Bu kalem parmaklı, kadife şapkalı, puf elbiseli, sütbeyazı patikli bebek, 14 Mart 1925'te Çanakkale'de doğdu. Şişli'de yatılı okuduğu okulunu bitirip Zonguldak Devlet Hastanesi'ne hemşire olarak atandığında geldiği şehri Çanakkale kadar sevdi. Hak bellediği yoldan hiç şaşmadı. Alnı ak, başı dik yaşadı. Çok sevildi, çok sayıldı. Safder'in büyük aşkı Cahide idi. Ardından sevda koşusu koştuğu... Güven'e, Ümit'e, Can'a hayat veren Cahide... Zonguldak'ın hasta düşmüş bütün insanlarına şifa dağıtan, bir bilge gibi ışık tutan... Bir kadının aklının gücü, alnının akı demek olan Cahide... Ağzından çıkacak tek lafı duymak, elinin değdiği tek yeri görmek ayrıcalık olan. Her ayın ilk cumartesisi kabul gününde, "Safder çırptığı için bu kadar kabarıyor" dediği kekini yemek, damakların şuracağında kalmış bir müstesna tat. Sofrasına oturmak da öyle. O sofraları bir ömür boyu özlemek sonra... Kolkola girip aldığın, aştığın bütün yolları... Adabınca ama Cahidece yaptığı her şeyden edindiklerinle elde ettiğin zenginlikten başkasına tamah etmemek...

Yugoslavya'da Usturumca'da doğup Usturuma nehrinin yamacında büyürken, İkinci Balkan Harbi'nde evlerini, topraklarını bırakıp daha yirmisinde göç yollarını aşıp Çanakkale'ye varan, Dava Vekili Hamdi Bey'le, Çanakkaleli Sıdıka Hanım'ın ilk evlatları Cahide... Cahit'in, Cenk'in ablası... Benim annem, kızım Can'ın iki kere annesi... Sonsuzluğa giderken "Bugün Çanakkale'ye mi gidelim, Zonguldak'a mı diye?" sorup, bu dünyada bütün güzelliğini, bütün gücünü evlatlarına, dokunduğu herkese seve seve bırakan benim güzel annem... Canımın içi, başımın tacı... İyi ki doğdun... Çınlayarak "Can" diyen sesin kulağımda, hayatın hayatımızda...

Bugün açan bütün tomurcukların adı Cahide olsun.

(Fotoğraf: Bebek annem Cahide, çok sevdiği büyükbabasının kucağında. 1925'te Çanakkale'de.)