda Türkiye gündemine oturan uygulamalardan ve tüm bunlara Eğitim Sen'in itiraz etmiş olmasından ayrı düşünmüyoruz. İsimlerimizin ihraç listesine de Çaycuma üzerinden eklendiğini düşünüyoruz.

Çaycuma'da, Zonguldak merkezi ve ilçelerinin 3-4 katı olup sayıları 30'a yaklaşan, Sıbyan Mekteplerine karşı okul öncesi eğitimi kararlılıkla savunduk. 4-6 yaş grubu çocukların alanında mezun olmuş okul öncesi öğretmenlerinin görev yaptığı okul öncesi eğitim kurumlarına ve ana sınıflarına gönderilmesi gerektiğini savunduk. Okul öncesi eğimin zorunlu olmasına yönelik imza kampanyaları yaptık, billboard ilanları verdik, afiş ve broşürler çıkardık. Okul öncesi eğitimin zorunlu olmasına yönelik imza kampanyasında farklı sendikalara üye ya da üye olmayan Çaycuma'da görev yapan 42 ana sınıfı öğretmeninden 38'inin imzasını aldık. Okul öncesi öğretmenlerimizle birlikte bir hafta içinde 10 bin imza topladık. Bu imzaları Milli Eğitim Bakanlığına gönderdik.

Sıbyan Mektebi gerçeğini ülke ve TBMM gündemine taşıdığımız için Çaycuma'da birilerinin hedefi olduk.

Geçtiğimiz yıl Çaycuma Milli Eğitim Müdürü, yılbaşı kutlamalarının Hristiyan batı kültürünün bir geleneği olduğunu ileri sürerek okullara "yılbaşı yasağı" yazısı gönderdi. Buna itiraz ettiğimiz ve bu itiraz nedeniyle söz konusu yazı Türkiye gündemine oturduğu için hedef olduk.

Geçtiğimiz kasım ayında Çaycuma Milli Eğitim Müdürünün tüm okul müdürlerini "emir" ile camiye hatim indirmeye çağıran resmi yazısının Anayasa'nın 24. Maddesinde belirtilen "Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz" hükmüne aykırı olduğunu belirttiğimiz için hedef olduk. Yetmezmiş gibi hatim indirme yapıldığın günün akşamı Milli Eğitim Müdüründen sokak ortasında küfür yedik.

Çocukların eline silah verip yayınlayan Çaycuma Milli Eğitim Müdürünün haberini gazetelerde okuduk, ürperdik. "Öğretmen çocuğa silah verir mi?" dedik.

Geçmişteki darbelerin mağduru en çok Eğitim Sen'in önceli öğretmen örgütleri olmuştur. Eğitim Sen 15 Temmuz darbe girişimini kınayan ilk sendikadır. Darbe girişiminin hemen sabahında, "Göreceksin bak; dönüp dolaşıp en sonunda muhalifler, Eğitim Sen ve KESK hedef alınacak." demişti bir arkadaşımız. Evet, yaşanan tam da budur bugün.

İhraç edildiğimiz ve Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu imzasıyla yayımlanan yazıda, "Ekli listede adı bulunan ve terör örgütleriyle iltisakı olduğu düşünülen kişilerin, ayrıca bir tebligata gerek duymaksızın kamuyla tüm ilişiği kesilmiştir" yazıyor.

Kesinlikle kabul etmiyoruz yazılanları. Bizler ölümün ve şiddetin simgesi silahı çocuğumuzun ya da öğrencilerimizin eline veren, öldürmeyi kutsayan eğitimcilerden değiliz!

Çaycuma Nebioğlu İlköğretim Okulunda görev yaparken öğrencilerimin pazardan almış oldukları oyuncak tabancaları kırıp, paralarını cebimden karşılamıştım bir keresinde.

Öğretmenlik yaşamım boyunca da öğrencilerime hiçbir canlıyı öldürmemek gerektiğini; barışı, kardeşliği, sevgiyi anlatmaya çalıştım. Tahsin Saraç'ın "Ana Öğüdü" şiirini ise öğrencilerime ya okudum ya da defterlerine yazdırdım. Ölmeye, öldürmeye, şiddete, teröre karşı oldum ve yaşamımda tek bir canlıya dahi zarar vermedim. Silahın nasıl kullanıldığını ise bilmem.

Yerellerden birilerinin belirlediği isimlerin kimler olduğunu bilmeden ihraç edilmemizde imzası olan Cumhurbaşkanı, Başbakan, Milli Eğitim Bakanı ve diğer Bakanlar Kurulu üyeleri ile adlarımızı listeye ekleyenlere soruyoruz: Biz neden ihraç edildik? Açıklayın elinizde somut deliller varsa ortaya koyun madde madde. Gönderin müfettişleri, verin bizi mahkemeye.

En başından bu yana söylüyoruz. Eğitim Sen olarak açıklayamayacağımız, hesabımı veremeyeceğimiz hiçbir eylem ve etkinliğimiz yoktur. Bize isnat edilen herhangi bir suç olmadığı gibi, bu konuları içeren herhangi bir yargılama da yaşamadık. Sizin 'yargısız infaz'ınıza boyun eğmeyeceğiz.

Çocukların eline silah ve idam ipi veren yönetici ve öğretmenlerden olmamaya devam edeceğiz. Dün olduğu gibi bugün de yarın da savunduğumuz doğruları söylemekten asla vazgeçmeyeceğiz.

"Sıbyan Mektebi değil okul öncesi eğitim" demek, "laik ve bilimsel eğitim vazgeçilmezimizdir" demek suçsa bizler; çağdaş, bilimsel, laik eğitimden yana olan birer aydın eğitimci olarak bu suçları işlemeye devam edeceğiz!

Cezalandırılmak istenen yürüttüğümüz sendikal eylem ve etkinliklerimizdir, özellikle Çaycuma'da laik ve bilimsel eğitimi kararlılıkla savunuyor olmamızdır. Bu hukuksuzluk sona ermeli ve biran önce görevimize iade edilmeliyiz.

Hiçbir hukuksal dayanağı olmadan isimlerimizi belirleyip ihraç edilmemize neden olan mülki amirler ve yöneticilerin hukuk önünde hesap vereceğinden en küçük bir şüphemiz yoktur.

Şundan eminiz ki mutlaka geri döneceğiz, çok sevdiğimiz öğrencilerimizle yine sınıflarda buluşacağız!

SENDİKAL FAALİYETLERİMİZ NELERDİR?

Eğitim Sen; Türkiye genelinde olduğu gibi Zonguldak'ta da Çaycuma'da da sadece üyelerinin değil, tüm eğitim emekçilerinin yaşadıkları sorunların çözümü için çaba göstermiştir.

Eğitim Sen; haksızlığa uğrayan olan tüm eğitim emekçilerinin, ataması yapılmayan öğretmenlerin, ataması yapılmayan yönetici adaylarının, ücretli öğretmen görevlendirilmelerinde mağdur edilen öğretmenlerin, memur ve hizmetlilerin, 4-B ve 4-C'li sözleşmelilerin, YGS'de yaşanan şifre skandalı nedeniyle mağdur olan liseli gençlerin ve ailelerinin yanında yer almış; taleplerinin savunucusu olmuştur.

Eğitim Sen; üyesi olmayan hatta başka sendikalara üye eğitim emekçilerinin ve yöneticilerin sorunlarının mahkemelere, Milli Eğitim Bakanlığı ve TBMM'ye taşınmasını, çözülmesini sağlamıştır.

Eğitim Sen; üyesi olmayan hatta başka sendikalara üye eğitim emekçilerinin ve yöneticilerin sorunlarını sahiplenmiş, ilgili mevzuatta aykırı bir şeklide Çaycuma'da belirli bazı kişilere verilen ve yönetici atamalarına doğrudan etki eden Takdir, Teşekkür ve Başarı Belgelerinin haksızca verilmesine itiraz eden tek sendika olmuştur.

Eğitim Sen; çeşitli kategorilerde satranç turnuvaları, tiyatro, sinema, uçurtma şenliği gibi etkinliklerin yanı sıra bilimsel yayın ve kitaplar ile ülkemizin saygın yazarlarının çocuklarımız ve gençlerimizle buluşması gibi birçok sosyal ve kültürel etkinlikte Çaycuma'da önemli bir boşluğu doldurmuştur. Tüm okul kitaplıklarına ücretsiz 10 bin adet kitap temini yine 200 bine yakın Bilim Teknik, Bilim Çocuk ve Meraklı Minik dergisinin Ankara'dan kamyonlarla getirilip tüm okullara ücretsiz ulaştırılması sağlanmıştır.

Hükümet tarafından getirilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Yasası ve Torba Yasa gibi halkın ve emeği ile geçinen herkesin aleyhine olan birçok düzenlemeye karşı mücadele eden Eğitim Sen; bu düzenlemelere karşı Çaycuma'da en geniş platformların oluşturulmasına öncülük etmiştir. Düzenlemeye karşı çok etkili bir mücadele yürütmüştür.

Eğitim Sen; 4-C düzenlemesine karşı mücadele eden TEKEL İşçilerinin ve okullarımıza SEKA'dan geçerek görev yapan 4-C'li personelin mücadelesinin başarıya ulaşması için Çaycuma'da aylarca süren bir mücadele yürütmüştür. Ankara'da TEKEL işçileri ziyaret edilmiştir.

Eğitim Sen; kadın cinayetlerine, iş yerinde taciz ve mobbinge, çıkarılmak istenen kürtaj yasasına, eğitimde cinsiyet eşitsizliğine ve çocuk istismarına karşı mücadele etmektedir.

Eğitim Sen; pedagojik değil, siyasi ve ideolojik kaygılarla gündeme getirilen; öğrenci, öğretmen ve velileri mağdur eden 4+4+4 modeline karşı yoğun bir bilgilendirme çalışması yürütmüş, günlerce eylem ve etkinlikleri yaşama geçirmiştir.

Eğitim Sen; Milli Eğitimde yaşanan yoğun siyasi kadrolaşmaya, halkın dini duygularını istismar eden birtakım cemaatlerin ve dini yapıların (Geçmişte MEB'in vermiş olduğu yasal izinlerle Fethullah Gülen cemaatinin yaptıkları dahil) Çaycuma'da okullar üzerinden yaptığı, yapmak istediği laik ve bilimsel eğitim karşıtı uygulamalara itiraz eden tek sendika olmuştur.

Eğitim Sen; Çaycuma'daki sosyal ve kültürel yaşama sunmuş olduğu katkıların yanı sıra eğitim emekçilerinin hakları için mücadelede, bilimsel, demokratik, laik ve parasız eğitim mücadelesinde tartışmasız öncü olmuştur.

Eğitim Sen; Anaokullarının yerine getirilmeye çalışılan ve pedagojik açıdan eğitim bilimine aykırı olan Sıbyan Mektepleriyle ilgili halkı bilgilendirme çalışmaları yapmıştır.

Eğitim Sen; Türkiye Taş Kömürü (TTK) İşletmelerinin özelleştirilmek istenmesine karşı mücadele eden Zonguldak Maden İşçilerinin yanında yer almıştır. İşten çıkarılan Kilimli Balçın Madencilik işçileriyle dayanışma içinde olunmuştur

Eğitim Sen; Çaycuma Saltukova Hacılar, Filyos Sazköy, başta olmak üzere Batı Karadeniz Bölgesinde yapılmak istenen Termik Santrallere karşı toprağını, doğasını korumaya çalışan yurttaşlarımızın ve ağaçlarının kesilmesine karşı gelen Adaköy köylülerin yanında yer almıştır. Yeniköy Ören Tarlası Doğa Katliamı sürecinde sürgün edilen Eğitim Sen üyesi öğretmenin görevine geri dönmesine ilişkin çalışmalar yapmıştır.

Eğitim Sen; eğitim, sağlık gibi en temel insan haklarının paralı hale getirilmesine karşı yoğun bir mücadele yürütülmüştür.

Editör: Pusula Gazetesi