Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Devrek Şubesi Başkanlığı, Uğur Mumcu'nun ölümünün 24'üncü yıldönümü nedeniyle bir anma etkinliği düzenledi. Derneğin salonunda yapılan anma etkinliği, bir dakikalık saygı duruşundu bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.

Uğur Mumcu'yu anma etkinliğine; CHP Devrek İlçe Başkanı Yaşar Bükrü, Devrek Belediyesi'nin CHP'li Meclis Üyeleri; Faik Mekik, İsmail Külah, Eğitim-Sen Devrek Temsilcisi Satuk Kadam, Türk Kızılayı Devrek Şubesi Başkanı Şafak Z. Ocakçıoğlu, dernek üyeleri ve yurtseverler katıldı.

BOZKURT: "ONLARI KAYBETTİK, AMA YAKTIKLARI MEŞALELERİ SÖNDÜRMEDİK"

Etkinlik öncesi bir konuşma yapan ADD Devrek Şubesi Başkanı Çetin Bozkurt, "24 yıl önce Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli aydınlarımızdan araştırmacı-gazeteci, cesur yürekli, sevgili Uğur Mumcu'yu bombalı bir suikast sonucu kaybettik. Uğur Mumcu, ülkemiz üzerinde oynanan oyunları, emperyalist güç odaklarının faaliyetlerini çözmüş bir aydındı. Yazdığı kitaplar ve köşe yazılarıyla bunları halkına anlatmaya çalışıyordu. Ölüm tehditleri alıyordu; ama asla vazgeçmiyordu. Ve bir gün olan oldu. Onu susturdular. Tıpkı diğer aydınlarımız gibi. Onları kaybettik ama yaktıkları meşaleleri söndürmedik. Yere düşürmeden taşıyoruz ve taşımaya devam edeceğiz" dedi.

Gazeteci-Yazar İbrahim Tığ da, verdiği konferansta, Uğur Mumcu'yu anlattı. Tığ, konuşmasında, "Türk basınının özgür kalemi Uğur Mumcu'yu ölümünün 24'üncü yılında özlemle anıyoruz. Meslek büyüğümüzü öldüren tetikçileri azmettirenlerin hala ortaya çıkarılamamasını bir demokrasi ayıbı sayıyoruz" dedi.

TIĞ: "BASINI HEDEF ALAN BASKILAR SÜRÜYOR"

"24 Ocak 1993 Pazar günü otomobiline konulan bomba ile hunharca katledilen Cumhuriyet Gazetesi yazarı Uğur Mumcu'yu ölümünün 24'üncü yılında düşünce ve ifade hürriyetini, basın özgürlüğünü hedef alan baskıların hız kesmeden arttığı bir dönemde anıyoruz" diye konuşmasını sürdüren İbrahim Tığ, "Uğur Mumcu bir yurtseverdi. Atatürkçü, laik ve cumhuriyetçiydi. Irkçılığa, dinciliğe, mezhepçiliğe karşı çıkar, Aydınlanma Devrimi'ni savunurdu. Uğur Mumcu, İslami Hareket ve Hizbullah'ın varlığından söz eden ilk gazeteciydi" dedi.

Ülkenin karanlığa götürülmesi öncesinde, öncelikle Türkiye'de yakın tarihi iyi okumanın gerekliliğini anlatan İbrahim Tığ, "Kanlı 1 Mayısları, Kahramanmaraş'ı, Çorum'u, İzmir İnciraltı katliamını, Sivas Madımak'ı, Gazi Mahallesi'ni, Abdi İpekçi, Doğan Öz, Ümit Kaftancıoğlu, Turan Dursun, Çetin Emeç, Musa Anter, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Vedat Aydın, Gaffar Okkan, Hrant Dink, Necip Hablemitoğlu cinayetlerini işleyen tetikçilerin kimler tarafından korunup kollandığını iyi anlamak gerekir. Bu ülkede çok insanımız öldürüldü. Bunca katliamın, cinayetin, devlet içinde yuvalanmış karanlık güçlerce öldürülmesi, dün olduğu gibi bugün de üstlerinin örtülmesi düşündürücü değil mi?"ifadelerini kullandı.

"Türkiye'de toplumsal muhalefetten korkan siyasi iktidarların hedefinde hep aydınlar, yazarlar ve gazeteciler olmuştur. Bu korkuyla gazeteler sansürlenmiş hatta bombalanmıştır" ifadelerini kullanan İbrahim Tığ, "Eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye için mücadele edenlerin seslerini susturmak isteyenlerin basın özgürlüğünü hedef alan saldırıları ne yazık ki bugün de artarak devam etmektedir. AKP iktidarı bir taraftan kurbanları arasında Mumcu'nun da bulunduğu cinayetlerin aydınlatılmasına yanaşmayarak basın özgürlüğünü hedef alan saldırıların artmasına göz yumuyor" dedi.

Konuşmasında, Uğur Mumcu'nun 31 yıl önce cemaat tehlikesine dikkat çektiğini belirten Gazeteci-Yazar İbrahim Tığ, onun, "Tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra General olacaklar ve Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar" sözünü hatırlattı.

"ÜLKEDE REJİM DEĞİŞİKLİĞİNE GİDİLİYOR"

Ülkenin bir rejim değişikliğine götürüldüğüne değinen Tığ, "Bu yapılan bir rejim değişikliğidir sistem değil" dedi.

Tığ konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bizim mücadelemiz, Türkiye'nin bekası mücadelesidir. Bizim mücadelemiz, bayrak mücadelesidir. Bizim mücadelemiz, cumhuriyet mücadelesidir. Bizim mücadelemiz, vatan mücadelesidir. Önümüzde önemli bir süreç var. Referandum süreci. Bu süreci çok iyi değerlendiremezsek Meclisi mezara, demokrasiyi de tarihe gömmüş olacağız. Bu sadece Atatürkçülerin, aydınların sorunu değildir. Bu sorun, kendisini demokrat olarak gören, ülkesini seven, bayrağını seven, adını ve kimliğini nasıl tanımlarsa tanımlasın hepimizin ortak sorunudur. İster kendini ülkücü tanımla, ister milliyetçi tanımla, ister devrimci tanımla, ister muhafazakar tanımla, ister dindar tanımla, nasıl tanımlarsan tanımla ama sen şunu düşünüyorsan, benim gibi düşünmeyen insanlar da düşüncelerini özgürce ifade etsinler. Gün gelir benim üzerime baskı kurulabilir, ben bütün baskılardan arınan bir Türkiye istiyorum diyorsan buna 'Hayır' demek zorundasın. Unutma ki, 'Hayır' da hayır vardır. Kalemini baskılar ve tehditler karşısında hiçbir zaman bükmediği, karanlıkla savaşımda asla boyun eğmediği için katledilen tüm aydınlarımızı, gazetecilerimizi ve yazarlarımızı Uğur Mumcu şahsında saygıyla anıyoruz."

Etkinlik, Türk Halk Müziği sanatçıları; Remzi Budak ve Onur Onbaşı'nın, Uğur Mumcu'nun sevdiği eserleri seslendirmesiyle sona erdi.

Editör: Pusula Gazetesi