1.Dünya Savaşı`nda meydana gelen Zonguldak açıklarında üç geminin Ruslar tarafından batırılması olayında, İngiliz Kütüphanesi`nde ki Rusça arşivinde yeni ve oldukça ilginç bilgilere rastladım. Daha önce bildiğimiz bilgilere ek olarak başka bilgiler var. Hatta bu olaylar biraz durumu daha da farklılaştırıyor. Olayı tamamı ile anlamamız için ilk önce 2005 yılında ortaya çıkan bilgileri, kendi yorumumu bilgilerimi de katarak ele alalım. Sonra yeni bilgileri mukayese edelim.

O zamana kadar herhangi bir tarih kitaplarında yazmayan bir olay, 2005 yılında dünyaca ünlü Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez tarafından ortaya çıkarılmıştı. Prof. Dr. Bingür Sönmez`in konu ile alakadarlığı Sarıkamış doğumlu olması idi. 90 bin askerin donarak öldüğü Sarıkamış faciasında "nasıl böyle bir hata yapılır" diye hep düşünülmüştü. Bu merakın pesine düştü ve olayın Zonguldak açıklarında başka bir olayla da bağlantılı olduğu ortaya çıktı. Sarıkamış biliniyordu ama Zonguldak`ta batırılan üç yük gemisinin varlığı hiç bilinmiyordu.

Enver Paşa`nın büyük hataları neticesinde yaşanan Sarıkamış faciasından bir ay önce 6 Kasım 1914`de Zonguldak açıklarında Ruslar tarafından batırılan üç geminin aslında Sarıkamış`a malzeme getiren gemiler olduğu ortaya çıktı. Bu zamana kadar bu bilginin ortaya çıkmamasının sebebi; yine Enver Paşa`nın olayı gizleyerek Osmanlı arşivine sokmaması olmuştu. Hatta Ruslar tarafından esir edilen gemiden canlı kurtulan Osmanlı askerlerine, Rusya'nın esir kamplarında dahi bu konu konuşulmaması için emir verilir.

OLAYIN ARKASINDA ALMANLARIN İPEK YOLU PROJESİ VAR

Bugün nasıl ABD`nin Ortadoğu Projesi varsa, o yıllarda Almanların İpek Yolu Projesi var. Ruslar tarafından kesilen Asya-Avrupa İpek Yolu'nu kontrol altına almak isteyen Almanlar, Osmanlıyı Ruslara karşı kullanıp, Kafkaslardan yol açma derdindeydi. Bu yüzden de Osmanlı'nın mutlaka Almanlar tarafında savaşa girmesi gerekiyordu. Aslında tıpkı ABD`nin "Orta Doğu Projesi" gibi bu plan çok önceden hazırlanmıştı. Bunun için de ülkede yükselen değer ittihatçılar kullanılmalıydı. Enver Paşa`nın daha da güçlenmesi için saraya damat yapılmasının da yine Almanların stratejisi olduğunu düşünüyorum. Zira bir süre sonra Almanlar Osmanlı'ya ENVERLAND ismi vereceklerdi.

1853`den beri Fransızlar ve İngilizlerle Rusya`ya karşı ittifak yapan Osmanlı, bu ittifakın sonucunda yine bu devletler tarafından sömürülmüştür. Bunu II.Abdulhamid anladığından, Osmanlı uzun süreden beri Almanlara yakınlaşıyordu. Fakat Padişah ile bazı şeyleri yapamayacaklarını anlayan Almanlar Meşrutiyet ile yükselen değer olan İttihatçı cepheyi kullandı. 28 Temmuz 1914 Perşembe Günü başlayan Birinci Dünya Savaşı başladıktan 5 gün sonra, 2 Ağustos 1914 Cumartesi Günü Türk - Alman ittifakı imzalanır. Fakat bu ittifaka rağmen diğer devletlerin baskısı ile Osmanlı aynı zamanda tarafsızlık ilan etmiştir. Saray'ın savaştan uzak durma isteği ile Enver Paşa`nın Almanlar ile savaşa girmek istemesi, ikilem oluşturuyordu. Bunu aşmak için Almanlar ve İttihatçılar arasında bir süreç yaşandı.

Goeben ve Breslau adlı iki Alman savaş gemisi İngilizlerin takip ettiği gerekçesi ile boğazlara girmesi ve 24 saat içinde karasularımızdan çıkması gerektiğinden Osmanlı-Alman ittifak Anlaşması'na göre Osmanlı Devleti Almanlara yardım ederek bu gemileri satın aldığını ilan etti.
Goeben'e "Yavuz" ve Breslau'a da "Midilli" adı verildi."
Oysa amaç başkaydı ve bu Enver`in savaşa katılma isteğini de yansıtıyordu.
Bu Alman gemileri 29 Ekim 2014`e kadar İstanbul'da kaldı, bazen de Karadeniz`de bir takım işlerde kullanıldı.Enver Paşa bu gemiyi Erzurum ziyareti için kullanmış, bu gemi ile Trabzon'a`kadar gelip gitmiştir.

ZONGULDAK RUSLAR TARAFINDAN ÜÇÜNCÜ KEZ BOMBALANIYOR

Daha Zonguldak`ta kömür yeni bulunmuş ocaklar yeni açılmışken, Osmanlı 1853 yılında, Ingilizler ile birlikte Rusya`ya savaş ilan ettiklerinde; Rusya`nın bombaladığı yerlerden biri de yine Zonguldak olmuştu. Zira Zonguldak`ta kömür bulunmuş ve Kırım Savaşı'na katılan İngiliz gemilerine kömür sevkiyatı için kullanılmaya başlanmıştı. Bu yüzden İngilizler, Zonguldak ocaklarını işlemekteydi. Rusya`da bunu bildiği için Zonguldak`ı sürekli bombalamaktaydı. Eski takvime göre 93 Harbi (Rumi 1293 olduğu için 93 harbi denilir ) olarak bilinen (Miladi 1877-1878) Osmanlı-Rus Savaşı`nda da Zonguldak Ruslar tarafından bombalanmıştı. 28 Temmuz 1914 I.Dünya Savaşı başlaması ve Almanların, Rusya`ya savaş ilan etmesi ve 29 Ekim 1914 günü Osmanlı`ya savaş ilan etmesi ile Zonguldak bir kez daha Rusların hedefi haline geldi. 70 yılda bu üç savaşı Ruslara karşı yaptık. Son 97 yılda da iki büyük savaş; Kurtuluş Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı'nda biz Ruslardan uzak durduk. Hatta Birinci Dünya Savaşı`ndan sadece iki-üç sene sonra Ruslardan yardım alarak Kurtuluş Savaşı`nı kazandık. Ruslarla savaşmadığımız zamanlarda, ya kazandık ya savaşsız geçirdik. Osmanlı`nın 29 Ekim 1914'e kadar tarafsızlık içinde olmasına karşılık Enver Paşa, Doğu'da Ruslara karşı büyük bir taarruza kalkma planı yapıyordu. Bu yüzden Enver Paşa daha savaş ilan etmeden Doğu'ya gider, ordunun durumunu inceler. Daha o günlerde, Rus-Osmanlı savaşını planlamaktadır. 23-30 Ağustos arasında gerçekleşen Almanların Rusya ile yaptığı Doğu Avrupa savaşında Almanların büyük bir harekat ile Ruslara saldırması ve bunda başarılı olması, onda Kafkaslara doğru böyle bir savaş fikrini geliştirdi. Enver, Kars`ı Tanenberg Savaşı gibi ele geçirmeyi planlıyordu. Tanenberg Savaşı ,Kuzeydoğu Polonya'dır (Olsztyn şehri yakınları) Almanlar bütün güçleri ile saldırıp Ruslara karşı üstünlük kurmuşlardı. Enver Paşa kafasında oluşturduğu planı bu gezisi sırasında ediniyor. Ve İstanbul`a geri döndüğünde Doğu cephesinin eksiklerini temin edip, Trabzon üzerinden Erzurum`a yollamayı düşünüyor.

Enver Paşa`nın Erzurum gezisine gittiği gemi Almanların Goeben adlı Türk ismi ile Yavuz zırhlısıdır. Bu geminin komutası yine bir Alman Tuğamiral Suschon`dur. Bu gemi daha sonra Alman Tuğamiral Suschon komutasında 5 hafif kruvazör, 4 muhrip ve 1 mayın gemisi, Odesa. Kefe ve Novorsisky limanlarını bombaladıktan sonra Rusya Osmanlı'ya savaş ilan eder. Rusya`nın ilk işi de Kafkaslar`da büyük bir taarruz hazırlamak olur.Aynı anda da Rus savaş gemileri, başta Zonguldak olmak üzere Osmanlı'nın önemli limanlarını bombalamaya başlar. Bütün bunlardan Ordu Komutanı olarak Enver Paşa`nın haberi olmaması imkansızdır.

ENVER PAŞA`NIN BÜYÜK HATASI

Rusya, Osmanlı`ya savaş ilan ettikten sadece bir hafta sonra Enver Paşa 5 Kasım 1914 Perşembe Günü İstanbul'dan yiyecek, kışlık giyecek, cephane, askeri araç, 2 uçak ve 2 alay (3 bin) askerle Trabzon'a hareket etmesi için gemileri yola çıkarır. Gemide ayrıca Rusya`da karışıhallettimklık çıkaracak, Türk köylerinde ayaklanma başlatacak Türk ajanları da vardır.

Prof. Dr. Bingür Sönmez`in ortaya çıkardığı belgelere göre bu gemiler 3 adettir. Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer, Mithat Paşa... Hatta 2005 tarihinden sonra birçok tarihçi bu gemiler üzerine yazılar yazdı. Bir tanesinden bir kesit sunuyorum.

Diğer gemiler bizi beklemeye mecbur oluyorlar. Aman yarabbi ne büyük hata böylece üç gemiyi hiçbir muhafız olmadan denize çıkarmak ve içinde bu kadar eşya ve Erzak-ı Askeriye bulundurmak. Ya maazallah asker bulunsa idi, ne felaket binlerce düşünce ile o geceyi selametle geçirdik. 6 Kasım 1914 Cuma Sabah yataktan kaktım ilk işim etrafa bakmak oldu. Ereğli üstlerine yakın bir mesafede idik Çay içip gemide bizden başka kimse olmadığından eski elbiselerimi giydim. Hava da oldukça sis var önümüzde giden Bahr-ı Ahmer ve Bezm-i Alem gemisi ara sıra sis içerisinde kayboluyorlardı. Bizde Ereğli ile Zonguldak arasında bulunuyorduk. Sahilden beş altı parça parça teknenin dumanı göründü sis ve uzak bulunması gemileri fark ettirmiyor. Fakat sahilden gelmesi sebebi ile her halde bizim donanma olmasına hükmederek yolumuza devam ediyorduk. İstanbul'dan aldığımız kapalı zarf açılarak doğru Ünye'ye gideceğimiz ve orada Onuncu Kolordu komutanın emrine tabi olacağımız yazılı idi.

Ali BOZOĞLU adında bir yazarın yazısı... Dikkat edin olayın şahidinden, birinci elden yazıyor. Oysa 2005 yılına kadar herhangi bir belge yok. (iddialardan birisi de, gemilerde 3 bin asker değil sadece 220 asker bulunuyor. Çoğu uçak pilotu. 2 uçak 220 askerin çoğu uçak pilotu nasıl olur onu da anlamış değilim.) Yazının devamında Ruslarla karşılaştıklarını korkuları panikleri ve batırılmalarını anlatıyor.2005 yılına kadar kimsenin bilmediği bir olayı ne hikmetse en ince ayrıntısına kadar yazıyor. Doğrudur veya yalandır bilemem. Ben bu yazıyı sadece örnek olsun diye "olayda herhangi koruma Gemi olmadığını " göstermesi açısından verdim.

Prof. Dr. Bingür Sönmez`e göre 5 Kasım 1914'te İstanbul Boğazından demir alan bu 3 kuru yük gemisine hiçbir savaş gemisi koruma yapmıyordu. Söz konusu 3 gemi 6 Kasım sabahı Zonguldak açıklarına geldiklerinde karşılarında dev gibi Rus savaş gemilerini bulmuştu. Ruslar savaş ilan ettikten bir hafta sonra Zonguldak`ı bombalamaya başladığı ortaya çıkıyor (Burada 3 geminin silahsız ve korumasız olduğu söyleniyor.)

Ruslar 6 Kasım sabahı Zonguldak'taki kömür madenlerini bombalamış, üslerine dönüyorlardı. Ruslar bu 3 yük gemisine Kandilli-Ereğli açıklarında ateş açar. 7 Kasım 1914 sabahı saat 7.45'te 3 yük gemimiz içindeki 3 bin asker ve Sarıkamış'a götürülen malzemelerle birlikte çok kısa süre içinde denize gömülür. İşte 90 bin Osmanlı askerinin kader anı bu olsa gerek. Zira bu gemilerin taşıdığı malzemeler arasında kışlık kıyafet ve ilaç da vardı. Enver Paşa büyük bir hata daha yapacak,gemilerin batırılması ile Doğu`da kumanya sıkıntısı ve hastalık yaşandığı için ve yazlık kifayetli askerlerin kış şartlarında savaşmak zorunda kalacağı için bir an önce taarruzu başlatma kararı alır.Böylelikle yazlık kıyafet ile asker Sarıkamış dağlarına sürülür.Aniden bastıran soğuk ve kış şartları hastalıklar ve açlık sonucunda da donarak hayatlarını kaybederler. Bu büyük hatanın farkında olan Enver Paşa, Zonguldak açıklarında olan bu hadiseden kimsenin haberi olmaması için Rusların eline düşen esirlere bile ulaşarak, "bunu kimseye anlatmamaları, anlatmaları halinde savaş suçu işleyecekleri" haberini esirlere ulaştırır.Ayni zamanda bu olay Osmanlı arşivlerine kayıt olarak da geçmez.

Ruslar, bu gemilerden denize düşenleri esir alır.Rus kamplarına yolar.Bu esirler ancak 9-10 sene sonra içlerinden bir kısmı geri dönebilmiştir.

Bütün bu olaylara ramen sanki hiç bir şey olmamış gibi Enver Paşa 1917`de Zonguldak`a gelip ocakları geziyor. Enver Paşa ancak savaşın Osmanlı aleyhine sonuçlanmasından sonra hatalarının sonuçları görmeye başlıyor.Rütbesi sökülüyor idam cezasına çarptırılıyor.Daha öncesinde bir Alman gemisi ile Almanya`ya kaçıyor.

Prof. Dr. Bingür Sönmez araştırmalarında Zonguldak açıklarında Ruslar tarafından batırılan 3 gemi olduğunu yazar. Oysa İngiliz Kütüphanesinde bulunan arşivde Osmanlı Donanmasına ait 3 gemi değil, batırılan 4 kuru yük gemisi var.

Üstelik bir kaç savaş gemisi daha vardır. Bu gemilere eşlik ediyor. Bunlarda yara alarak kaçıyor. İngiliz Kütüphanesi`nde ki Rusça arşivinde şunlar yazar. Dört Türk kargo gemisinin battığını gösteren baskılı bir resim, İngiliz Kütüphanesinde düzenlenen posterler yer alır. Alt-yazısında ise şöyle açıklanıyor: "Türkiye'nin Zonguldak limanının Karadeniz'deki ağır bombardımanından sonra, müfrezemiz (Rus donanması)denizdeki bir düşman (Osmanlı gemileri) birimini fark etti. Birkaç savaş gemisi ve birlik ve malzeme taşıyan dört kargo gemisinden oluşuyordu. (Yani 4 kargo gemisi var ve birkaç savaş gemisinden bahsediyor) Kargo gemilerini topçu ateşi ile batırdıktan ve kaçmayı başaran diğer gemilere biraz zarar verdikten sonra, müfrezemiz Sivastopol'e güvenli bir şekilde ve kayıp vermeden geri döndü."

Anlaşıldığı üzere, Trabzon'a doğru giden ve Zonguldak`ta Ruslarla karşılaşan gemiler, sadece 4 tane de değilmiş. Ruslar tarafından 4 gemimizin batırılması ile sonuçlanan savaşta, bazı Osmanlı gemileri de savaştan kurtulmuş ama yara almış gemiler olduğu anlaşılıyor. Yani bir şekilde gemilere koruma amaçlı savaş gemileri eşlik etmiş veya Zonguldak Ereğli açıklarında bekleyen savaş gemileri de o anda müdahale etmiş olabilir. (Dördüncü gemi yine Ruslar tarafından batırılan ve Doğu'ya gıda erzakı getiren 4 tonluk Derne gemisinden bahsediyor olabilirler.) Hangi kaynaklar doğruyu gösteriyor bilemem ben sadece şahit olduğum bir kaynağı yazma zorunluğu hissettim. Bu olaydan çıkardığım sonuçlar var ; "Dışarıdan güç alıp, ülkende güç elde etmenin sonucu daima hüsranla sonuçlanmıştır." "Şahsi hırslar, milletin çıkarlarının önüne geçerse yine sonuç hüsran olur." "Kim hangi devletten güç alıyorsa, sonuçta oraya kaçıyor." "Bazı olaylar, aradan geçen 100 yıl sonra da ancak ortaya çıkabiliyor. "Sadece tarih bilmek yetmiyor, tarihi doğru yorumlayabilmekte önemli" "Tarihin ince ayrıntılarını öğrendikçe, Mustafa Kemal gözümde daha fazla büyüyor.